23 Nisan 1920’de açılan TBMM, oldukça zor koşullar altında bir araya gelen milletvekillerinden oluşuyordu. Eski ve harabeyi andıran bir okul binasında toplanarak oradan yeni bir ülke çıkarmayı başaran kahramanların yaşamı, Gazeteci-Yazar Sefa Salantur’un ‘İlk Meclis’e Yolculuk’ adlı kitabıyla, çocuklara anlatılıyor.
‘İlk Meclis’e Yolculuk’ neden yazıldı, nasıl ortaya çıktı?
“Uzun yıllar hem siyaset muhabirliği hem de bürokrat olarak görev yaptım. Atatürk’ün açtığı ve milletimizin özgürlük mücadelesinin yönetildiği, temsil edildiği ‘Gazi Meclis’imizde çalışmak nasip oldu. Beş TBMM Başkanı’nın çalışma ekiplerinde yer aldım. Özellikle Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin ile yakın çalıştım. Sayın Başkanlara metinler hazırlarken ilk Meclis’le ilgili geniş bilgi edinme fırsatım oldu. Meclis’imizin ilk dönemlerine ilişkin çok fazla kaynak okuma imkanı buldum.
Dünyada savaş yöneten tek Meclis olması beni çok etkiledi. Düşünün, yokluklar içinde var edilen bir Meclis. O dönem, ülke sınırlarının içinden hayatlarını tehlikeye atarak Ankara’ya gelmiş milletvekilleri, ‘Anadolu halkı özgürdür ve burada temsil ediliyor’ diyor. Bu Meclis, emperyalist düşmanlar kapıya dayanmışken bile yani Polatlı’da bomba sesleri duyulurken bile çalışmış! Milletvekillerini bir Meclis’te bir cephede görüyorsunuz. İlk Meclis binası, milletin yardımlarıyla açılabilmiş. Çatısı rengarenk kaplamalarla kapatılabilmiş, inşaatı bile tam bitirilememiş. İşte bu Meclis, Türk milletinin makus talihine el koymuş, milletin kalbi ve nabzı olmuş. Sonunda da düşmanlar kovulmuş, başarılı olunmuş ve Cumhuriyet ilan edilmiş. Ardından da küllerinden yeniden doğan milletimizi ilmek ilmek işleyerek kalkındırma yolunda ilerlemiş. Bu beni çok etkiledi.”
Zor şartlarda büyük başarı sağlamış bir milleti anlatmak istediniz yani...
“Gerçekten çok etkileyici bir hikayesi var. İlk Mecliste yaşananlar asla bir masal değildir. Yokluk içinde, gaz lambası ışığında, çatısı akan bir Genel Kurul’da, bakkal defterlerine dökülen tutanaklarla bir tarihin başlangıcı yazılıyordu. Bu millet, yokluklar içinde bu Meclis’i var etti, bu ülkeyi yeniden kurdu. Bu gerçekleri çocuklarımıza ve gençlerimize bir kez daha hatırlatmak istedim. Dünyanın ve dolayısıyla ülkemizin geçtiği bu zor dönemde, ilhamımızı hatırlatmak istedim. Benim de Cumhuriyetimizin 100. yılına küçük bir armağanım oldu.”
Öykü tamamen gerçek olayları mı anlatıyor?
“Aslında öykü biraz klasik biraz da fantastik. Zaman makinesi ebediyatta veya sinemada hep karşılaştığımız bir konu olsa da sonrası tamamen gerçek. Kitabın kahramanları Burcu ve Umut, Ankara’da yaşayan iki çocuk. Türkiye genelindeki bir bilgi yarışmasını kazanan Burcu ve Umut’un ödülü, zaman makinesiyle 23 Nisan 1920’ye yolculuk yapmaktır. 1920’de henüz başkent ilan edilmemiş ama Milli Mücadele’nin merkezi, küçük bir kasaba olan Ankara’ya gidip TBMM’nin açılışına katılacak, ülkemizi düşmanlardan kurtararak bugün özgürce yaşamamızı sağlayan büyük Atatürk ile buluşacak, Kurtuluş Savaşı’na omuz veren değerli kahramanlarımızla tanışacaklar.
Bu kitapta, zor şartlar altındaki ülkemizi kuşatan kara bulutları özgürlük umuduyla dağıtan, millet iradesinin kalbinin Ankara’da atmasını sağlayan, yurdun her köşesine bağımsızlık umudunu dalga dalga yayan Meclis’imizin açılış öyküsünü çocukların gözünden görüyoruz.”
Bu konu tüm Türk vatandaşları için önemli. Neden genel okuyucuyu değil de çocukları, çocuk edebiyatını tercih ettiniz?
“Çocuklar geleceğimiz, umudumuz. Onların çok iyi yetişmeleri lazım. Çocuk ve gençlerimizin yetişkinlerden daha iyi okurlar olduğunu görüyoruz. Bugün kitabevlerinde hep gençlerimizi görüyoruz. Ben de okuyan çocuklarımıza, geçmişimizle gurur duyacakları gerçeklerden birisini kaleme aldım.
Gazeteci olarak yazmayı seviyorum. Yazmak, kendi başına heyecanlı bir iş zaten. Ancak çocuk edebiyatı çok daha heyecanlı ve ilginç. Ülkemizde çocuk edebiyatı, maalesef yabancı kültürlerin etkisi altında. Bizim millet olarak yüzlerce kahramanımız var. Biraz da kendi kültürümüzden olan bir öykü yazmak istedim.”
Kitap çocuklara hangi mesajları veriyor?
“Birinci Meclis’in hikayesi aslında tek başına bir mesaj: Umutsuzluk, karamsarlık yok… Zaten öykünün kahramanlarından birinin adı Umut. Gençlerimize kitapta şunu diyoruz: Millî Mücadele’nin kahramanları hep birlikte yürütülen bu savaşı umutla kazandılar ve bize çok önemli bir şeyi gösterdiler. Umudumuzu kaybetmediğimiz sürece her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz. Bugün de eksiklerimiz ve zorluklarımız olabilir ama hiçbiri o mücadele günleri kadar ağır ve hayati değil. Bize bu cennet vatanı canları pahasına emanet edenler umutlarını kaybetmeden her zorluğu aşmışsa biz de aşarız.”
Kitabın kahramanı olan çocuklar gerçek hayattan mı seçildi?
“Umut ve Burcu aslında benim her gün yakınımda gördüğüm çocuklardı. Komşularımın, arkadaşlarımın hatta kendi çocuklarımdı. Yakın bir çalışma arkadaşımın Umut adındaki oğluyla tanıştığımda, ‘işte hikayenin kahramanım bu olmalı’ dedim çünkü onu bir 23 Nisan kutlamasında Atatürk rolüyle izledim. Burcu da ‘güzel koku’ anlamına geliyor. İlk Meclis bu ülkenin en güzel kokusu ve ilhamıdır.
Diğer kahramanları biliyorsunuz, aziz Atatürk ve arkadaşları… Tabii cefakar, vefakar milletimiz. İsimsiz kahramanlarımız…”
Kitap ne kadar sürede hazırlandı?
“Yazmak uzun soluklu bir iş... Önce sancılanmanız ve sonra doğum yapmanız gerekir. Sancılar bende Meclis’te görev yapmaya başladığım, 2000’li yılların başlarına dayanır. Her yıl en az birkaç kere Ulus’taki ilk Meclis binasını ziyaret ederdik. O binaya girdiğimde hep ilk oturumu düşünürdüm. Kürsüde Atatürk’ü ve karşısında hayatlarını tehlikeye atarak gelen milletvekillerini… Nihayet bir öykü yazmaya karar verdiğimde yıllar 2021’i gösteriyordu. Kafamda oluşturduğum öyküyü kısa zamanda kağıda döktüm çünkü konuyla ilgili iyi beslenmiştim.”
Bundan sonra çocuk kitapları gelecek mi?
“Çocukların dünyası çok renkli. Gençliğimiz ise çok dinamik ve akıllı. Bilgi çağını yaşadığımız bu süreçte onların donanımlı yetişmeleri hayati önemde... Ben de onlara katkı vermeye çalışıyorum. Dolayısıyla yazmaya devam edeceğim ve kitaplarımın devamı gelecek. Şu an onun üzerinde öyküm hazır. Sırasıyla onları da yayımlayacağım. Onlar da yine Anadolu’dan yaşanmış hikayeler olacak.
Başta küçükler olmak üzere okuyucularınıza ne tavsiye edersiniz?
“Kitap okumak herkesi geliştirir. Hele hele çocuklarımızın donanımlı olmaları için okumaları büyük önem taşıyor. Çocuklar ebeveynlerini örnek alır. Dolayısıyla önce anne babaların iyi okur olmaları lazım. Çocuğun her türlü bakımını üstlenmek için gösterdiğimiz çabayı, onunla kültürel bir ilişki kurmak için de göstermeliyiz. Maalesef bunu yapmıyoruz. Unutmayın, zihnin besini kitaptır.
Son yıllarda çok fazla çocuk kitabı yayımlanıyor. Çocuklarımızın önce kendi kültürlerine eğilmelerini öneriyorum. Kendi geçmişini ve kahramanlarını öğrenen çocuklar geleceğe daha güvenle bakarlar.”
Sefa Salantur Kimdir?
Gazeteciliğe lise yıllarında başlayan Sefa Salantur, ortaöğretim yıllarında, çocuk denebilecek yaşta, ulusal gazetelerin Gümüşhane il muhabirliğini yaptı. Üniversite yıllarıyla birlikte Erzurum’da kadrolu olarak muhabirlik yapmaya başladı. Sonrasında Ankara’da Türkiye gazetesi, TGRT, İHA ve Akşam’da siyaset ve Meclis muhabirliği görevlerinde bulundu. 2002’de TBMM Başkanlığında Basın ve Halkla İlişkiler biriminde göreve başlayan Salantur, 2011’e kadar TBMM Başkan Danışmanlığı görevini yürüttü.
2011 yılında AA Parlamento Haberleri Editörü olarak tekrar basın dünyasına dönen Salantur, 2020 yılında emekli oldu. Halen serbest gazeteci olarak sektöre katkıları devam ediyor. Türk siyasetinin önemli isimlerinden eski TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın yaşamöyküsünü anlattığı ‘Sakin Güç Köksal Toptan’ kitabı 2020 yılında yayınlanan Salantur’un ‘İlk Meclis’e Yolculuk’ aynı zamanda ilk çocuk kitabı oldu.