Turizmin başkenti Antalya'nın yeşil ve mavi ile tarihin buluştuğu ender güzelliklerinden Kekova'da yer alan, araçla kara ulaşımı bulunmayan, sadece zorlu bir patika yolundan ulaşılabilen Kaleköy'ün 77 yıllık cami hasreti sona erdi.
Simena Antik Kenti'nde, Roma döneminde stoa olarak kullanılan, daha sonra bir süre kilise ve ardından Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan 2 bin yıllık vakıf eseri, 77 yıl önce kapatıldı. Caminin çatısı ve ahşap aksamı sökülerek Üçağız'da bir okul binasına aktarıldı.
Doğal güzellikleri ve tarihi kalıntılarıyla Akdeniz kıyılarına güzellik katan, 1. derecede arkeolojik sit alanı özelliğini taşıyan Kaleköy'ün sakinleri, camileri kapatılınca vakit namazlarını evlerinde, cuma ve bayram namazlarını ise yetişebildikleri ölçüde tekneyle ulaşım sağladıkları Üçağız'da kılmaya mecbur kaldı.
Cenazelerini kayıklar taşıyorlardı
Denizdeki fırtınalı günlerde kimi zaman cuma ve bayram namazlarını kaçıran, cenazelerini de kayıkla taşımak zorunda kalan Kaleköylülerin kaderini Antalya Valisi Münir Karaloğlu değiştirdi.
Bölgeyi ziyaretinde caminin 1940'lı yıllarda kapatıldığını öğrenen Karaloğlu'nun talimatıyla yapı, Antalya Vakıflar Müdürlüğünün hazırladığı proje ile restore edildi.
Yüzlerce insanın yaşadığı bir köyde cami olmamasına şaşırdığını belirten Karaloğlu, "Neden cami yok?" diye sorduğunda köylülerin "Aslında vardı ama 1941'de yıkıldı" yanıtını verdiğini anlattı.
Karaloğlu, "Köylülerin verdiği bilgiye göre o yıl okul yapma bahanesiyle cami yıkılıyor ve caminin ahşapları götürülüp okulda kullanılıyor" dedi.
"Önceki medeniyetlerin izlerini de koruduk"
Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar ise caminin önemli bir vakıf eseri olduğunu söyledi.
Caminin müze cami işlevinde olduğunu anlatan Coşar, "Özellikle yaz aylarında binlerce ziyaretçi buraya geldi. Restorasyonu yaparken önceki medeniyetlerin izlerini de titiz bir şekilde koruduk. Caminin avlusundaki mozaik taşları camla çerçeveledik, koruduk. Gelenler bir çok medeniyetin izlerini görebilmekte" dedi.
"İbadet yapabilmek için çok zahmete katlanıyorlardı"
Caminin imam hatibi Ali Önüç, 5 ay önce camiye atandığını belirterek şunları söyledi:
"Beni cezbeden tarafı caminin hikayesi oldu. Yıllardır kapalı olan, kaderine terk edilmiş olan bir caminin 77 yıl sonra ibadete açılması ve böyle bir kutsal mabette ilk kez İslamı temsilen din görevlisi olarak görev yapmanın verdiği hevesle göreve başladım. Köylülerde bir manevi boşluk vardı. İbadet yapabilmek için çok zahmete katlanıyorlardı. Artık büyük bir hevesle camiye geliyorlar. Burada din hizmeti dışında manevi rehberlik ve mabedin tarihi açısından rehberlik yapıyoruz. Ziyaretçilere tarihini anlatıyorum."
Köylülerden Saliha Çan ise, "Cami yapılmadan önce cenazeleri tekneyle götürürdük. Artık hayatımızda her şey değişti. Köydeki kadınlar olarak toplandık ve Kur'an-ı Kerim dersleri almaya başladık. Hocamız bize Kur'an öğretti. Çocuklarımız da ders almaya başladılar. Caminin açılması bunlara vesile oldu. Köyümüzde bir cami var. Çok mutluyuz" dedi.
Kaynak: AA