Eserlerinde sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajlarının işleyen Mevlana için oluşturulan müze en yoğun günlerini yaşıyor. Sebebi ise 7 Aralık'ta başlayıp 17 Aralık'a kadar sürecek Mevlana'nın 745. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri.
2016 yılında 2 milyon 429 bin 573 kişi ile en çok ziyaret edilen müze unvanını alan, 2017'de 2 milyon 480 bin 433 ziyaretçi ile yerini koruyan müzenin, bu yılın 11 ayında yakaladığı 2 milyon 613 bin sayısı ile yıl sonunda yeni bir rekora imza atması bekleniyor.
Mevlana'yı anma törenlerinin olduğu Şeb-i Arus'ta, sadece 10 günde 2016 yılında 6 bin 550, 2017 yılında ise 9 bin 500 yabancı turistin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi, yurt dışından da yoğun ilgi görüyor. Müzeye en çok ziyaretçi Çin ve İran'dan geliyor. Bunu Endonezya ve Malezya gibi diğer Asya ülkeleri takip ediyor.
Müzenin tarihi
1926'da "Konya Asar-ı Atika Müzesi" adı verilen Mevlana Dergahı ve Türbesi, 1954'te yapılan düzenlemeyle "Mevlana Müzesi" olarak ziyarete açıldı.
UNESCO, 2007 yılını "Mevlana Yılı" ilan etti, Mevlana'nın imza attığı hoşgörülü felsefe bir yıl boyunca çeşitli etkinliklerle anlatıldı.
Mevlana Müzesi'nde, Sultan 2. Mahmut döneminden bu yana en kapsamlı restorasyon gerçekleştiriliyor. Hazreti Mevlana'nın metfun olduğu Yeşil Kubbe'de iç, kalem ve nakış işleri titizlikle yürütülüyor.
"Onun yolu aşk yoludur, onun yolu sevgi yoludur"
İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar, günümüzde Mevlana Müzesi olan yerin Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'a ait "has gül bahçesi" olduğunu söyledi.
Mevlana ve ailesinin Konya'ya gelmesinden sonra babası Bahaeddin Veled'in, Altun-Apa Medresesi'nde ilmi faaliyetlerde bulunduğunu anlatan Yarar, şöyle konuştu:
"Kendileri zaman zaman şehrin dışındaki bu bahçeye gelir ve talebeleriyle dinlenirdi. Alaeddin Keykubat, Bahaeddin Veled'in beğendiğini hissederek ona bu bahçeyi hediye eder. Mevlana'nın babası vefat edince buraya defnedilir. Babasından sonra 'düğün gecesi' olarak adlandırdığı Şeb-i Arus'ta hayata gözlerini yuman Mevlana da buraya defnedilir. Oğlu Sultan Veled'ten sonra Osmanlı döneminde Mevlevilik gelişti. Mevlana'nın mezarının türbe yapılması isteğini yerine getiren Sultan Veled, mezarı türbeye dönüştürdü. Mevlana'nın mezarının üstünde yer alan 'Kubbe-i Hadra' (Yeşil Kubbe) yaptırıldı."
Hazreti Mevlana'nın hem geçmişte hem de günümüzde İslam'ın gülen yüzü olduğunu vurgulayan Yarar, "Mevlana Celaleddin-i Rumi, insanları kardeşliğe, birliğe, hoşgörüye, sevgiye davet etti. Onun yolu aşk yoludur, onun yolu sevgi yoludur, onun yolu gönül kazanma yolu" dedi.
Kapıların her biri ayrı anlam taşıyor
Mevlana Müzesi'ne 4 kapıdan girilebiliyor. Selimiye Camii yönünden girilen "Dervişan", Üçler Mezarlığı'na açılan "Hamuşan" ile günümüzde turistlerin girişinin sağlandığı "Çelebiyan" ve "Küstahan" diye adlandırılan bu kapılardan her biri ayrı anlam taşıyor.
Müzenin ana girişi Üçler Mezarlığı karşısındaki turnikelerden sağlanıyor. Avlusunda derviş hücreleri ile matbah ve Hürrem Paşa Türbesi yer alıyor.
Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arus" havuzu ve kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katıyor.
Halılar, tesbihler ve el yazması eserler
Mevlana Müzesi'nde, Selçuklu ve Osmanlı dönemi Mevlevilerinden kalma kişisel eşyalar, el yazması kitaplar ve 999'luk zikir tespihleri, Mevlevi tarikatında kullanılan müzik aletlerinin yanı sıra Hazreti Osman döneminde yazıldığı tahmin edilen 9 Kur'an-ı Kerim sayfasını görmek mümkün.
Anne tarafından Osmanlı halifesinin, baba tarafından ise Hindistan şahının torunu olan Bereket Han tarafından müzeye bağışlanan, ceylan derisi üzerine Kufi yazısıyla yazılmış Kur'an-ı Kerim sayfaları ilgi görüyor.
Camekan içinde sergilenen halı ve kilimler, müzenin nadide eserleri arasında yer alıyor. Paha biçilemeyen halı ve kilimler arasında santimetresinde 144, tamamında 3 milyon düğümün bulunduğu kilim dikkat çekiyor.
Dönemi anlatan odalar
Ziyaretçiler müzeyi gezdikten sonra, bahçesindeki diğer bölümleri ziyaret ederek, Mevlevilik hakkında bilgi sahibi olabiliyor.
Mevlana Müzesi bahçesinde yer alan "Mevlevi Kıyafetleri", "Türbedar", "Vakıf Katibi" gibi isimler taşıyan odalarda döneme ait eşyalar sergileniyor.
Mevlevilikte, pazara alışveriş için çıkan pazarcının belinde taşıdığı şiş şeklindeki sembolik demir maşa olan "Pazarcı Maşası", seyyah dervişlerin yolculukta yırtıcı hayvanlardan korunmak için yanlarına aldıkları ucu kavisli balta "Teber" gibi eşyalar ilgi görüyor.
Dervişlerin erbain çilesine girdiklerinde uzanıp yatmamaları, kısa süreli kestirmeleri için başlarını dayadıkları ucu sivri ahşap veya demirden yapılmış "Mütteka" da odalarda görülebilecek eşyalar arasında yer alıyor.
Kaynak: AA