Batı Balkan ülkesi Bosna Hersek, yemyeşil doğasının yanı sıra dört bir yanında barındırdığı kültürel zenginlikleriyle de turistlerin ilgi odağı.
Bosna Hersek denince ilk akla gelen şehirlerinden Mostar, hem doğa güzellikleri hem de Bosna Savaşı (1992-1995) zamanında yaşanan hüzünlü anılarıyla görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayrettin tarafından 1566 yılında inşa edilen tarihi Mostar Köprüsü'ne ev sahipliği yapan Mostar, zümrüt yeşili rengiyle bilinen Neretva Nehri ile de ziyaretçilerini büyülüyor.
Mostar şehrine adını veren 24 metre yüksekliğinde, 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğindeki köprü, Bosna Savaşı sırasında 1993 yılında Hırvat birliklerince yıkılması ve 2004 yılında restore edilip tekrar açılmasıyla Mostar'ın hüzünlü çehresi olma özelliğine sahip.
Osmanlı çarşısının dar sokaklarından yürüyerek köprüye çıkılan yolda "adeta bir zaman tünelinden geçerek tarihi yaşama" imkanı bulan ziyaretçiler, Mostar Köprüsü'nün en eski geleneği olan atlayışları da yakından izleme fırsatı buluyor.
Mostar'ı ziyaret eden İstanbullu Doğa Şalcı, çorba gibi yerel lezzetleri tatma imkanı bulduğunu ifade ederek, "Mostar bizi hem iyi hem de kötü yönde etkiledi. İyi yönde Osmanlı tarihini ve onların bıraktığı güzellikleri gördük. Diğer yandan Bosna Savaşı zamanında burada yaşanan katliamların izlerine şahit olduk. Bu da bizleri kötü yönde etkiledi." dedi.
Blagaj'ın tekkesi ve Pocitelj'in Osmanlı kokan havası
Mostar'dan 15 kilometre uzaklıkta bulunan Blagaj da turistlerin "huzur adresi" olarak anılıyor. Osmanlı'dan önce Anadolu'dan gelen dervişlerin kurduğu Blagaj Tekkesi'ne ev sahipliği yapan şehir, tekkenin yanında bulunan Buna Nehri'nin kaynağıyla kartpostallık bir güzellik sunuyor.
Alperenler Tekkesi olarak da bilinen Blagaj Tekkesi'nin 600 yıl önce Anadolu'dan gelen dervişler tarafından kurulmuş olduğu düşüncesi, ziyaretçilere huzur dolu dakikalar yaşatırken, tekkenin etrafında bulunan kayalık ve nehir manzarası da izleyenleri büyülüyor.
Macaristan'dan gelen Adna Sekriv, Blagay Tekkesi'ni ilk kez ziyaret ettiğini söyleyerek, "Doğası büyüleyici. Tekkenin içerisinden son derece etkilendim. Osmanlı mimarisiyle yapılan bu tarz evleri ziyaret etmeyi çok seviyorum." diye konuştu.
Türkiye'den gelen Nebil Yavuz ise Bosna Hersek'in güneyindeki güzelliklere hayran kaldığını belirterek, "Tarihi yaşamak çok güzel bir duygu. Bosna Hersek'in halkı Türklere son derece saygılı ve misafirperver. Buradaki tekkenin apayrı bir havası var. Kelimeler yetersiz kalıyor. Burada gözümüzle gördüklerimiz anlatılamayacak kadar güzel." ifadelerini kullandı.
Osmanlı köyü Pocitelj
Blagaj'ın ardından yol üzerinde dağın eteklerine kurulmuş taş evleriyle dikkati çeken tarihi Osmanlı köyü Pocitelj ise otantik yapısıyla ziyaretçilerini tarihte yolculuğa çıkarıyor.
Neretva manzarasıyla 15'inci yüzyılda inşa edilen "taş köy", günümüze ulaşan Şişman İbrahim Paşa Camisi, saat kulesi, kale, medrese, hamam ve hanıyla görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Osmanlı mirası uzun pencereleri ve nakışlı perdeleriyle masalsı bir görünüme sahip olan köy, taştan merdivenleriyle ulaşılan kalesinden muazzam bir manzara keyfi de sunuyor.
Doğa harikası Kravice şelalesi
Mostar'ın 40 kilometre uzağında bulunan Kravice şelalesi de Bosna Hersek'in cennet köşelerinden birisi. Yemyeşil ağaçların ortasında 30 metre yüksekliğe sahip Kravice, turistlerin keyifle vakit geçirebileceği duraklardan.
Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin yaz aylarında yüzmek ve doğayı keşfetmek için geldikleri Kravice şelalesi, kış aylarında da şehir gürültüsünden uzaklaşıp dingin zaman geçirilecek bir konumda.
Litvanya'dan Kravice'ye gelen Nikola Glatky, şelale manzarasının "müthiş" olduğunu belirterek, "Mostar ve Blagaj'a da gittik. Herkesin ziyaret etmesi gereken yerler olduğunu düşünüyorum. Bosna Hersek'in insanları oldukça yardımsever." dedi.
Bosna Hersek'te özellikle yaz aylarında turistlerin ilgisini çeken Mostar, Blagaj, Pocitelj ve Kravice, kültür ve doğasıyla ziyaretçilerini ağırlamaya ve ülkenin güzelliklerini tanıtmaya devam ediyor.
Kaynak: AA