Asıl adı Ahmed olan Nedim, 1681'de İstanbul'da doğdu.
Babası Mehmed Efendi, Sultan İbrahim'in iktidarı esnasında kazaskerlik görevinde bulundu. Küçük yaşlarda medrese eğitimi alan Nedim, burada Arapça ve Farsça öğrendi. Daha sonra fıkıh eğitimi aldı.
Şöhretini, Osmanlı İmparatorluğunun 1718–1730 yılları arasındaki Lale Devri'nde kazandı.
Nedim, Osmanlı Sadrazamı Ali Paşa'ya birkaç kaside yazdı. Ama Topkapı Sarayı'na girişini sağlayan Ali Paşa'nın halefi olan Damat İbrahim Paşa'ya yazdığı kasideler oldu.
Lale Devri'nin sadrazamı olan Damat İbrahim'in himayesi altında daha sonra kendisini meşhur yapacak olan eserlerini ve yaşam tarzını ortaya koydu.
Eserlerine Lale Devri'ni yansıttı
Şair gerek yaşamı gerekse şiiri ile estetik, sanat ve eğlence eğilimleri ile göze çarpan Lale Devri'nin önemli bir temsilcisi olarak kabul ediliyor.
Yunus Emre, Taptuk Emre, Hoca Ahmed Yesevi gibi kullandığı eski Türkçeyle Türk şiirinin temel taşlarından biri oldu.
Şiirlerinde genellikle zevk ve aşkı işleyen şair, devlet büyüklerine kasideler sundu. Aşk kavramının sık sık geçtiği gazeller yazdı.
Nedim Divanı
Eserleri Nedim Divanı adı altında toplandı. Bu eserin bilinen en eski tarihli nüshası, tahmini H. 1149 (M. 1737) yılına ait olan ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y. 13 numarada kayıtlı.
Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekanlar, Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür. Zevk, eğlence şiirlerinin temelini oluşturur. Soğuk ve yapmacı anlatımdan kaçınır, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine döker. Bunlara da daha çok gazellerinde rastlanır.
Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmadı. Çoğu eserinde aruz yerine hece ölçüsü kullandı.
Nedim, Patrona Halil İsyanı esnasında, 30 Ekim 1730'da hayatını kaybetti. Mezarı, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığında bulunuyor.
Kaynak: TRT Haber