Endemik türleri ve göçmen kuşların yuvalama alanı olmasından dolayı özel bir konumu bulunan Eber Gölü, Türkiye'nin en büyük 11. tatlı su kaynağı olarak biliniyor.
Göçmen kuşların göç yolu üzerinde yer alan göl, son yıllarda 95 bin metrekareye düşen havzasında sazlık alanlarıyla birçok kuş türüne üreme ve yaşam alanı olarak ev sahipliği yapıyor. Biyolojik çeşitliliği ile dikkati çeken gölde, 146 kuş türünün yanında su yılanı, domuz, saz vaşağı, kurbağa ve balık türleri gözlemlenebiliyor.
Nilüfer çiçekleri bölgeye renk katıyor
Dünya genelinde sadece Eber Gölü havzasında yetişen ve "baklagillerin kraliçesi" olarak adlandırılan Eber sarısı (piyan bitkisi) ile mayıs ayında açan nilüfer çiçekleri bölgeye ayrı bir renk katıyor. Gölde "Beyşehir kurbağası" olarak bilinen bir endemik kurbağa türü de tespit edilmiş durumda.
Eber Gölü, suların yükseldiği kış aylarında rüzgarın etkisiyle yer değiştiren adacıkları ile de eşsiz bir özelliği barındırıyor.
Bölge halkına sağladığı ekonomik katkı nedeniyle de önem taşıyan gölün korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Özer tarafından üniversitenin desteğiyle belgesel çalışması başlatıldı.
Eber Gölü Alan Kılavuzu Kadir Ateş ile bölgede çalışmalara başlayan Özer, yöredeki halkı da röportajlar ile çalışmasına dahil etmeyi planlıyor.
Bir yılda tamamlanacak
Özer, doğanın korunması ve çevre kirliliğine dikkati çekmek için çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Eber'deki kuş türlerinin yaygın olduğu sazlık alanlarda çekimler yaptıklarını belirten Özer, belgeseli bir yılda tamamlamayı planladığını aktardı.
Gölü farklı mevsimlerde belgesele yansıtmayı amaçladığını anlatan Özer, şöyle devam etti:
"Buradaki çevre kirliliğini anlatmak istiyorum. Eber Gölü geçmiş yıllara göre hızlı şekilde kirlenmekte. Bu kirlilik dolaylı da olsa hepimizin hayatını etkiliyor. Herkes nerede yaşarsa yaşasın, doğanın bir parçası. Doğadaki her türlü bozulma hepimizi etkiliyor. Eber Gölü’ndeki kirlilik alarm seviyesine gelmiş durumda. Bunu bir belgeselle anlatmak istiyorum. Belgesel tamamlandığında uluslararası ve yurt içindeki festivallerde gösterileceğini umuyorum.
İnsanlara bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini, sadece Eber Gölü için değil, tüm doğa için anlatmak lazım. Nüfusu ve endüstrisi giderek artan bir ülkeyiz. Endüstrinin gelişmesi bize katkı sağlarken, bir yandan da götürdüğü şeyler oluyor. Eber Gölü'ne bazı endüstriyel atıkların döküldüğünü gözlemledim. Bunları anlatacak bir belgesel olacak.”
İleriye dönük envanter çalışması olacak
Özer, belgeselin ileriye dönük bir envanter çalışması niteliğinde olacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Eber ile ilişkisi olan herkesle konuşmak ve belgeselde yer vermek istiyorum. Saz kesen insanlar, kuş gözlemcileri, fotoğrafçılar, rehberler ve yakın köylerdeki insanlara belgeselde yer vereceğiz. İnsanlar buranın ne kadar değerli olduğunu, korunması gerektiğini anlarsa, o kadar adım atmış oluruz. Bir coğrafi alanda yaşayan insanların, orayla arasında bağ kurması çok önemli. Ben de bu bölgeselle Eber Gölü ile insanlar arasında bir bağ kurulmasını sağlamak istiyorum. Çevre ile insanlar arasında bağ kurulduğu zaman korunması daha kolay oluyor."
Eber Gölü'nde yıllardır kılavuzluk yapan Kadir Ateş de belgeselin gölün korunmasına kaktı sağlayacağına inandığını vurguladı.
Kaynak: AA