Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen programda konuşan Ara Güler, dünyada en mühim bilginin tarih olduğunu, çünkü ancak tarih ile geçmişin öğrenilebileceğini söyledi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birilerine kafa tutması hoşuma gidiyor"
Amerikalı bir gazetecinin yanında yetiştiğini dile getiren Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çekmesine ilişkin, "Bir gün bir yere gittik. Bir şey alıyordum. Orada bana yakın oldu. Bir süre evine gittim. Resimlerini çektim. Bugün de gelir diye düşündüm, gelmedi. Bugüne kadar kaç cumhurbaşkanı geçti bizden, 20 tane, 30 tane geçti. Bir tanesi de kafa tutmadı ya kimseye. Yani onun o tarafı hoşuma gidiyor. Niye çekinsin ki biz devletiz be, Osmanlı'dan geliyoruz biz. Uygur yazılarını Moğolistan'da çektim. Bütün bunlar var. Onların nesi var? Zavallı Amerika'nın nesi var?" dedi.
"Ortada bizi aşan bir gerçeklik var, biz o gerçekliğin bir parçasıyız"
Vefa gecesine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da katıldı.
Kalın, Güler'in sözünün altını çizerek, "Foto muhabirliği tarihe düşürülmüş bir kayıt, tarihi dondurmak, o anı yakalamak aslında, bizim medeniyetimizin çok önemli değerlerinden birisine atıfta bulunuyor."dedi.
Fotoğraf karelerinde anı yakalamanın önemine vurgu yapan Kalın, şöyle devam etti:
"Fotoğraf karelerinde o an, tarihi bir an da olabilir, yoğurtçunun anı da, 1952'de, 1988'de, 2018'de de olabilir ama o an öyle bir şeydir ki sizin iradenizin dışında bir şeydir. O an gelir ve size adeta 'ben geldim' der ve sanatkar ruhlu ya da alıcısı açık olan kişi, sanatçı, fotoğrafçı her neyse o anı yakalar. Bu bir müzisyen olur, besteye dönüşür. Bir fotoğrafçı olur, fotoğraf karesine dönüşür, bir yönetmen olur, filme dönüşür vesaire. Bu özellikle her şeyin subjektifize edildiği bu çağda aslında üzerinde çokça düşünmemiz gereken bir şey. Ortada bizi aşan bir gerçeklik var. Biz o gerçekliğin bir parçasıyız."
"İstanbul'un hikayesini anlatıyor"
İbrahim Kalın, Ara Güler'in hikaye anlatan fotoğraflar çektiğine işaret ederek, "İstanbul'un hikayesini anlatıyor, Afrodisyas'ın, Dali'nin, Picasso'nun hikayesini anlatıyor. Bu, hakikaten bizim üzerinde çok kafa yormamız gereken bir şey. Çünkü biz hikayeleri, masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Biz büyük hikayeleri, masalları, destanları olan bir milletiz ama bugün hikaye anlatmayı unuttuk. Eskiler buna tahkiye sanatı derdi, hikaye anlatma sanatı. Hikayelerimizi unuttuk. Düşünün, Binbir Gece Masalları'ndan Leyla ile Mecnun'a, Yusuf ile Züleyha'ya, Mem u Zin'e, onlarca hikayeye kadar. Bunlar bizi var eden tasavvurumuzu inşa eden büyük hikayeler, anlatılar ve bunlar yüzlerce yıla yayılmış, inşa edilmiş, her nesil tarafından üretilmiş hikayeler." şeklinde konuştu.
Foto muhabiri Coşkun Aral, Güler'e 45 yıldır çıraklık yaptığını, fakat hala ona kalfa olamadığını söyledi.
Ara Güler'in tanınmayan birçok özelliğinin olduğuna dikkati çeken Aral, şunları anlattı:
"Belgeselci olduğunu biliyor musunuz? Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce milyonlarca kilometrekare Osmanlı'nın bugün 765 bin kilometrekareye inmesine yol açan Birinci Dünya Savaşı'nın sonucu değil, başlatıcısı olarak tanımlanan bir geminin, Yavuz'un hikayesini yapmıştır. Söküldüğü gün devreye girip, günlerce o geminin söküm hikayesini yapmıştır ama ne yazık ki ülkemizin bir kaderi vardır. Sansür denilen şey. O filmin orijinallerini getirmek bana nasip oldu, yıllar sonra 1980'lerde New York'tan. O zamanlar ne yazık ki Türkiye'de o belgeseli yayınlamadılar. Şu anda 'Kahraman'ın Sonu' olarak onu izleme imkanımız var. Hakikaten insanlık tarihini, ülke tarihini özellikle Birinci Dünya Savaşı'nı anlatan bir kurmaca film."
Kaynak: AA