Müzayede ve sergi alanında sayısız etkinlik düzenleyen ve 40 yılı geride bırakan Artam Antik A.Ş., Türk sanat tarihinin önemli ressamlarından Avni Arbaş’ın eserlerinin yer aldığı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Işığın Rengi” adı verilen sergi birçok koleksiyoncunun özel koleksiyonundan derlenen eserleri sanatseverlerle buluşturuyor.
Serginin ev sahibi Artam Antik A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Artam, yılların tecrübesiyle açılışını yaptıkları sergiye dair şunları söylüyor:
“2003 yılında kaybettiğimiz Avni Arbaş’ın Türk resim tarihi açısından çok büyük bir önemi var. Paris’te Paris ekolü Türk sanatçıları arasında da önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle koleksiyonlardaki tabloları bir araya getirip Avni Arbaş’ı anmak için önemli bir sergi açmak istedik ve bu sergi gerçekleşti. Avni Arbaş koleksiyonu olan koleksiyonerler toplumla koleksiyonlarını paylaşmış oluyorlar. Her sene bunu bir sanatçı için yapıyoruz. Bu sene Avni Arbaş’ı seçtik.”
“Uzun zamandır Avni Arbaş ile ilgili sergi gerçekleşmemişti”
Turgay Artam, serginin uzun zaman sonra Avni Arbaş ile ilgili yapılan ilk sergi olmasına dikkati çekiyor:
“Serginin Avni Arbaş’ın bütün dönemlerini bir arada göstermesi açısından önemli bir yeri var. Çok uzun süredir de Avni Arbaş ile ilgili bir sergi gerçekleşmemişti. Şimdi kızı Zerrin Arbaş’ın da desteğiyle Prof. Dr. Kıymet Giray’ın kitabı yazmasıyla hem kitap hem sergi bütünleşmiş oldu.”
Birçok koleksiyoncuyla iletişime geçip bir araya getirilen eserler, Avni Arbaş’ın hayatına, yaşadığı coğrafya ve dönemine dair birçok detayı sanatseverlere aynı anda sunuyor.
“Bütün dönemlerine ait eserler bir arada sergileniyor. Sergi 16 Ocak gününe kadar Antik Palace’ta görülebilecek. Bu eserler müzayedelerde satılırken birçok kişiyi heyecanlandırıyor. Fakat uzun, 40 yıl içerisinde satılan eserler olduğu için bunların farkına varamamış oluyorlar. Şimdi hepsini bir arada görmüş olmaları koleksiyonerler için de sanatseverler için de ayrı bir fırsat.”
“Avni Arbaş’ın bu kadar büyük, kapsamlı bir sergisi ilk defa gerçekleşiyor”
Sergi, Avni Arbaş adına uzun zaman sonra düzenlenen en büyük ve kapsamlı sergi olmasıyla da öne çıkıyor.
Serginin küratörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Kıymet Giray, Arbaş dönemine dair tüm detayları sanatseverlerle buluşturmak için yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyor:
“Avni Arbaş 2003 yılından beri hayatta değil. Arkasında kalan koleksiyonerleri de o kadar çok Avni Arbaş ile özdeşleşmiş durumda ki ortada hiç resmi yok, koleksiyona giren resimler neredeyse hiç çıkmıyor. Bu nedenle kolay bir sergi değildi ama çok keyifli bir sergiydi. Koleksiyonlardaki Avni Arbaş’ları keşfetmek ve bunları sergilemek büyük bir heyecandı. Bu büyük bir retrospektif. Sadece bir sergi değil onu konuları çevresinde toplayan büyük bir retrospektif sergi. Bu sergiye gelen herkes Avni Arbaş’ın hayatını baştan sona yaşayacak ve tanık olacak.”
Her ne kadar koleksiyonerlere ulaşıp bu eserleri bir araya getirmek için yoğun bir çaba harcansa da, bu serginin kapsamlı olabilmesine ön ayak olan bir diğer önemli sebep, Giray’ın yaptığı araştırmalar.
“Avni Arbaş’ın bu sergisi bir başka anlamda da çok önemli. Önce kitabını yazıyorum ben. Bütün sergilerde bunu yapmaya özen gösteriyorum. Çünkü kitabını yazdığımız zaman ben bir yazar ve sanat tarihçisi olarak onunla ilgili kaynakları yeniden araştırıyorum, yeniden eserlerine ulaşmaya çalışıyorum. Bu nedenle de kapsamlı olmasının ön ayağı da bu kitaptan geçiyor.”
“Ortaya çıkan sergiyle gurur duyuyorum”
Tarih boyunca Türkler için oldukça önemli yere olan sanat, bu tür çalışmalar ve uğraşlar sonucunda önemli sanatçıların hafızalardan silinmemesi için oldukça değerli.
Türk halkı ve sanatseverlerin, tarihteki değerlere ulaşması ve anlaması için de gerekli. Prof. Dr. Giray da, sarf ettikleri emekle gurur duyduğunu söylüyor.
“Avni Arbaş Türk resim sanatı tarihi açısından önemli bir sanatçı. 20’inci yüzyılın ilk yarısında yetişen sanatçılar arasında çok önemli bir yere sahip. Sadece Türkiye’de değil Fransa’da da aynı yere sahip. Avni Arbaş’ın sanatını ve kendisini anlamak ve yakından öğrenmek için çok büyük kapsamlı bir sergi ortaya çıktı. Bu nedenle de gurur duyuyorum.”
Avni Arbaş kimdir?
Avni Arbaş 1919’da İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Kuvayımilliye’de süvari albayıydı. Babasının görevi nedeniyle ilköğretimine Aydın’da başladı. 1929 yılında babasının vefatıyla annesi Rana Hanım ile birlikte İstanbul’a taşındı. Arbaş Galatasaray Lisesi’nde öğretimine devam etti. Asker ressamlardan Mehmet Ali Bey’in öğrencisi oldu. 1937 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi) girerek 9 yıl Akademi’de görev aldı. 1946’da okulu bitirdikten sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in düzenlediği yurt gezilerine katılarak Siirt’e gitti. Daha sonra Fransız Hükümeti’nin verdiği bursla o yılların sanat merkezi olan Paris’e gitti. 1951 yılında Paris’ten gönderdiği resimlerle Türkiye’de, 1954 yılında ise Paris’te ilk sergilerini açtı. Avni Arbaş natürmort, soyut, lekesel soyut ve şiirsel resimler çizdi. 1977 yılında Türkiye’ye döndü. Çoğunlukla, Kabataş’ta set üstündeki evinin manzarasından esinlenerek İstanbul Boğazı konulu resimler çizdi. Avni Arbaş 2003 yılında İzmir’in Foça ilçesinde 84 yaşında hayatını kaybetti.
Kurgu ve kamera: İlyas Umut Özacar