Muğla'nın Seydişehir ilçesindeki Kumluova Mahallesi'nde bulunan, 1988'de UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan kent, tapınak mimarisinin en kutsal yapılarına sahip.
Antik kent, Leto, Apollon ve Artemis adına yapılmış tapınaklar ve Roma tiyatrosuyla ziyaretçilerini tarihte yolculuğa çıkarıyor.
Başkent Üniversitesi Letoon Arkeolojik Araştırma Projesi ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Sema Atik Korkmaz, UNESCO'nun dünya miras sözleşmesini 1972'de oluşturduğunu, bu anlaşmaya imza koyan ilk 10 ülke arasında Türkiye'nin de yer almasının gurur verdiğini söyledi.
1988'de organik olarak bağı bulunan Xanthos ile Letoon'un da listeye alındığını hatırlatan Korkmaz, "Letoon, tüm insanlığın ortak değeri olan evrensel değerleri taşıyor. Letoon, tüm Likya bölgesinin arşivi, belleğidir. Tüm kentlerin ortak tapınım alanı. Aynı zamanda kararların da alındığı bir yerdir Letoon. Komşu kentler arasında bir anlaşmazlık çözümlendiyse alınan kararların deklare edildiği yerdir" dedi.
Dünyada ender bulunan yazıtlardan olan üç dilli yazıtın da Letoon'da korunduğunu belirten Korkmaz, yazıtla dönemin yönetim ve polis yapısının anlaşıldığını ifade etti.
"Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda kişinin ilgisini çekiyor"
Letoon'un UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer almasının ve buradaki tapınakların ziyaretçilerin ilgisini çektiğini vurgulayan Korkmaz, şöyle konuştu:
"Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda kişinin ilgisini çekiyor. Likya Yolu güzergahında olması da yürüyüş tutkunlarını da alana çekiyor. Burada bilimsel araştırmalar sonucu elde ettiğimiz veriler de turizme büyük katkı sağlıyor.
UNESCO bir prestij listesidir. Ülkelerin gelişmişliğini de gösterir. Listedeki kültür varlıklarımızın sayısı da son yıllarda Bakanlığımızın yaptığı çalışmalarla arttı. Geçici listede 60'a yakın yerimiz var. Kalıcı listede de üst sıralarda olmamız gurur kaynağı ama bizden daha ileri olanlar da var. Mesela listenin en başında 48 kültürel varlığıyla Çin geliyor. Ülkemizin bu konuda daha fazla potansiyeli var."
Kesintisiz bin 500 yıllık "kutsallık" kavramı
Korkmaz, Letoon'daki "kutsallık" kavramının hiç kesintisiz bin 500 yıl süresince takip edilebildiğini dile getirdi.
Kentteki uhreviliğin özellikle sabah saatlerinde hissedildiğini aktaran Korkmaz, şöyle konuştu:
"Kentte su ve kaya tapınımı yapılmış. Kayaların kutsallığı da bölge için özgündür. Karya'ya sınır oluşturan bölgeye kadar ölülerini her zaman kayaların kalbine emanet ettiklerini görürsünüz. Alandaki 3 büyük tapınak merkezi oluşturuyor. Leto ve meşhur ikizleri Apollon ve Artemis için inşa edilmiş tapınaklar var.
Milattan önce 8. yüzyıla giden somut arkeolojik kanıtlarımız var. Diğer kanıtlar bizi daha eskiye de götürebiliyor. Aynı zamanda Helenistik ve Roma dönemi izlerini taşıyan dini törenlerin yapıldığı tiyatro bulunuyor. Bu tiyatro da tamamen ana kayaya oyularak yapılmıştır."
Kentte 7 yıldır kazı ekibinde görev yapan Gazi Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Tuğçe Kocael ise daha önce okuduğu yerlerin ne kadar büyük olduğunu ve ihtişamını çalıştığında anladığını söyledi.
Kentin, akşam başka, çalışırken başka güzel olduğuna işaret eden Kocael, alandaki taş bahçeden geçerken bile heyecanlandığını dile getirdi.
Kaynak: AA