Türklerin başarılarla dolu geçmişini hatırlatacak ama modernlikten de ödün vermeyecek bir anlayışı benimseyen Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu, Cumhuriyet’in ilk yıllarında mimariye yön veren isimler arasında özel bir yere sahip.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eski Türk yapılarına hayranlığını sıklıkla dile getiren Koyunoğlu, modern Türk mimarlığı misyonunu üstlenerek eski Türk yapılarını incelemenin yeni bir Türk mimarisi doğuracağından emin olduğunu makalelerinde sıklıkla vurguladı.
[Fotoğraf: Resul Daban /TRT Haber]
Koyunoğlu’nun bu algıyı uyguladığı başlıca yapılar; Türk Ocağı binası, Etnografya Müzesi ve Maarif Vekaleti binası olarak karşımıza çıkıyor.
Ulusal mimarlık anlayışının başkentteki anıtsal örneği
Binanın yapımı
Ankara Türk Ocakları Heyeti’nin yeni merkez binası için aralarında dönemin tanınmış mimarlarının da bulunduğu isimlere yarışmaya katılım mektubu göndermesiyle başladı. Bu isimlerden biri de Arif Hikmet Koyunoğlu.
Jüri üyeleri gönderilen projeler arasından Arif Hikmet Koyunoğlu’nun projesi yarışmanın birincisi seçildi. Karar sonrası Koyunoğlu, kısa sürede projeyi hayata geçirmek üzere çalışmalara başladı.
Etnografya Müzesi’nin hemen yanında Namazgah Tepesi üzerinde bulunan Ankara Türk Ocağı binası; mimari özellikleri, malzeme kullanımı, ön cephenin özgün ve biçimsel ögeleri ile ulusal mimarlık anlayışının başkent Ankara'daki anıtsal bir örneği.
[Fotoğraf: İrem Yavuz /TRT Haber]
Müzenin ilk parçaları 4 değerli tablo
1927-1930 yılları arasında ‘Türk Ocakları Genel Merkezi’ olarak açılan, sonrasında birçok bakanlığa ve kuruma da hizmet eden bina, 1975 yılında Resim ve
Heykel Müzesi olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne tahsis edildi.
Müze binası, 1976 yılında Milli
Eğitim Bakanlığı’ndan dört değerli tabloyla birlikte teslim alındı. Osman Hamdi Bey'in ‘Silah taciri’ tablosu, V. Vereshchagin’in ‘Timur’un Mezarı Başında’ tablosu, Zonaro'nun ‘Genç Kız Portresi’ tablosu, Emel Cimcoz Korutürk’ün ‘Türk Çocuğunun Atatürk'e Şükranı’ tablosu, müze koleksiyonunun ilk parçaları olarak kayda geçti.
[Fotoğraf: Resul Daban /TRT Haber]
Türk sanatının gelişim süreci ve incelikleri bu müzede
Türk sanat tarihinin 200 yılını muhafaza eden müze, büyük bir kültür varlığına da ev sahipliği yapıyor. 1980 yılında faaliyete geçen ve koleksiyonunda çok değerli 2 bin 780 resim ve 226 heykel bulunan müze Türk süsleme sanatları, seramik, özgün baskı, karikatür, fotoğraf ve etnografik unsurlarla birlikte 3 bin 629 eser barındırıyor.
Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet’ten günümüze kadar uzanan büyük bir koleksiyonu tarihsel çerçevede ziyaretçilerine sunuyor. Bu seçkin koleksiyon sayesinde sanatseverler, farklı dallarda Türk sanatının gelişim sürecini ve inceliklerini gözlemleyebiliyor.
[Fotoğraf: İrem Yavuz /TRT Haber]
İlklerin müzesi
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Cumhuriyet'in ilk kültür ve sanat merkezi olmasının yanı sıra başka birçok ilki de içinde barındırıyor.
İlk Türk Tarih Kongresi 1931 yılında bu binada yapılırken, ilk Türk Operası ‘Özsoy’ 1934’te müze içerisinde yer alan tarihi salonda ilk kez sahneye çıkıyor.
Binada Türk süsleme sanatının kullanılmasını ve inşaatta Türk işçilerin çalışmasını özellikle isteyen Mustafa Kemal Atatürk, müzenin giriş fuayesine harf inkılabından neredeyse bir yıl önce Latin harfleriyle Gençliğe Hitabe metnini yazdırıyor.
[Fotoğraf: İrem Yavuz /TRT Haber]
Görkemli Türk Ocağı Salonu
Anıtsal mermer girişten ulaşılan giriş holünün devamında Türk Ocağı Salonu ziyaretçileri karşılıyor. Salon, yapının mimarlık anlayışına uygun olarak Selçuklu ve Osmanlı dönemine özgü oldukça gösterişli bir mekana sahip.
Cumhuriyet dönemindeki ilk
opera gösterisi, konser ve
tiyatro oyununun sahnelendiği bir kültür merkezi olan müzenin 400 kişilik görkemli Türk Ocağı Salonu, sanatseverleri cezbetmeye devam ediyor.
Konser salonunda önemli toplantılar, törenler, konserler, tiyatro, opera ve
bale temsilleri gerçekleştiriliyor.
[Fotoğraf: Resul Daban /TRT Haber]
Atatürk’ün isteği üzerine yapılan Türk Salonu
Atatürk
“Ankara evlerinde birçok mühim kararlar verdik ve sonunda muvaffak olduk. Yapacağın bu süsleme eski Ankara evlerinden alınan ilhamla yapılsın ki buraya gelince hatıralarımızı yad edelim” sözleriyle Koyunoğlu’ndan klasik Ankara evinin bir örneğinin müzede yaşatılmasını istiyor.
Ankara evlerinden esinlenilerek yapılan Türk Salonu; ocak, sedir, şerbetlik, sergen gibi detayları ile Türk hane geleneğini ortaya koyuyor.
İdari ve iktisadi hafızadan estetik ve zarafeti yansıtan sanat hafızasına
Müze sahip olduğu bu köklü mazi ile genç Cumhuriyet’in idari ve iktisadi hafızasından, Türk milletinin estetik ve zarafet anlayışını yansıtan sanat hafızasına uzanan bir süreci temsil ediyor.
[Fotoğraf: Resul Daban /TRT Haber]
Ankara Resim ve Heykel Müzesi yenilenen yapısı ve barındırdığı kültürel mirasıyla ulusal ve uluslararası sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaya ve sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.
Müzenin değerli eserlere ev sahipliği yapan sergi salonları ve görkemli konser salonu ziyaretçilerini bekliyor.