Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okurken çekildiği kamera, Lumiere Kardeşler’in 1890 tarihli sinematografı, Türk Sineması’nın en önemli isimlerinin ses getiren filmlerde giydiği kıyafetler ya da akıllara kazınan Gulyabani gibi karakterin kostümleri… Türk ve dünya sinemasına ait birbirinden değerli objeler İstanbul Sinema Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
İstanbul Sinema Müzesi üç koleksiyoner ve iki enstitüyle birlikte oluşturuldu. 130 parçadan oluşan eşsiz koleksiyona sahip müze, alanında dünyada ilk üç arasında yer alıyor.
Türk sinemasının yanı sıra dünya sinema tarihine de ışık tutan mekanı, İstanbul Sinema Müzesi ve Atlas 1948 İşletme Müdürü Ceyhun Tuzcu TRT Haber’e anlattı.
Dünyada ilk üç arasında
İstanbul Sinema Müzesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığının önemli bir projesi olduğunu anlatarak söze başlıyor Tuzcu:
“İki katlı müzesi, günümüze uyarlanmış dijital altyapısı ve sanat galerilerinin de içinde olduğu çok özel bir mekan... Atlas 1948 Sineması’yla birlikte yenilenerek hizmete açılmasını sağladı.”
Müze, 19’uncu yüzyıla ait tarihi bir binada yer alıyor. Aslında bir konak olarak inşa edilen binanın sahibi, dönemin padişahı Sultan Abdülaziz’in arkadaşı ve aynı zamanda sarayın sarrafı olan Agop Köçeyan’dı. 1870’deki Büyük İstanbul Yangını sonrası restore edilen bina, ilk önce konut olarak kullanıldı. Yıllar içinde pek çok kez el değiştiren binanın sonunda sanat ve kültür merkezi olarak kullanılmasına karar verildi. Nihayet 1948’de Atlas Sineması olarak hizmet vermeye başladı.
Tuzcu, İstanbul Sinema Müzesi’nin “Müzeler binalarıyla anılır” konseptinin en önemli örneklerinden biri olduğunu ifade ediyor:
“İçeride 200 yıla yakın bir tarih var. Konak olarak inşa edilmiş, Rönesans döneminden etkilenilmiş… Biraz detaya girmek gerekirse marküteri parkeler, alçı rölyefler, mermer şömineler ve Sultan Abdülaziz’in özel davetiyle gelen Hipolit Berto’nun tavan fresklerinin de olduğu özel bir mekan.”
Sinemaya emek verenlere bakış
İstanbul Sinema Müzesi, birbirinden özel üç bölümden oluşuyor. Bunlardan ilki “Sinema Tarihi Müzesi”… Tuzcu, bu özel bölümde yer alan eserleri şöyle anlatıyor:
“Müzenin her giriş tarafında mutlaka Yeşilçam’ı onurlandırdığımız bir bölüm var. Yeşilçam bizim sinema kültürümüzün en önemli çıkış noktalarından bir tanesi. Yirminin üzerinde yönetmenin uluslararası yarışmalarda aldığı film ödülleri burada sergileniyor. Necip Fazıl, Atıf Yılmaz gibi isimlerin el yazması senaryolarına burada rastlıyoruz. Film çekmeden önce yaşanan film vesikaları, kütüphane kartları, reddedilmeler, senaryodan çıkarılan bölümler gibi onlarca ıstıraplı sahneye yer verdik.”
Bu bölümde yer alan en önemli eserlerden biri ise şüphesiz 29 Ekim 1933 tarihinde, Ankara Hipodromu’nda Mustafa Kemal Atatürk tarafından okunan 10. Yıl Nutku'nun çekildiği kamera…
Yeşilçam’ın sevilen film sahneleri burada
Müzenin ikinci bölümü “İnteraktif Dijital Müze”… Gençler ve çocukların büyük rağbet gösterdiği bölümde Türk Sineması’nın birbirinden özel filmleri dijital masa uygulamasıyla gelecek kuşakların bilgisine sunuluyor. 8 bin 406 film, 31 bin 106 oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı ve sinema emekçilerini genç kuşaklarla buluşturuyor.
“Artırılmış Gerçeklik” bölümü sayesinde hafızalara kazınan film sahneleri, tabletler yardımıyla oynatılıyor.
Bu bölümün en dikkat çeken yeri kuşkusuz yeşil perde... Yeşilçam’ın sevilen film sahnelerine yeşil perde uygulamasıyla konuk oyuncu olmak mümkün.
Türk sinemasının en eğlenceli telefon sahnelerinin nostaljik telefon ahizeleriyle dinlenebildiği “Yeşilçam Telefonda” bölümü de ziyaretçilerin keyif aldığı bir diğer kısım.
Atlas 1948 Sineması da yenilendi
Ve Atlas 1948 Sineması… Bir zamanlar at cambazhanesi olarak kullanılan bölüme inşa edilen sinema salonu, 1948’den bu yana hizmet veriyor. Döneminin en büyük sinemalarından biri olan Atlas 1948’in perdesinde bugüne kadar binlerce film gösterildi.
Yaklaşık iki yıl sonra restore edilerek tekrar kapılarını açtı. Sahnesinden koltuklarına, ses sisteminden fuayesine kadar baştan aşağı yenilendi.
1951’de binanın birinci katı tiyatro salonuna, Küçük Sahne'ye dönüştürülmüştü ve perdelerini Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde “Fareler ve İnsanlar” oyunuyla açmıştı. Küçük Sahne’de de restorasyon unutulmadı. Tuzcu, “Atlas 1948 Sineması'nın bütün orijinalliğini yaşattığı bir tane de küçük sahnesi mevcut… Bu küçük sahneyi onurlandırmak ve orijinalliğini korumak için çaba harcadık” diyor.
Artık festival filmlerine ev sahipliği yapmaya başlayan Atlas 1948, yenilenen çehresiyle seyircilerini bekliyor.