Anadolu'da yaygın bir gelenekle genç kızlar çeyizlerine konulmak üzere hem kendileri hem de müstakbel eşlerinin son yolculuğunda kullanılmak için halı dokuyor. Eşler, vefat ettikleri gün bu halılarla evlerinden camiye götürülüyor ve halılar camiye vakfediliyor.
Bu el emeği eserler, "ölümlük halı" diye biliniyor ve camide namaz kılınan her vakit, halıyı dokuyan kişinin hayrının devam ettiğine inanılıyor.
Aralarında 17. yüzyıldan kalanların da bulunduğu "ölümlük halı"larda dokuyanların isimlerine tarih sırasına göre, Türkçe veya Arapça olarak yer veriliyor.
30 bini aşkın halı var
Vakıflar Genel Müdürlüğünce başlatılan çalışmayla vakfedildikleri camilerden 2006'dan beri toplanmaya başlanan 30 bini aşkın halı ve kilim, yüzlerce kamyon ve tırla bakımlarının yapıldığı depoya getirildi.
Özel makinelerle yıkanan halılar, sanat tarihçilerince tasnif edildi. Yüzyılların yaşanmışlığını taşıyan halılar, özenle yapılan bakımlarıyla adeta ilk günlerine döndürüldü.
Halılara RFID adı verilen ve radyo frekans sistemi aracılığıyla eseri takibe olanak tanıyan etiketler takıldı.
"El dokuması olduğu düşünülen her halı gönderildi"
Vakıflar Genel Müdürlüğü Müze Araştırmacısı Zafer Gülbahar, Vakıflar bünyesinde "teberrükat eşyası" olarak yer alan binlerce halının yıllar içinde korunma ihtiyacının doğduğunu söyledi.
Genel Müdürlükçe 2006'da başlatılan çalışmayla el dokuması halıların bir depoda toplandığını anlatan Gülbahar, 17'nci yüzyıldan 20'nci yüzyıl sonlarına kadar dokunan halıların kendilerine ulaştırıldığını belirtti.
"Bölge müdürlüklerimizce el dokuması olduğu düşünülen her halı tedbiren buraya gönderildi. Burada Vakıflar Genel Müdürlüğünün sanat tarihçileri, bu halıları ikinci kez tasnif etti. Korumaya değer bulunan yüzyıllarca sonraya ulaştırılabilecek bir eser grubu oluşturuldu. Bunların sayısı 30 bin."
"Öldükleri gün kullanılacak halıyı gençken dokuyorlar"
Halı ve kilimlerin camilerdeki en yaygın eşya grubunu oluşturduğuna, en çok bu eserlerin vakfedildiğine dikkat çeken Gülbahar, şunları söyledi:
"Halılar, birkaç yöntemle bağışlanmış, teberru edilmiş. Birincisini camiyi inşa edip vakfedenin siparişle dokuttuğu çok seçkin örnekler oluşturuyor. İkincisi ise bina yapamayanların, camiye gücü oranında bir şeyler camiye bağışlamasıyla geliyor. Bir de elimizde 'ölümlük halı' denilen çok özel bir grup var. Bunlar, vakıf camilerindeki en yaygın grubu oluşturuyor ve en köklü geleneklerden biri. Anadolu kadınları, öldükleri gün kendilerinin ve eşlerinin tabutlarına örtülecek halıyı genç kızlıklarında dokuyup çeyizlerine koyuyor, o gün için saklıyor. Halı camiye cenazeyle gidiyor. Bir daha dönüşü olmuyor. Camide üzerinde namaz kılındıkça dokuyanın hayrı da sürekli devam ediyor."
Eserler radyo frekansıyla takip ediliyor
Gülbahar, toplanan koleksiyonun büyüklüğünden bahsederek, bu eserlerin eski müzecilik yöntemleriyle takibinin çok zor olduğunu vurguladı.
Modern müzecilik anlayışı kapsamında yönetim sistemi oluşturduklarını anlatan Gülbahar, şöyle konuştu:
"Bu dijital, yeni teknolojilerle entegre bir sistem. En önemli kısmı radyo frekansıyla takip imkanı. Radyo frekansı olan antenlerle etiketler takip ediliyor, eserin hareketleri izlenebiliyor. Bulunduğu oda, raf, anlık el terminaliyle sayımlar gibi demirtaş sektöründeki uygulamaları müzecilik sektörüne kazandırmış olduk.
Türkiye müzelerinde henüz yaygın değil ama Vakıflar Genel Müdürlüğünde pilot olarak kullanılıyor. Hazırladığımız sistem bütün vakıf müzeleri için altyapı oluşturuyor, yaygınlaştırma çalışmaları gelecek yıl başı başlayacak. Buna kendini hazır hisseden müzelerimiz gerekli donanımı edinip, Vakıf Kültür Varlıkları Yönetim Sistemi'ne entegre olarak RFID (Radio Frequency Identification) ile eserlerini yönetebilecek."
Kaynak: AA