Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, sanatçıların kendileri için çok değerli olduğunu belirterek, "Bakanlık olarak onlarla beraberce Türk sinemasının ve dizi sektörünün yükselmesi ve daha çok izlenmesi için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız." dedi.
Yayman, Türkiye'nin "konuk ülke" olduğu "18. Mumbai Film Festivali"ne ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türk sinemasının, sanatçılarının ve dizilerinin, dünyanın bir ucunda, Hindistan'da bu kadar yoğun ilgi görmesinden mutlu olduklarını ve Türkiye ile iftihar ettiklerini söyledi.
Japonya'da da en çok izlenen dizilerin, Türk dizileri olduğuna dikkati çeken Yayman, şöyle şunları anlattı:
"İspanya'ya gittiğimizde yine Türk dizilerini soruyorlar. Latin Amerika'da da Türk dizileri... Aslında bu bize Türkiye'nin 'soft power'ının (yumuşak gücünün) yükseldiğini söylüyor. Sanatçılar bizler için çok değerli insanlar. Gerçekten bakanlık olarak biz onlarla beraberce Türk sinemasının ve dizi sektörünün yükselmesi ve daha çok izlenmesi için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. Bu bir başlangıç. İnşallah çok daha güzel ve büyük etkinliklerde beraber olacağız."
Yayman, Anadolu'nun, dinlerin, dillerin ve medeniyetlerin birleştiği yer olduğunun altını çizerek, "Biz Anadolumuzu, Anadolu'da yaşayan insanlarımızı ne kadar çok dünyaya anlatsak azdır. Anadolu'da, Hititler, Urartular, Likyalılar, Romalılar, Selçuklu ve Osmanlı var. Bu kadar medeniyeti aynı anda dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Bizim, Anadolu'nun güzelliğini, tarihini, kardeşlik ve barış mesajını dünyaya daha fazla göstermemiz ve anlatmamız gerekiyor." diye konuştu.
Sanatın ve sanatçının önemine değinen Yayman, "Gerçekten sanatçı olmak çok önemli ve değerli. Burada bir kez daha görüyoruz. Sizin hukuksal kurallarınız, kanunlarınız güçlü olabilir ama şarkılar, tiyatro ve sinema yapanlar çok daha kalıcı ve çok daha önemli." diye konuştu.
"Hindistan'da bir yılda 56 milyon kişi Türk dizisi izliyor"
Türkiye'nin Yeni Delhi Büyükelçisi Burak Akçapar ise Hindistan'da çok fazla Türk yaşamadığını ancak Hindistan'ın, Türkiye'yi, Türkiye'nin de Hindistan'ı çok yakından izlediğini söyledi.
Hindistan'ın dünyanın en önemli ülkelerinden biri olduğunu dile getiren Akçapar, ülkenin uluslararası siyasetten daha fazla, ekonomik, bilimsel ve kültürel alanda kendisini ortaya koyduğunu dile getirdi.
Akçapar, Türkiye'nin bütün unsurlarıyla Hindistan'da temsil ediliyor olmasının fevkalade önemli olduğuna da dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Burada, Türkiye hakkında bir farkındalık da zaten oluşmuş ve oluşmakta. Çok özel bir süreçten geçiyoruz. 2008'de, Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu zaman başlattığı bir süreç var. Bugüne kadar ilişkileri çok ileri taşıyan bir sürece dönüşmüş, kendi ivmesini kazanmış durumda. Tarihte de var olan ortaklıklarımız, bugün, güncel ortaklıklar olarak devam ediyor."
Mumbai Başkonsolosu Sabri Ergen de festival sayesinde Türkiye'nin tanıtımı bakımından çok önemli bir adım atıldığını söyleyerek, "Burada 56 milyon kişi Türk dizisi seyrediyor. Bu sadece bir yılda alınan rakam. Feriha, Fatmagül, Küçük Ağa, şimdi de Kuzey Güney geliyor. Diğer televizyonlarında da birçok eser Hint dizisine çevriliyor. Çok büyük bir ilgi var. Bizim yazarlarımız buraya gidip geliyor. Dolayısıyla bu ilgiden çok memnunuz." dedi.
Festivalde ilk adımların atıldığının altını çizen Ergen, "Bu adımların üzerine yavaş yavaş inşa edilen bir anıt oldu. 50 kişiye yakın bir delegasyonla iş adamlarımız, resmi makamlarımız, sanatçılarımız Hindistan ve Türkiye arasında iş köprüsü olmanın yanı sıra bir gönül köprüsü kurdular ve kurmaktalar." ifadelerini kullandı.
"Yaptığımız işler, dünyanın dört bir yanında yayınlanıyor"
Adını Feriha Koydum isimli dizinin başrol oyuncularından Hazal Kaya, Hindistan'a gelir gelmez gördüğü ilgiye işaret ederek, şunları söyledi:
"Yaptığımız işler, hepimizin işleri dünyanın dört bir yanında yayınlanıyor şu an. Benim bildiğim Aşk-ı Memnu ve Feriha'nın yayımlandığı 30'dan fazla ülke var. Aslında şaşkınlığımın son noktası Hindistan, benim için. Yaptığımız işin dünyanın dört bir yanında takdir görmesi, çok önemli hepimiz için. Çünkü iyi işler yapıyoruz. Dizi süreleri çok uzun, sanıyorum 150 dakika. Buna rağmen hala çok iyi işler çıkarmaya devam ediyoruz. Çok fazla çalışıyoruz hepimiz. Hayatımızdan, haftanın 6 gününü veriyoruz bu işlere. Dolayısıyla bu ilgiyi ve sevgiyi görmek bizim için çok önemli."
Oyuncu Sarp Levendoğlu da gösterilen ilginin çok mutlu edici olduğunu söyleyerek, "Türk vatandaşı olarak da bu ülkenin insanını burada merak ettiriyorsam çok mutlu edici. Ülkemizin bilinmeyen çok büyük güzellikleri var. Eğer bunları bizim sayemizde merak edip, ülkemize gelirlerse ve orada kalırlarsa, biz de Türk vatandaşı olarak çok gurur duyarız." dedi.
Hindistan'da "Küçük Ağa" dizisiyle tanındığını sözlerine ekleyen Levendoğlu, şöyle devam etti:
"Sosyal medyadan da çok izleyicilerim var. Kendi adıma çok gurur verici ve mutlu edici bir şey. Galiba birkaç Arap ülkesinde de gösteriliyor. Havaalanlarında karşılaştığımız Araplardan anlıyorum bunu. Herhalde orada gösteriliyor. Ben kendimi ilk defa yabancı dublajla Hindistan'da izleme fırsatı buldum."
Levendoğlu, oynadığı dizinin dünyanın farklı ülkelerinde gösterilmesi sonucu uluslararası anlamda tanınan bir sanatçı haline gelmesinin sorumluluklarını artırdığının altını çizerek, "Çünkü sadece kendimizi değil ülkemizi de temsil ediyoruz. Ama daha çok çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Daha dikkatli olmamız ve daha çok iş çıkarmamız lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
"Ben ülkemden memnunum"
"Fatmagül'ün Suçu Ne?" isimli dizinin oyuncularından Kaan Taşaner ise Hintli izleyicilerin ilgisine değinerek, "Bugün geldim Mumbai'ye. İstirahat ettikten sonra biraz apar topar basın toplantılarının içinde buldum kendimi ama gördüğüm kadarıyla hem bana hem diğer oyuncu arkadaşlarıma ilgi beklediğimden çok daha fazlaydı. Hem heyecan ve mutluluk verici hem de ürkütücü bir deneyim." ifadelerini kullandı.
Dizinin 2012'de sona erdiğini kaydeden Taşaner, şunları söyledi:
"Einstein'in izafiyet teorisi gibi, zaman farklı işliyor her yerde. Burada biraz geriden geliyor zaman. Garip bir duygu. Buna benzer bir tecrübeyi ben yakın tarihte yaşadım. Başka bir iş çekiyordum ve orada sakallarım ile saçlarım uzundu. Uruguay'dan geldiler iki kişi. Orada da Fatmagül yayınlanıyormuş ve tanışma şansı yakalamışlar. Türkiye'de, beni gördüklerinde ciddi bir hayal kırıklığına uğramışlardı çünkü başka bir adam haline dönüşmüştüm. Böyle komik şeyler de yaratıyor bu. Tatlı ama genel olarak keyifli."
Kaan Taşaner, Hint sinemasından gelebilecek tekliflerle ilgilenmeyeceğini dile getirerek, "Biz önce bence kendi coğrafyamızın içini halledelim de sonra buraya geliriz. Tarihçi bir arkadaşımın sözüdür bu, 'Yüksek medeniyetler kendi mitolojisini yaratır.' Bizim buna ihtiyacımız var. Bizim en büyük problemimiz, Anadolu'nun yazılı kültürden çok sözlü kültürünün kuvvetli olması. Bizim bir şekilde bunu edebiyat haline getirip, söze dökmemiz ve çekmemiz icap ediyor. Kendi aramızda her zaman 'inanılmaz hikayelerimiz var, müthiş' diyoruz ama elimizde hiçbir şey yok." değerlendirmesinde bulundu.
Taşaner, Hindistan'ın güzel bir ülke olduğunu ancak çalışmak için heyecan duyduğu bir yer olmadığını kaydetti. AA