Semerkant, milattan önce 535 yılında Pers hükümdarı Cyrus tarafından Zerefşan nehrinin güney kıyısında, vadiye hakim yüksek bir mevkide kuruldu. Çinlilerin Kan-gi adını verdiği şehir, şekil bakımından sekiz köşeliydi.
İşte sahip olduğu tarihi miras ve manevi ikliminin yanı sıra dönemin önemli şahsiyetlerinin yetiştiği topraklara ev sahipliği yapan Semerkant hakkında öne çıkanlar...
"Yeryüzündeki dört cennetten biri"
Semerkant, Zerefşan nehri ve bu nehirden beslenen kanallar sayesinde şiddetli yaz sıcağı ve kuraklıktan pek etkilenmeyen nadir şehirlerden.
İslam coğrafyacılarının tavsifine göre akarsuları, yemyeşil bitki örtüsü ve tertemiz havasıyla sıhhatli bir yaşama son derece müsait ve tabii görünümü en güzel şehirlerden biri.
İslam dünyasının şair ve uleması "Semerkant’ın yeryüzündeki dört cennetten biri" olduğunu belirtiyorlar.
Macar seyyah Vambery ise eserinde Semerkant'ın gerek yerinin güzelliği, gerek çevresini kuşatan toprakların bereket ve verimliliği nedeniyle, Türkistan'da gördüğü diğer kentlerin tümünün üstünde olduğunu ifade etmişti
Orta Asya ticaret yolları üzerindeki önemli merkezlerden biri olan, İbn Havkal’in Mâverâünnehir’in limanı dediği Semerkant dünyanın her tarafından gelen tüccarlar ve getirdikleri mallarla dolup taşardı.
Timur’un başkenti
Yunan kaynaklarında adı "Maranka" olarak geçen Semerkant kelimesinin kökeninde, "Semer" tarihi bir şahsa nisbet edilirken, "kent" eki de şehir anlamı taşıyor.
Zengin tarihi ve kültürel mirasıyla Semerkant, farklı dönemlerde Persler, Yunanlar, Çinliler, Araplar, Moğollar ve Türklerin yönetimi altına girdi. Büyük Timur İmparatorluğunun kurucusu Emir Timur, Semerkant'ı ele geçirdiği dönemde bu şehri başkent ilan etti.
Şehrin inşası için doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine dünyanın pek çok bölgesinden en iyi bilim adamlarını, ustaları, sanatkarları ve mimarları seçerek Semerkant'a getiren Timur, şehri dönemin çekim merkezlerinden biri haline getirdi.
Timur'un ardından torunu Mirza Uluğ Bey döneminde ise Semerkant, dünyanın ilim merkezi haline geldi.
Âlimleri yetiştiren topraklar
Sahip olduğu zengin tarihi ve kültürel mirasın yanı sıra İmam Buhari ve İmam Maturidi gibi İslam âlimlerini yetiştiren Semerkant toprakları, dünyanın en büyük alimlerinin çalışmalarına tanıklık etti.
Necmeddin en-Nesefî, bir eserinde binden fazla Semerkantlı âlimi tanıtıyor.
Şehrin önemli eserleri; Gur-ı Emir Türbesi, Şah-ı Zinde Camii, İsmail Buharî Külliyesi, Çolpan Ata Türbesi, Bibi Hatun Camii, Uluğ Bey Medresesi, Şîrdâr Medresesi…
Yeşil ve mavinin cenneti Registan Meydanı
Bir tarafı yol, diğer cepheleri ise üç medreseyle çevrelenen Registan adında çok büyük bir meydan bulunuyor. Bu meydan “Kadimi Semerkant’ın Yüreği” diye tanımlanıyor.
Şehrin merkezi olarak bilinen ve Farsçada "kumlu yer" anlamına gelen Registan Meydanı, Semerkant'ın en önemli simgelerinden.
Kentin kalbi olan meydanın çevresinde dört eyvanlı avluya sahip Uluğ Bey Medresesi'nin ön planda olduğu toplam üç medrese yer alıyor.
Görkemli duvar süslemelerine sahip medreselerin kapılarında çiniler üzerinde elle nakşedilmiş Kur'an-ı Kerim'den ayet ve sureler mevcut.
Uluğ Bey Medresesi
Uluğ bey medresesinde dinî ilimlerle birlikte diğer ilimlerin de okutuluyordu. 18. yüzyılda depo olarak kullanılan yapı daha sonra tekrar medreseye çevrildi.
Buhara hanları yılda bir kez Semerkant’a gidip dikdörtgen şeklindeki Köktaş adı verilen Uluğ Bey medresesinde bulunan mavi bir taşın üzerine oturarak hakimiyetlerini perçinlemek zorundaydılar.
Aslanlı Medrese: Şîrdâr Medresesi
Şîrdâr; Aslan yeri, yatağı ve sarayı anlamına geliyor.
Medresenin taç kapısı üzerindeki sarı çinilerle yapılan aslanlar dolayısıyla Özbek Türkleri bu medreseye aslanlı medrese de diyor.
Taç kapının en üzerinde Allah kelamı yer alıyor.
Bibi Hanım Camii
Günümüze sadece belirli bölümleri ulaşan Bibi Hanım Camii, Timur döneminin ihtişamını yansıtan en göz alıcı yapıların başında geliyor.
1399-1405 yılları arasında inşa edilen bu eser, dışa doğru taşkın büyük kemerli girişin yer aldığı ve daha içeride mermer ikinci bir kapının bulunduğu, dev avlusunun içinde dört eyvanlı yapısıyla dikkati çekiyor.
Semerkant Rasathanesi
Uluğ Bey tarafından inşa ettirilen "Semerkant Rasathanesi” Türklerin fen bilimleri alanında ulaştığı seviyeyi göstermesi açısından ayrı önem taşıyor.
Astronomi ve Matematik alanlarındaki çalışmalarıyla ün kazanan Uluğ Bey, kurduğu rasathanede yıldızların ve ayın hareketlerini gözlemledi.
Mavi ve gri göze çarpıyor
Semerkant, 1 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan eden Özbekistan Cumhuriyeti’nin on iki oblastından (eyalet) birinin merkezi.
Ekonomisi büyük ölçüde çevresindeki tarıma dayanan Semerkant, halısı ve seramiğiyle de ünlü.
Nüfusun dörtte üçünden fazlasını Özbekler, diğer bölümünü Ruslar, Tatarlar ve Tacikler oluşturuyor.
Semerkant şehrinin mimari yapısına dışardan bakıldığında mavi ve gri renkler göze çarpıyor.
Kaynak: İslam Ansiklopedisi, Makale; Buhara Emirliğinin İki Önemli Şehri: Buhara ve Semerkand, Şehir Tarihçiliği Açısından Babürname'de Semerkand Örneği, Eski Türk Şehirleri ve Semerkand, Anadolu Ajansı