Türk Ocakları kurucularından Dr. Hasan Ferit Cansever'in oğlu olan Turgut Cansever, 12 Eylül 1921'de Antalya'da dünyaya geldi.
Cansever, ilkokulu Ankara ve Bursa'da okudu. İlkokul yıllarından sonra ailesi İstanbul'a taşınan usta mimar, lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı.
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (DGSA) Yüksek Mimarlık Bölümü'nden 1946'da mezun olan Cansever, doktorasını 1949'da İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde yaptı.
Türkiye'de sanat tarihi alanında ilk doktora tezini yazdı
Cansever'in "Osmanlı ve Selçuklu Mimarisinde Sütun Başlıkları" adlı doktora tezi, Türkiye'de yapılan sanat tarihi doktora tezlerinin ilki oldu.
Fransa'ya giderek bir süre Avrupa'yı dolaşan Cansever, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden "Modern Mimarinin Sorunları" adlı teziyle de 1960'da doçent unvanını aldı.
Cansever, 1947–1951 yılları arasında DGSA'da öğretim üyeliği yaptı ve 1949'da Sadullah Paşa Yalısı'nın restorasyonunu gerçekleştirdi. Bu çalışma, usta mimarın meslek yaşamının ilk önemli deneyimi oldu.
Kendi mimarlık bürosunu 1951'de kuran Cansever, 1950'li yıllarda Karatepe Açık Hava Müzesi, Diyarbakır Koleji, ODTÜ Kampüsü yarışma projesi ve Türk Tarih Kurumu binasını tasarladı. Eşi Nilüfer Hanım ile 1952'de evlenen Cansever'in Hasan, Emine ve Feyza isminde üç çocuğu oldu.
Kent, imar ve koruma alanlarında mücadele verdi
Cansever, 1957'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde planlama danışmanı olarak çalıştı ve İstanbul Metropolü Gelişme Biçimi ile ilgili ilk çalışmaları yaparak, çözüm alternatiflerini geliştirdi. 1957'de de İmar Yasası ve İmar İskan Bakanlığı kuruluş çalışmalarına katıldı.
Turgut Cansever, 1958'de Beyazıt Meydanı tasarımına başladı. Bu çalışma, onu kent, imar, koruma alanında mücadele vermeye yönlendirdi.
Usta mimar ayrıca 1959-1960'ta kuruluşunda bulunduğu Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı, 1974-1975'te Dünya Bankası İstanbul Metropol Planlama Projesi'ne başkanlık, 1974-1976 arasında Avrupa Konseyi Türk Delegasyonu üyeliği, 1975-1980 arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde, 1979'da Ankara Büyükşehir Belediyesi metropol planlama, yeni yerleşmeler, kent merkezleri ve koruma danışmanlığı görevlerinde bulundu.
Cansever'in 1980'de hazırladığı Ankara Ulusal Müze projesi, 1984'te hazırladığı Avanos Kaya Oteli projesi, Ankara Batıkent için geliştirdiği konut projeleri, Muğla Yağcılar Hanı projesi ve pek çok diğer projesi uygulanmadı.
Uygulanan eserleri arasında Çengelköy'de Sadullah Paşa Yalısı restorasyonu, Karatepe Açık Hava Müzesi, Salacak'ta Çürüksulu Ahmet Paşa Yalısı, Muharrem Nuri Birgi Evi yenilemesi, Rafet Ataç Evi, Akın Yalısı, Sualtı Arkeoloji Enstitüsü yer aldı. Türk Tarih Kurumu binası ve Ahmet Ertegün evi yenilemesi de Cansever'e 1980'de iki Ağa Han ödülü getirdi.
Üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü almış dünyadaki tek mimar oldu
Cansever, üçüncü Ağa Han Ödülü'nü ise 1992'de Bodrum'un 9 km kuzeyindeki Mandalya Koyu'nda toplam 3 otel ve 500 evden oluşan, Emine Öğün, Mehmet Öğün ve Feyza Cansever ile gerçekleştirdiği Demir Evleri Projesi'yle aldı. Bu projeyle Cansever, üç kez "Ağa Han Mimarlık Ödülü" almış dünyadaki tek mimar oldu.
Mekke Üniversitesi'nde 1983'te eğitim programı hazırlık danışmanı olarak çalışan Cansever, aynı yıl Ağa Han Mimarlık Ödülü Master Jürisi'nde görev aldı.
Turgut Cansever, 1990'lı yıllarda yayım etkinliklerini sürdürdü. Pek çok makale yayımladı, yazı derlemelerini kitap haline getirdi. Anıtsal bir yapıt olan "Mimar Sinan" kitabını ise 2005'te yayımladı.
"Mimarlık, varlığın bütün alanlarını kapsayan bir disiplindir. Bu sebeple başarılı bir mimarlık faaliyetinin gerçekleşmesi, kültürel oluşumun temel öğesidir." prensibini benimseyen Turgut Cansever, hakkında 2007'de İstanbul'da, "Turgut Cansever: Mimar ve Düşünce Adamı" başlıklı sergi açıldı.
Küratörlüğünü Uğur Tanyeli ile Atilla Yücel'in yaptığı sergi, Türkiye'de arşiv belgesi niteliğinde malzemeye dayanarak yapılmış ilk retrospektif mimar sergisi oldu.
Modern mimarlığın sorunlarına çevresel ve kültürel değerlere ağırlık vererek yaklaştı
Çeşitli alanlardaki tasarım ve uygulamalarında modern mimarlığın sorunlarına çevresel ve kültürel değerlere ağırlık vererek yaklaşan Cansever, mimarlık ve kent sorunları üzerine çeşitli makaleler yayımladı. Mimaride evrensellik ve yerellik, standartlar ve çeşitlilik, mimarinin genetik meseleleri ve tezyinilik konularında teorik görüşlerini, uygulamalarında gündeme getirdi.
Cansever, tarihsel Türk mimarlığı ile çağdaş mimarlığı başarılı bir şekilde yorumlayabilmiş olması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı 2005 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü aldı.
Kalbine 2000'de pil takılan ve 2008'den itibaren yatağa bağlı tedavi gören Turgut Cansever, 22 Şubat 2009'da İstanbul Kadıköy Çiftehavuzlar'daki evinde vefat etti. Usta mimarın cenazesi, 23 Şubat 2009'da Fatih Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Eserleri hakkında
Mimari yapılarıyla dikkati çeken Cansever'in, 1981'de Türk Tarih Kurumu Tarafından yayımlanmış "Thoughts and Architecture" eseri, mimari projelerini ve altında yatan düşünsel ve felsefi zemini kaleme aldığı ilk eseri oldu.
Turgut Cansever'in yazı ve söyleşilerinden oluşan "Şehir ve Mimari Üzerine Düşünceler" eseri ise Mustafa Armağan tarafından yayına hazırlandı.
"Mimari Üzerine Düşünceler", "Şehir ve Yapı Sorunları", "Tasarım ve Uygulamalar" ile "Söyleşiler" olmak üzere 4 bölümden oluşan kitabin ilk baskısı 1992'de yayımlandı.
Cansever'in insanın en önemli vazifesi olarak benimsediği dünyayı güzelleştirmek düşüncesine değinerek giriş yaptığı "Ev ve Şehir üzerine Düşünceler" isimli eserinin ilk baskısı, 1994'te İnsan Yayınları tarafından okurlarla buluştu.
"İstanbul'a Dair", "Cennetten Cehenneme: Osmanlıdan Bugüne" ve "Rönesans'la Gelen Yanılgılar" bölümlerinden oluşan kitapta Cansever, İstanbul'un sorunlarından yola çıkılarak şehirleşmenin temel meseleleri ele aldı.
Turgut Cansever, 2005'te Albaraka Türk Yayınları tarafından yayımlanan "Mimar Sinan" eserinde "Ülkemizin ve İslam aleminin olduğu kadar bütün insanlığın büyük şahsiyeti" olarak tanımladığı Mimar Sinan'ı ve eserlerini ilk ve son dönem olarak ele aldı.
Cansever, kitapta Mimar Sinan'ın eserlerinin tanıtımına geçmeden önce "İslam Mimarisi Üzerine Düşünceler", "İslam Mimari Eserlerine Genel Bakış", "Mimar Sinan'ın Dayandığı Mimarlık Birikimi" ile "Mimar Sinan'ın Çağı" başlıklı yazılarına da yer verdi.
Cansever, bu eserini hazırlama amacını ise kitabın giriş kısmında şöyle açıkladı:
"Çabamız, Mimar Sinan'ın eserlerini, ait oldukları çağa ve topluma ilişkin asli özellikleriyle kavramaya yöneliktir. Mimar Sinan'ın mimarisinin özüne ulaşmanın ve ortaya koymuş olduğu eserlerden günümüze aktarılabilecek huşuları tespit etmenin zorluğunun bilinci içerisinde onun hakkında yazılanların çoğunda olduğu gibi, eserlerin tarih ve tasvirlerin teknolojik meseleleri ile yetinmek veya mimarlık faaliyeti çerçevesindeki sosyal ilişkilerini ele almak yerine doğrudan eserlerinin taşıdığı sanat kalitesiyle temas kurmaya özen gösterdik."
Turgut Cansever'in mimari ve sanatı temel konu alan yazılarından oluşan "Osmanlı Şehri: Şiir'den Şehir'e" ise Cansever'in vefatının ardından kızı Emine Öğün ve damadı Mehmet Öğün tarafından 2010'da Timaş Yayınlarında basıldı.
Şehri "insanın hayatını düzenlemek üzere meydana getirdiği en önemli, en büyük fiziki ürün ve insan hayatını çevreleyen yapı" olarak tanımlayan Cansever, kendine has bir söylem olan "Osmanlı Şehri" tabiriyle şehir kavramına "cennet tasavvurunun bir yansıması" olarak baktı.
Sanatçının kaleme aldığı eserlerden bazıları ise şöyle:
"Selçuklu ve Osmanlı Mimarisinde Üslup Gelişmeleri" (1949), "Modern Mimarinin Temel Meseleleri" (1960), "Thoughts and Architecture" (1981), "Şehir ve Mimari" (yazıları ve kendisiyle yapılmış röportajlar, 1992), "Ev ve Şehir" (1994), "Kubbeyi Nereye Koymamak" (1997), "İslam'da Şehir ve Mimarı" (1997), "İstanbul'u Anlamak" (1998)