Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği Amasra Müzesi, bünyesinde barındırdığı 3 binden fazla eserle kentin Erken Tunç Çağı'na dayanan 5 bin yıllık tarihinden örnekleri bugüne taşıyor.
Lidyalıların ardından kente egemen olan Pers Kraliçesi Amastris’in adını verdiği ve çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Amasra'da, birçok arkeolojik ve etnografik eserin bulunması üzerine 1969'da eski bir ilkokul binasında hizmete açılan müze, 1882 yılında Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey tarafından yaptırılmaya başlanan ancak inşası yarım kalan Bahriye Mektebi'nin 1975'te Kültür ve Turizm Bakanlığınca satın alınmasının ardından 1982'de yeni yerine taşındı.
Arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği 4 teşhir salonu bulunan müzede, mezarlardan çıkan cam koku ve gözyaşı şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları ile bronzdan heykelcikler, bilezikler, olta iğneleri, haçlar, silahlar, kandillerin yanı sıra bakır mutfak kapları, yazım takımları, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler, yüzükler ve geleneksel kıyafetler ile Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler yer alıyor.
UNESCO Kültür Mirası çalışmaları kapsamında önemli görülen, restorasyon çalışmaları bitme aşamasında olan ve yaklaşık 3 senenin ardından bu yıl yeniden ziyarete açılması beklenen müze, aynı zamanda ilk orta ve yüksek öğrenim öğrencilerine yönelik eğitim faaliyetlerine de zaman zaman ev sahipliği yapıyor.
Erken Tunç Çağı'ndan Osmanlı'ya tarihi atmosfer
Amasra Müzesi Müdürü Baran Aydın, yaptığı açıklamada, günümüzde Amasra’da 6 bin 600 kişinin yaşadığını ancak antik dönemlerde bu sayının çok daha fazla olduğunu düşündüklerini söyledi.
Antik dönemlerde kent nüfusunun 20-25 bin civarında olduğunu düşündüklerini belirten Aydın, şöyle devam etti:
"Tabii ki bu böyle olunca ilçemizde düz alanlarda antik açıdan oldukça fazla yerleşim birimi olduğu ortaya çıkıyor. Buralarda herhangi bir arkeolojik kazı yapılmamasına rağmen müzemize birçok eser geliyor. Kamu yatırımları ve vatandaşlarımızın yapmış olduğu inşaat faaliyetlerinde de bu gibi eserler rastlantısal olarak bulunduğu için burada bir müze kurulması gereği gündeme gelmiş."
Aydın, müzenin onarımda olduğunu ve çalışmaların sonuna gelindiğini aktararak, yakında müzenin ziyaretçilere açılacağını belirtti.
"Müzemizde Erken Tunç Çağı'ndan Osmanlı dönemine kadar birçok eseri görmemiz mümkün. Müzemizde bu tarih kesintisiz olarak takip edilebilir." diyen Aydın, bölgede herhangi bir kazı çalışması olmamasına rağmen eserler bakımından zengin bir müze olduklarını vurguladı.
"Türkiye ve Avrupa’da en önemli müzelerden biri haline gelecek"
Aydın, Amasra Müzesi'nin onarım çalışmalarının ardından Türkiye ve Avrupa’da en önemli müzelerden biri haline geleceğini belirterek şunları söyledi:
"Sadece buluntu eserlerin sergilendiği müze olmasına rağmen yerli ve yabancı araştırmacılar ve ziyaretçiler tarafından ilgi görüyor. Müzemizde bir heykel koleksiyonumuz söz konusu, 1990’lı yıllarda sanayi bölgemizde bir kurtarma kazısı sırasında bulunan eserlerden oluşuyor. Bu, özellikle uluslararası bilim adamlarının da dikkatini çeken bir konudur. Bununla ilgili araştırmalar hala devam ediyor. Hemen hemen elimizde 7-8 adet heykel buluntusu söz konusudur."
Müzede, heykel koleksiyonunun yanı sıra cam eserler de yer aldığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu:
"Cam koleksiyonları, uluslararası bilim adamları tarafından ilgi çekiyor. Bartın’ın yerel kültürü ve Osmanlı kültürüne yönelik izleri bulunuyor. Özellikle etnografyanın konusuna giren bu izler, müzede izlenebiliyor. Nitekim 19. yüz yılda kadınların kullanmış olduğu takılar, o zamanki gelinlikler diye bileceğimiz bindallı kıyafetler ile Osmanlı'nın son dönemine ait buluntular da ziyaretçi ve araştırmacılarımızın ilgisini çeken eserler arasında." AA