Türkiye, Göbeklitepe gibi 12 bin yıl geriye kadar giden kültür ve medeniyetleri ev sahipliği yapmış bir coğrafya üzerinde bulunuyor.
Helen, Bizans, Osmanlı, Selçuklu, Roma, Hitit gibi medeniyetlerden kalan ve sayıları milyonlarla ifade edilen tarihi eser, 211’i Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı, 341’i ise özel olan müzelerde ya da doğrudan 142 ören yerinde sergileniyor. Ancak bunlar da mevcut tarihi zenginliği korumak ve sergilemek için yeterli olmuyor. Bu noktada koleksiyonerler devreye giriyor.
1582 koleksiyoner var
Kültür ve Turizm Bakanlığı rakamlarına göre Türkiye’de bin 582 koleksiyoner var. Bu koleksiyonlerler, tarihi ve kültürel değere sahip eserleri satın alma, bulundurma, koruma ve sergileme gibi haklara sahip.
2023 itibarıyla Türkiye’de koleksiyonerlerin elinde 282 bin 853 kayıtlı eser bulunuyor. Bu eserlerin bazıları tarihi konak, mezar kaidesi, sütun ve heykel gibi eserlerden oluşurken çoğunluğu ise sikke, metal, cam ve seramik eserlerden oluşuyor. Birçok kıymetli tablo, fresk, oyma eser de yine özel koleksiyonlarda yer alıyor.
3 gün içinde haber vermek zorunlu
Koleksiyonerler, müzeler gibi yeni bulunan ya da zaten bir başka koleksiyoncunun elinde olan tarihi eserleri, bedelini ödeyerek satın alabiliyor, ülke içinde satış, devir, bağışlama ya da miras bırakma hakkına sahip oluyor.
Ancak her koleksiyonerin iki envanter defteri olması ve bunun birinin kendinde birinin müzede kayıtlı olması zorundu. Bu nedenle bir eser bulunduğunda ya da tesadüf eseri keşfedildiğinde, bulan ya da haberdar olan kişinin 3 gün içinde yetkili idari makama haber vermesi yeterli.
Bunun yapılması halinde bulan kişi de aldığında bunun envantere kaydettiren koleksiyoner de yasal hükümlülüğü yerine getirmiş kabul ediliyor. Bu, özellikle tarihi ve arkeolojik eserlerin kaçakçıların eline geçmesini, yurt dışına kaçırılmasını önlüyor. Koleksiyonerin elinde bulunun eseri, satmak, devretmek, bağışlamak için de on beş gün önceden müzeye haber vermesi yeterli oluyor.
Müzecilik pahalı
Özellikle 19’uncu yüzyılda Anadolu’daki çok sayıda tarihi eser, yurtdışına kaçırılmıştı. Bunların geri getirilmesi için hukuki mücadele sıkı bir şekilde sürdürülürken koleksiyonerler, özellikle müzelerin en önemli destekçileri haline geldi. Mali gücü yüksek koleksiyonerler, müzelerin bütçelerinin yetişmediği noktalarda eserlerin Türkiye’de kalması için yardımcı oluyor.
Koleksiyonerler tarafından toplanan eserlerin sergilenmesi ise genellikle özel müze, vakıf ve konut gibi mekanlarda yapılıyor. Ancak özel müzecilik oldukça yüksek maliyetli bir iş. Müzelerin elde ettiği gelir, çoğunlukla giderin üçte birini ancak karşılıyor. Bu nedenle bir çok özel müze de sponsorlar ya da koleksiyonerlerin desteğiyle faaliyetini devam ettiriyor.
Sistem nasıl çalışıyor?
İster mermer bir Zeus heykeli, ister Bizans sikkesi ya da Hitit dönemine ait bir sürahi olsun, tarihi eserleri elde tutmak ve sergileyebilmek için öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ‘koleksiyoner’ izni almak gerekiyor.
Bakanlığın incelemenin ardından verdiği belge edinildikten sonra iki envanter defteri oluşturuluyor. Bunun biri müzede biri koleksiyonerde kalıyor. Her eser, fotoğrafları ve detaylı bilgileri ile oraya kaydediliyor ve yılda en az bir kez kontrol ediliyor. Eserin güvenliğini sağlamak koleksiyonerin sorumluluğunda.