Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Vakıf Haftası bu yıl "Vakıf Kuran Kadınlar" temasıyla düzenleniyor.
Asırlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul'un hemen hemen her köşesine kadın emeğinin izleri görülüyor.
Tarihi yarımada başta olmak üzere kentin birçok sokağında yer alan sebiller, hastaneler, mescitler, camiler, külliyeler, türbeler, çeşmeler ve hamamlar Osmanlı kadınlarının insan olma bilincini hissettiriyor.
İstanbul'da, birer tarihi anıt eser olarak tanımlanan eserlerden kimisi koruma altında tutularak sergileniyor, kimisi de fonksiyonel olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu tarihi eserlerden 300 civarında bulunuyor.
Gizliden gizliye hayır yarışı
Osmanlı döneminde kadınların hayırseverliğine sahne olan İstanbul; Hürrem Sultan, Haseki Sultan, Mihrişah Valide Sultan, Şah Sultan, Bezmialem Valide Sultan, Nur Banu Sultan ve diğerlerinin kendi gelirleriyle yaptırdıkları eserlerle kuşatıldı. Bu eserler, cami, çeşme, su yolu, sebil, mektep, hastane ve imaret gibi vakıf eserleri.
Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan, Osmanlı tarihinde İstanbul ve taşrada en çok imar çalışması yaptıran padişah eşi olarak biliniyor.
Hürrem Sultan'ın yaptırdığı eserler arasında, Haseki Darüşşifası, Çifte Hamam ve Medresesi, Eğrikapı'daki medrese bulunuyor.
Hürrem Sultan'ın Mimar Sinan'a inşa ettirdiği Haseki Hastanesi ve Külliyesi, dünyanın ilk kadın hastanesi.
Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan yaptırdığı hayır eserleriyle en çok tanınan isimlerden.
Mihrimah Sultan, Edirnekapı ve Üsküdar'da iki külliye inşa ettirdi. Edirnekapı'da 1560 yılında Mimar Sinan'a inşa ettirdiği Mihrimah Sultan Külliyesi, cami, medrese, çifte hamam, çarşı, türbe ve sıbyan mektebinden oluşuyordu.
Üsküdar'daki külliyeyi de 1547-1548 yıllarında Mimar Sinan'a yaptırdı. Cami, medrese, sıbyan mektebi, han, imaret ve kervansaray yapılarından oluşan külliye, Üsküdar İskele Meydanı'nda kıyıya çok yakın bir set üzerinde inşa edildi.
Beylerbeyi Sarayı ve Esma Sultan Yalısı gibi yalı ve sarayları da ilk yaptıran Osmanlı kadınları oldu.
Mısır Çarşısı'nın geliri İstanbul Üniversitesi'ne
Çok zengin saraylı kadınlardan biri olan Hatice Turhan Sultan, günümüzde turizmin cazibe merkezlerinden biri olan Mısır Çarşısı ile Yeni Cami'yi inşa ettirdi.
Kurduğu vakıf ile Mısır Çarşısı'ndan elde edilen gelir, bugünkü İstanbul Üniversitesi'ne bırakıldı. Hatice Turhan Sultan böylece öğretmenlere ödenecek ücretlerden, bakım masraflarına kadar üniversitenin tüm harcamaları için kaynak oluşturdu.
Bezmialem Valide Sultan'ın 1845 yılında yaptırdığı hayır eserlerinden "Gureba-i Müslimin Hastanesi" (Vakıf Gureba Hastanesi) Türkiye'nin ilk modern hastanesi olma özelliği taşıyor.
Bezmialem Valide Sultan, İstanbul'a çeşme, köprü, hastane, mektep gibi kamu yararına çok sayıda hizmet binası yapılmasını sağladığı gibi, Medine-i Münevvere'nin su yollarının yenilenmesini de sağladı.
Bezmialem Valide Sultan ayrıca dönemin salgın hastalıklarından korunmak için Beyoğlu Nisa Hastanesi'ni yaptırdı.
İlk çocuk hastanesi
Şişli'deki Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ise 2. Abdülhamit'in 8 aylıkken ölen kızının hayrı için yaptırıldı. Bu hastane ise İstanbul'daki ilk çocuk hastanesi özelliğine sahip.
İstanbul'un temel camileri olan "Selatin Camileri"nin ilk kurucusu ise, Sultan 3. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan oldu.
Üsküdar'ın sağlık hizmetlerini günümüze kadar sürdürebilmiş en eski sağlık kuruluşu Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi yine kadın eli değen hayır kurumlarından. İstanbul'un ilk özel hayır kurumu olan Hastane, Zeynep Hanım ve Yusuf Kamil Paşa tarafından hastalara ücretsiz hizmet vermek amacıyla yaptırıldı.
"Şahsi servetleriyle hayır eserlerini yaptırdılar"
Sanat tarihçisi Süleyman Faruk Göncüoğlu, özellikle kadınlar tarafından kadınlar için yaptırılmış ve vakfedilmiş hastanelerin, medeniyetin önemli bir parçası ve dünya tarihindeki ilk örnekleri olduğunu belirtti.
Bu uygulamaların Batı dünyasında ancak yüzyıllar sonra görülebildiğini, bu nedenle İstanbul ve dünya kadın tarihi açısından önemli olduğunu anlatan Göncüoğlu, "Altı çizilmesi gereken nokta şudur; valide sultanlar başta olmak üzere saray mensubu kadınlar sahip oldukları şahsi servetlerini kullanarak bu hayır eserlerini yaptırmışlardır. Sıradan kadınlar da kişisel mal varlıklarını özgürce kullanabiliyor, ister vakıf ister ticaret yapmak için sarf ediyorlardı" dedi.
İstanbul'un kurulduğu tarihten bu yana her daim su sorunu ile karşı karşıya kaldığını dile getiren Göncüoğlu, bu sorunun İstanbul için bir sıkıntı olmakla beraber yeni bir imara, mimari örneklere ve hayra vesile olduğunu söyledi.
Göncüoğlu, İstanbul'un su ihtiyacını gidermek ve hayırlara vesile olmak amacıyla pek çok İstanbullu kadının yarış içerisine girdiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
"Saray mensubu bir kadının yaptırdığı çeşmenin kitabesi, dönemin padişahının yaptırdığı çeşmenin kitabesiyle aynı görkeme sahiptir. Yapılan araştırmalar sonucu, İstanbul'da yapılan ilk eserin Sultan 2. Beyazıt'ın kızı Hatice Sultan tarafından Edirnekapı'daki Çukurbostan mevkisinde, cami ve mektebiyle birlikte inşa edilen küçük bir çeşme olduğunu biliyoruz. İstanbul'a damgasını vuran çeşmelerin sayıları bugün tam olarak bilinmemektedir. Son birkaç yıldır çeşmelerin restorasyonlarla ayakta kalmalarına yardımcı olunmaktadır."
Kaynak: AA