İstanbul’da kültür-sanat hayatının nabzı belli semtlerde atıyor. Ancak öyle bir yer var ki; sanatın sadece şehir merkezinde yapılmayacağını somut olarak ortaya koyuyor. 4. Levent Sanayi Mahallesi’nde kapılarını açan tiyatro, sanatın her yerde olabileceğinin en güzel örneği. Bir zamanlar metal kesim atölyesi olarak hizmet veren binanın nasıl sahne sanatları merkezine dönüştüğünü Kurucu Sanat Yönetmeni Yağmur Yağmur, TRT Haber’e anlattı.
Sanayi Mahallesi’ne tiyatro açma fikri nasıl doğdu?
Ben uzun yıllardır kültür sanatın içindeyim. Küçük yaşlardan itibaren edebiyat ve tiyatroyla çok yakın bir ilişkim oldu. 2014 yılında kendi tiyatromu kurdum. “Oyun Bandı” isimli çağdaş gösteri sanatları oluşumunu hayata geçirdik. Bu sırada Amerika’da, Broadway’de oyunları sahnelenen yazar ve iş insanı Yakup Almelek’le yollarımız kesişti. Onun “Uyanış” adlı oyunu, Oyun Bandı’nın ilk prodüksiyonu olarak çıktı. İkinci prodüksiyonumuzu nasıl yapalım diye konuşurken, Yakup Bey’le birlikte İstanbul’a bir sahne kazandırma fikrini konuşmaya başladık. Bizim de bir yuvamız olsun ve burada çağdaş sanatçılara, tiyatro sanatına gönül veren tüm arkadaşlarımıza alan açalım diye yola çıktık.
Neden Sanayi Mahallesi’ni tercih ettiniz?
İstanbul’un çeşitli lokasyonlarında mekan arayışlarına girdik. Bir yıl boyunca mekan baktık. Baktığımız mekanların ya kira maliyetleri çok yüksekti, ya çok küçüktü, ya da rüyamıza uygun bir ambiyans içinde değildi. Böylece Yakup Almelek’in yıllar önce metal kesim atölyesine kiraladığı bu mekana gelme şansını yakaladık. “Benim elimde böyle bir yer var, buradan bir tiyatro çıkabilir mi, gösteri sanatları mekanı doğabilir mi?” önerisiyle geldi bana. Ben de buraya geldiğimde, gördüğümde, sokağın dokusunu incelediğimde, etrafa baktığımda çok heyecanlandım. Mekanın yapısı, ruhu, enerjisi beni çok çok heyecanlandırdı.
Kaç kişilik kapasitesi var mekanın?
Fiziksel kapasite olarak burası ayakta, sandalyeler ve platformlar kalktığı zaman 500 kişiye kadar insan alabiliyor. Fakat bizim koltuklu seyirci kapasitemiz 170 civarında. Sahne aslında bir black box (kara kutu). Sahnenin her bir birimi kullanılabiliyor. Tüm teknik alt yapı ve sistem, her yerin sahneye çevrilebileceği bir düzenek içerisinde tasarlandı.
Sanatseverler, sanayi mahallesinde bir tiyatroyu görünce nasıl tepkiler veriyor?
Çok şaşırıyorlar. Yani çeşitli yerlerden, anlayışlardan gelen seyircilerimiz var. Klasik tiyatroseverler de geliyor, çağdaş tiyatro sevenler, alternatif tiyatroyu ve bağımsız tiyatroyu sevenler de. Büyük bir gülümsemeyle, güzellikle karşılıyorlar. Çok hoş bir mekan olduğundan dem vuruyorlar. Prodüksiyonlarımız da beğeniliyor. Seyirci dönüşleri çok kıymetli ve güzel. Onların tepkileri, önerileri, fikirleri ve geri dönüşleri çok kıymetli bizim için. Şimdiye kadar olumsuz herhangi bir geri dönüş almadık.
Mahalle sakinleri nasıl karşıladı sanat merkezini?
Çok güzel bakıyorlar. “Biz burada bir tiyatro açacağız, burayı bir performans mekanına dönüştüreceğiz” dediğimizde şaşırdılar. Köşedeki kahvehaneden bakkala, karşıdaki demir ustalarından oto sanayide yıllarca ekmeğini kazanan amcalara kadar çok büyük bir şefkatle, çok büyük bir saygıyla ve sevgiyle karşıladılar. Zaten gelip gidiyorlar buraya. Hepsiyle ilişkilerimiz çok iyi. Çevreye de naçizane bir katkı sunabiliyorsak sanat yoluyla ne mutlu bize.
Şehir merkezi yerine böyle bir mahallede tiyatro açmanın ne gibi avantajları var?
Şehrin merkezlerinde artık yer bulmak çok zor… Teknik altyapıyı oraya yerleştirmek çok zor. Büyük alanların da maliyetleri çok yüksek. Kendi imkanlarıyla ayakta kalmaya çalışan bir tiyatronun hiçbir sermaye, destek olmadan o mekanlara girmesi ve o mekanları yürütmesi çok zor bir operasyon diye düşünüyorum.
Burada yürütülen sanatsal faaliyetler ilgili bilgi verebilir misiniz?
2018’in Aralık ayında Medea uyarlaması “Teessür” adlı bir kadın oyunuyla açıldı burası. İkinci prodüksiyonumuz Jean Genet’in Türkiye’de ilk defa profesyonel bir tiyatro tarafından sahnelenen kalabalık, çok sesli ve renkli oyunu “Paravanlar” oldu. Konuk tiyatrolarımız var. Etkinliklerimiz, atölyelerimiz ve workshop’larımız oluyor. Bu yıl kültür sanat seminerlerine ağırlık vereceğiz. Burası tam olarak bir performans sanatları mekanı. Tüm sanat disiplinlerini kucaklayan bir yapı. Bir yandan da kendi tiyatro yapımlarını üretmeye çalışan bir yapı. Kalabalık oyunlar ve gerçekten üzerine düşünülmüş, iyi tasarlanmış oyunlar çıkarmaya çalışıyoruz.
Kurgu: Ünsel Ayhan Aybek