Dolmabahçe Sarayı Süfera Salonu, Osmanlı Devleti'nde yabancı devlet adamı ve elçilerin kabul edildiği, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde önemli etkinliklere ev sahipliği yaptı.
Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerine tanıklık eden ve her dönemde farklı yapı malzemeleri kullanılan salonda, özgün teknik ve malzemeye ulaşmak için titiz bir restorasyon çalışması yürütülüyor.
Aylarca süren Ar-Ge çalışmaları ve denemelerde salonun duvar ve sütunlarına porselen görünümü veren ve restorasyon ekibinin "parlatılmış kurşun beyazı" olarak adlandırdığı teknik ortaya çıktı.
Restorasyon ekibinin duvar üzerinde, yerine göre 10 kat boya raspasından sonra ulaştığı sıva, unutulmuş özgün tekniklerden biri olarak bilinirken, duvar üzerinde mermeri andıran desenlere sahip olan sıvaya uygulanan bezir yağı, balmumu ve reçineli boya tekniği de ilk defa bu çalışmada teşhis edildi.
Süfera Salonu'ndaki çalışmalar, yapımda kullanılan malzemenin büyüklüğü ve dayanıklılığı konusunda ipuçları veriyor.
Geçmişe dair birçok iz...
665 metrekarelik salonda parkelerin altına döşenen 20 metrelik yekpare kiriş, Karadeniz Bölgesi'nde yetişen bir çam türünden elde edilirken, kirişlerin üzerinde kullanılan 13 metrelik tek parça kaplama tahtalarına sadece Dolmabahçe Sarayı gibi büyük ve tarihi yapılarda rastlanıyor.
Salona açılan elçi kabul odasının çatı arasında ahşap çatı makasının üzerine kurşun kalemle yazılan notta şu ifadeler yer alıyor:
"Bekçi Yunus 1333 yılı… Dolmahçe-i Hümayun elektrik tellerini tefriş için bu saray üzerine çıkıp burada oturmuşlardır. Yani nevbet beklediği. 22 Teşrin-i sani 1333 / 22 Kasım 1917. Harb-i Umumi'nin iş bu… zamanı, Yunus."
Sıva altına yazılmış Ermenice not, elçi kabul odasının duvarında görülen ve kurşun kalemle çizilmiş desenler, saray inşa edilirken çalışan ustaların izlerini taşıyor.
Süfera Salonu ve çevresindeki odaların duvarlarında yürütülen konservasyon çalışmalarında, Osmanlı Devleti'nin bu alan için ağırlıklı olarak kırmızı rengi tercih ettiği belirlendi.
Sarayda daha çok güç ve iktidarın görünür kılınmak istendiği alanlarda kullanıldığı bilinen, sıva ve boyaların altından çıkan kırmızı doku, özgün haliyle muhafaza altına alındı.
"Türk dili çalışmalarında Atatürk tarafından kullanıldı"
Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi Başkanı Yasin Yıldız, Süfera Salonu'nun, Dolmabahçe Sarayı'nın selamlık bölümünde padişahın günlük çalışmalarını ve resmi işlerini yürüttüğü bölümde yer aldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Süfera, isminden de anlaşılacağı üzere Osmanlı Devleti'nde görev yapan elçilerin, yabancı konukların kabul edildiği salon anlamına geliyor. Tanzimat ile birlikte Osmanlı devlet protokolünde pek çok şey değişiyor. Daha önce Topkapı Sarayı'nda arz odasında yabancı elçi ve devlet adamları kabul ediliyor. Tanzimat'la başlayan reformlar çerçevesinde mimaride Batı tarzı bir yönelim ortaya çıkıyor. Bunun bir yansıması olarak Dolmabahçe Sarayı'nda yabancı elçilerin kabul edileceği mekanlarda ihtişamı, süsleme öğeleriyle yansıtma çabası mevcut. Belki de bu yüzden, devletin gücünü göstermek adına süslemelerine son derece önem verilmiş. Türk diliyle ilgili yapılan çalışmalarda salonun bizatihi Atatürk tarafından kullanıldığını biliyoruz. İsmet İnönü döneminde de kullanılıyor. 1950'li yıllardan sonra müzecilik faaliyetleri kapsamında çalışmalar başlıyor ve temsil yerine daha çok müze fonksiyonunu icra ediyor."
Restorasyonun Ocak 2018'de başladığına değinen Yıldız, "Dolmabahçe Sarayı 160 yılını aşmış bir saray ve Süfera Salonu'nun bütünü ölçeğinde, 700 metrekarelik alan şu an ziyarete kapalı. Salonun etrafında 12 oda var ve bu odalar sarayın en ihtişamlı odaları" dedi.
"160 yıllık tarihinde bu alanın en büyük restorasyonu yapılıyor"
Yıldız, yapımı 1853'te tamamlanan saraydaki restorasyon sırasında süslemelerin, temizlikleri yapan ekibin, 1852'ye ait ustaların imzasını olduğunu, bunun da ilk süslemenin inşaatın tamamlandığı yıldan 1 yıl önce başladığını gösterdiğini anlattı.
Restorasyon sırasında ufak boya şişeleri, numuneler, zımpara parçaları, dönemine ait kağıt parçaları, notlar bulunduğunu belirten Yıldız, şunları söyledi:
"Bunların hepsi muhafaza ediliyor. Tarihi değeri kadar belge değeri de çok önemli. Burada yürüyen süreçlerin yapı yaşadıkça restorasyonu ihtiyacı mutlaka olacaktır. 160 yıllık tarihinde bu alanın en büyük restorasyonu yapılıyor şu anda. Bittiğinde Dolmabahçe Sarayı'nın yüzde 15'lik bölümünün restorasyonu tamamlanacak. Bu da müzecilik ve tarihi miras açısından oldukça önemli. Restorasyonun 2020'nin sonlarına doğru tamamlanması planlanıyor. Şu ana kadar programa sadık gidiliyor. Önemli bir sürprizle karşılaşmazsak, o tarihlerde ziyaretçiye açılacağını düşünüyoruz."
Kaynak: AA