Has Oda'da sergilenen "Mukaddes Emanetler" arasında Hazreti Muhammed başta olmak üzere, daha önceki peygamberlere, halifelere ve sahabelere ait eşyalar bulunuyor.
Mekke ve Medine'ye ait parçalarla birlikte oradaki eserleri muhafaza etmek için yapılan kılıf, sanduka gibi eşyaların da sergilendiği "Mukaddes Emanetler Dairesi"nde, 24 saat kesintisiz Kur'an-ı Kerim okunuyor.
Özel yöntemlerle muhafaza edilen eserlerin bulunduğu Topkapı Sarayı Müzesi, salı günleri hariç her gün ziyaretçilerini ağırlıyor.
Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşcı, "Mukaddes Emanetler"in sergilendiği Has Oda'nın padişahlar tarafından bir dönem çalışma odası olarak kullandığını söyledi.
Fahreddin Paşa'dan sandıklar dolusu mukaddes emanet
Küçükaşcı, 2. Mahmut döneminden itibaren bu alanın tamamen "Mukaddes Emanetler"e tahsis edildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Mukaddes Emanetler'in burada bulunması için ayrıca ehemmiyet verilmiş. Eskiden Has Oda'da, ilk defa Fatih Sultan Mehmed yaptırdığı zaman, geceleri onun başında 'Has Odalı'lar nöbet tutarlarmış. 'Has Odalı' demek Osmanlı eğitim teşkilatı içeresinde en üst makama ulaşmış kimse demektir.
Onun için hatta padişahlar da kendilerini 'Has Odalı' olarak saymaya başlamışlar. Geceleri padişahı koruyan 'Has Odalı'lar Yavuz Sultan Selim'in 'Mukaddes Emanetler'i Mısır'dan getirmesinden sonra Hırka-i Saadet'in yanında Kur'an-ı Kerim de okumaya başlamışlardır. Daha sonra bu Kur'an-ı Kerim okuma adeti günümüze kadar da devam etmiş."
Osmanlı padişahlarının, Hazreti Muhammed'e ve onun hatırasına ait olan her şeyi İstanbul'da toplamaya gayret ettiklerini aktaran Prof. Dr. Küçükaşcı, "Mukaddes Emanetler" bölümünde, kesintilerin ardından 1996'dan bu yana 24 saat Kur'an-ı Kerim okunduğunu anlattı.
Küçükaşcı, Fahreddin Paşa'nın getirmiş olduğu sandıklar dolusu eserin de "Mukaddes Emanetler"den sayıldığına işaret ederek, "Mukaddes Emanetler'den sayılma sebebi ise onların tamamının Osmanlı ülkesinde hazırlanmış, bizzat padişahlar, hanım sultanlar tarafından Mekke ve Medine'ye gönderilmiş olmalarıdır. Fahreddin Paşa, Mekke ve Medine'de korunamayacağını anladıktan sonra onları tekrar İstanbul'a getiriyor" diye konuştu.
Saray'ın en kapsamlı restorasyon çalışması yapılıyor
Fahreddin Paşa tarafından getirilen parçaların, Topkapı Sarayı'nın şu anda onarımda olan Hazine Bölümü'nde yer aldığını bildiren Küçükaşçı, onarımın ardından sergilenmeye devam edeceğini dile getirdi.
Küçükaşcı, büyük bir özenle muhafaza edilen "Mukaddes Emanetler"in arasında, aslında sonradan "Mukaddes Emanetler"i korumak ve saklamak için yapılan özel mahfazalar, kılıflar, bohçalar, kutular, sandukalar gibi sanat eseri hüviyetinde eşyaların da bulunduğunu belirtti.
Mukaddes Emanetler Dairesi'nde zamanla birtakım düzenlemeler yapıldığı bilgisini veren Küçükaşcı, en son düzenlemenin 2010'da gerçekleştirildiğini ve bugünlerde Topkapı Sarayı'nda, tarihinin en kapsamlı inşaat, restorasyon, güçlendirme, teşhir ve tanzim faaliyetlerinin yürütüldüğünü söyledi.
Küçükaşcı, çalışmaların Topkapı Sarayı'nın bütününü kapsadığının altını çizerek,
"İnşallah yakın bir gelecekte Topkapı Sarayı bütün ihtişamıyla ziyaretçilere daha çok hizmet vermeye çalışacak. Buraya gelenler, burada daha çok vakit geçirecekler ve bir anlamda Osmanlı tarih ve kültürüyle bütünleşecekler" dedi.
Çalışmalar hızlandırılıyor
Tarihi eserlerin restorasyon çalışmalarının dikkat ve zaman istediğini belirten Küçükaşcı, çalışmaları hızlandırarak ziyaretçilerin daha çok eseri görmesi için gayret ettiklerini sözlerine ekledi.
Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşcı, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Müslüman milletler içerisinde Peygamber sevgisi en üst seviyeye ulaşmış milletlerin başında bizim milletimiz gelmekte. Biz biliyorsunuz gülü Peygamberimiz'le özdeşleştiriyoruz. Hatta Topkapı Sarayı'nın kurulmuş olduğu alanın adı da Gülhane.
Onun için insanlar hiçbir ayrım gözetmeden ve herhangi bir tahkikata bile girmeden Hazreti Peygamber'e ait olan her şeyi görünce heyecanlanıyorlar. Sanki Hazreti Peygamber'le bir arada oldukları gibi düşünülüyor.
Bir de bizim kültürümüz açısından hadiseye şöyle bakmak lazım: Gelen Mukaddes Emanetler'i ziyaret edenlerin büyük çoğunluğu aynı zamanda Hazreti Peygamber’in sünnetine bağlı olmanın şuurunda geldiği için aslında buradaki temel hedef de Hazreti Peygamber'in hatırasına vefa, saygı göstermek."
"Mukaddes Emanetler Dairesi"nde Hazreti Muhammed'in Hırkası (Hırka-i Saadet), sakalı, ayak izleri, Uhud Savaşı'nda kırılan dişinin saklandığı mahfaza, mektupları, kılıcı bulunuyor.
Müzede ayrıca Hazreti İbrahim'in tenceresi, Hazreti Musa'nın asası, Hazreti Davud'un kılıcı, Hazreti Yusuf'un cübbesi, halifelere ve sahabeye ait kılıçlar, Hazreti Fatma'ya ait gömlek, Kabe anahtarları, Hacerü'l Esved mahfazası gibi "Asr-ı Saadet"i yansıtan mukaddes emanetler sergileniyor.
Kaynak: AA