Antalya'daki 810 yıllık Selçuklu yapılarına ait kitabeleri, Akdeniz Üniversitesi bünyesinde oluşturulan bir ekip tarafından yeniden okunuyor.
Kaynaklara göre 1207'de Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından fethedilen Antalya, yüzlerce mimari eserlerle donatıldı. Özellikle Kaleiçi'nde yoğunlaşan mimari eserlerin üzerindeki kitabelerden Antalya'nın tarihçesini revize etmek için tarihçiler yeniden harekete geçti.
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Mehmet Emin Şen, yaptığı açıklamada, her biri tarihi kayıt özelliği taşıyan Selçuklu kitabelerinin oluşturdukları ekip tarafından kapsamlıca yeniden ele alındığını söyledi.
Türklerin Anadolu'yu fethettikten sonra bölgede kalıcı olduklarını göstermek için bazı imar faaliyetlerine girdiklerini ifade eden Şen, Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Antalya'nın fethinden sonra ve ondan sonraki sultanlar İzzetin Keykavus ve Alaaddin Keykubat döneminde cami, tekke, medrese ve diğer yapıların vezirler ve devlet adamları tarafından yaptırıldığını aktardı.
"Tapu senedi" niteliğindeki eserler
Şehrin tarihini gösteren, bir nevi "tapu senedi" niteliğindeki eserlerin kitabeleri üzerinde çalışma başlattıklarını dile getiren Şen, şunları belirtti:
"Antalya ve çevresinde Selçuklular, beylikler ve gerekse Osmanlılar dönemlerinde yazılmış ne kadar kitabe varsa revize edeceğiz. Gün yüzüne çıkarılması, buraları gezen seyyahların kitaplarına ve dönemin kaynaklarına bakarak, bugün ortada olmayan mimari yapıların kitabelerinin de ortaya çıkarılmasını hedefliyoruz. Türklerin Antalya'da 800-1000 yıllık bir faaliyeti var. Bunların gün yüzüne çıkarılması bizim boynumuzun borcu. Bu konuda elimizden gelen çabayı göstereceğiz."
"Geçmişimize ait neler varsa ortaya çıkarmayı hedefliyoruz"
Daha önceki çalışmalarda kitabelerin bazılarının okunmasında hatalar olduğunun belirlendiğine dikkati çeken Şen, Selçuklular döneminde Arapça yazılan kitabelerin, bu dili bilen uzmanlarca yeniden okunması gerektiğinin altını çizdi.
Mezar taşlarının da bu proje kapsamında değerlendirileceğini belirten Şen, "Geçmişimize ait neler varsa ortaya çıkarmayı hedefliyoruz." diye konuştu.
"Yivli Minare Camii kitabesinde de hata var"
Tarih araştırmacısı Necmi Atik de arasında Antalya'nın sembolü Yivli Minare Camisi'nin kitabesi de olmak üzere birçok esere ait kitabenin okumalarının "eksik" veya "hatalı" olduğunu ileri sürdü.
Okudukları fetih kitabelerinden Selçuklular'ın 1196'da Antalya'yı aldığının görüldüğüne işaret eden Atik, şöyle devam etti:
"Bunları okumuş olduğumuz yazma eser ve kitabelerden öğreniyoruz. Hem Antalya Müzesindeki kitabelerden hem de bugün varlığını sürdüren eserler üzerindeki kitabelerden anlıyoruz. Kitabelere göre Selçukluların Antalya'daki varlığı 1207 değil 1196. Kaynaklarda geçmiyor ama kitabelerden okuduğumuz kadarıyla Abbasiler'in de Antalya'yı bir süre hakimiyetlerine aldıklarını anlıyoruz."
Antalya'nın sembolü Yivli Minare'nin Selçuklular döneminden kalan en somut eser olduğunu ifade eden Atik, yanındaki cami ve mevlevihanenin de o dönemin eserleri arasında yer aldığını kaydetti.
Evliya Çelebi ve İbni Batuta'nın eserlerine göre Kaleiçi'nde 7 büyük tekke ile 7 cami ve birçok mescit olduğunu anlatan Atik, ancak bugün bunların birçoğunun yıkılıp yok olduğuna işaret etti.
Atik, kitabelerin Selçuklu'nun resmi dili olan Arapça ile yazıldığını, bu eserlerin de Osmanlıca bilen kişilere okutulduğunu belirterek, "Arapça kitabeler Osmanlıca okunmaya çalışılmış. Müzedeki ve Kaleiçi'ndeki birçok kitabede bunları görürsünüz. Yazılan tezlerde bile bu hata sürdürülmüş. Arapça yazının Osmanlıca okunması Fransızca'nın İngilizce okunması veya Latince'nin İbranice okunması gibi bir durum. Bu yanlışların düzeltilmesi gerekiyor." dedi.
"Özellikle yerli turistler bu kenti geziyor"
Antalya'nın 12-13 milyon turist ağırlayan bir şehir olduğuna işaret eden Atik,şu değerlendirmede bulundu:
"Özellikle yerli turistler bu kenti geziyor. Eğer bir kitabeyi okuyamazsanız veya ne olduğunu bilemezseniz onu nasıl anlayacak. Ne olduğu veya tercümesini nasıl yapacaksınız? Yanlış okunan bir kitabenin doğru tercümesi olamaz. Öncelikle kitabelerin, yazılı yazıtların her ne varsa bunların doğru okunması gerekir. Tarihlerinin ve içeriklerinin doğru belirlenmesi gerekiyor. Ondan sonra bunun tercümesi doğru olarak yapılabilsin. Bu sıralamanın bu konudaki çalışmalarda takip edilmesi gerekiyordu. Antalya ölçeğinde bu işin ciddiye alınması gerekiyor. 800 yıllık İslam beldesi olan Antalya'nın İslami özelliklerinin, kültürünün, mirasının yabancılara aktarılması noktasındaki zaafiyetimizin biran önce giderilmesi gerekiyor."
Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri de yeni çalışmanın sonucuna göre kitabelerdeki hata veya eksiklerin düzeltileceğini belirtti.