Türkiye'nin önde gelen hat ve cilt sanatçılarından merhum Emin Barın'ın uzun yıllar atölye ve cilt evi olarak kullandığı Barın Han, ailesi tarafından yeniden kültür ve sanat hayatına kazandırılacak.
Barın tarafından 50 yılı aşkın süre kullanılan ve geçen yıl restorasyona alınan Çemberlitaş'taki 6 katlı han, kapılarını kültür merkezi olarak yarın açacak.
Emin Barın'ın çalışma odası, çalıştığı kalemler, mürekkepler, hokkalar aynı zamanda kişisel çalışmaları ve eskizlerden örneklerin yer aldığı atölyesi, İstanbul Bienali kapsamında yaklaşık iki ay boyunca açık kalacak.
Farklı kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak mekanda ilk olarak, "16. İstanbul Bienali" paralel etkinliği kapsamında, 9 sanatçının solo sergisi sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Küratörlüğünü Bengü Gün'ün üstendiği "Atonal 9 Solo"da, Eda Soylu, Cins, Emre Zeytinoğlu, Fulya Çetin, İrfan Önürmen, Merve Denizci, Metin Ünsal, Numan Okutan ve Rafet Arslan'ın eserleri sergilenecek.
"Babamın vefatına kadar yazı ve cilt atölyesi üretime devam etti"
Emin Barın'ın oğlu Tevfik Barın, 1949'da ilk kez Cağaloğlu Narlıbahçe Sokağı'nda kurulan ve orada 1954'e kadar faaliyetlerini sürdüren Barın Yazı ve Cilt Atölyesinden bahsetti.
Atölyenin Narlıbahçe Sokağı günlerinden sonra Emin Barın'ın, kayınpederinin yaşadığı binanın giriş katına taşındığını belirten Tevfik Barın, "1962'de yandaki parsel de alınarak bina büyütüldü ve şu andaki durumuna getirildi. O zamandan babamın vefatına kadar yazı ve cilt atölyesi burada üretime devam etti. Ben de uzun yıllar babamla birlikte burada çalıştım" dedi.
Tevfik Barın, Barın Han'ın aktif olduğu yıllarda Cağaloğlu ve Çemberlitaş'ın İstanbul'da kültür sanat hayatının merkezi olduğunu hatırlatarak, çocukluğunun geçtiği bu muhitlerde güzel anılar biriktirdiğini ve hoş bir ortamda büyüdüğünü ifade etti.
Barın Han'ın geleneksel perşembe toplantıları devam edecek
Bu yıl Barın Yazı ve Cilt Atölyesi'nin 70'inci yılını kutladıklarını da anlatan Tevfik Barın, şunları söyledi:
"Sanırım sektördeki en eski firmayız. Babam gördüğü eğitim sebebiyle burayı hiçbir zaman endüstriyel bir ciltçi, eski tabirle mücellit olarak düşünmedi. Burası elle yapılan özel kutular, ciltler ve beratlar yapma amacıyla kurulmuş. Bu amacı bugün devam ettirmeye çalışıyorum. Babam 1987'de vefat etti, 32 sene oldu tabii çok zorlanıyoruz artık. Çünkü artık her şey endüstrileşti ama biz bu duruma girmedik. Babamın felsefesini devam ettirmek arzusundayım. Ne kadar daha bilmiyorum ama şu an devam ediyorum."
Tevfik Barın, Barın Han içerisinde babasının çalışma odasını da aslına uygun şekilde muhafaza ettiklerine dikkati çekerek, ziyaretçilerin o yılların atmosferini de Emin Barın'ın bütün eserlerini ürettiği mekanla birlikte görebileceklerini söyledi.
Atölyenin, babasının hayatta olduğu dönemde kültür sanat çevrelerinin buluşma noktası olduğuna vurgu yapan Barın, şöyle devam etti:
"Geleneksel sanat meraklıları her perşembe burada toplanırdı. Bu bilinen bir olaydır. Hat, cilt, tezhip, ebru, minyatür, halı gibi alanlardaki sanatçılar, koleksiyonerler ve meraklıları her perşembe buraya gelip sohbet ederlerdi. Herkes o hafta enteresan bulduğu bir şeyi birbirine gösterirdi. Sanatçıların üretimine etki eden bir mekan da oldu burası aynı zamanda. Çok hoş konuşmalar olurdu, ben bunlara tanık oldum. Gelenler arasında mesela çok önemli bir koleksiyoner Şevket Rado, ünlü müzehhip Rikkat Kunt, Ragıp Tuğtekin, Kemal Batanay, Hasan Çelebi ve Mithat Sertoğlu gibi isimler vardı. Bu toplantılar babamın vefatına kadar devam etti. Biz bugün de bu buluşmaları devam ettirmek istiyoruz."
"Barın Han'ın geleneksel sanatlar üzerine bir merkez olması en büyük dileğimiz"
Tevfik Barın, babasının sanata olan düşkünlüğünden de bahsederek, "Babam bütün gün masasında başını kaldırmadan yazı yazardı. Perşembe toplantılarında bile hem konuşur hem de eskiz yapmaya devam ederdi. Evde bir tahtası vardı, beraber eve döndükten sonra tekrar orada başını kaldırmadan yazı yazardı" dedi.
Barın Han'ın bugün tekrar hem çağdaş sanat faaliyetlerini hem de geleneksel vasfını yerine getirecek bir konseptle gündeme geldiğini söyleyen Barın, mekanın geleneksel sanatlar üzerine bir merkez olmasını arzuladıklarını belirtti.
"İsteğimiz bu atölyeyi müze olarak süresiz açık tutmak"
Emin Barın'ın torunu Emir Barın, söz konusu mekanın 17 yıldır boş olduğuna vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Geçen sene aile büyüklerinin başlatmış olduğu bir restorasyonla toplamda 6 katlı bina yeniden bir elden geçirildi. Bu esnada ben de arkadaşlarımla yaptığım fikir alışverişlerinden sonra Barın Han'ın bir sanat mekanı olarak tekrar canlandırılabileceğini hayal ettim. Yaptığım görüşmelerde edindiğim izlenimlerden hareketle sanatçıların özellikle Barın Han gibi ruhu olan alternatif mekan arayışlarında olduğunu fark ettim."
Hanın mevcut halinin 1960'lardan itibaren dokusu bozulmamış bir şekilde tadilat yapılarak korunduğunu ve buranın ilk defa kamuya açılacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Atölye iki ay boyunca Bienal kapsamında bir müze olarak açık kalacak fakat ailece isteğimiz bu atölyeyi Emin Barın'ın çalışma odası, çalıştığı kalemler, mürekkepler, hokkalar aynı zamanda kişisel çalışmaları ve eskizlerden de örneklerin yer aldığı müze olarak süresiz açık tutmak."
Emir Barın, dedesinin kağıt, cilt ve restorasyon atölyesinin de bir süredir faaliyetlerini devam ettirdiğini de söyleyerek, "Bu atölyenin daha aktif olarak çalışmasını istiyoruz. Çünkü Türkiye'de kağıt ve cilt restorasyonu yapabilen merkezlerin olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden burada cumartesi günleri workshoplar düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca farklı kültür ve sanat etkinlikleri, sergiler ve performanslar Barın Han'da bundan sonra görebileceğimiz etkinlikler diyebilirim" ifadelerini kullandı.
Barın Han'ın ilk sergisi: "Atonal 9 Solo"
"Atonal 9 Solo" sergisi küratörü Bengü Gün ise serginin organizasyonun Barın ailesi ile tanışmasıyla başladığını belirterek, "Emin Barın'ın geçmişi, bugünü ve geleceği barındırmakla ilgili olağan yaklaşımı, gençlere her zaman olan desteği nedeniyle Barın Han'ın yeni nesillere ulaşması bizim için gerçekten çok değerli." diye konuştu.
Emin Barın Hakkında
Hattat ve cilt sanatçısı Hafız Mehmed Tevfik Efendinin oğlu olarak 2 Haziran 1913'te Bolu'da doğan Emin Barın, yedi yaşındayken babasından hat öğrenmeye başladı.
İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul'a gelen ve 1932'de İstanbul Muallim Mektebini, 1936'da Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümünü bitiren Emin Barın, Kamil Akdik ve Necmeddin Okyay'dan hat dersleri aldı.
Barın, özellikle kufi ve celi divani yazılarında yeni yorumlarla eserler verirken serbest anlayışa dayanarak yaptığı çalışmalarla dikkati çekti. Hayatı boyunca 200'den fazla eseri ilgililerinin istifadesine sunan Barın, 1987'de vefat etti.
Kaynak: AA