İyi korunmuş yapıları ve şehir planından dolayı "Anadolu'nun Pompeisi" olarak bilinen antik kentteki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hakan Mert başkanlığında yapılıyor.
Yüksekte olmasından dolayı ziyaretçilerine Söke Ovası'nın eşsiz manzarasını izleme fırsatı da sunan sarp kayalıklar üzerine kurulu antik kent, Athena Tapınağı, tiyatro, Demeter Tapınağı, agora, bouleuterion, Yukarı Gymnasion, Aşağı Gymnasion, Mısır Tapınağı, Bizans kilisesi ve konut alanlarıyla dikkati çekiyor.
Kazının başkan yardımcısı Uludağ Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ali Altın, "Izgara planı" adı verilen kent yapılaşmasının burada iyi bir örneğini gördüklerini söyledi.
Bilim ve sanatın yeşerdiği bölge
UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan antik kentte, paralel uzanan caddeleri dik şekilde kesen sokakların da olduğunu dile getiren Altın, ünlü filozof Bias'ın da burada yaşadığını, Priene'nin aynı zamanda bilim ve sanatın yeşerdiği bölge olarak bilindiğini ifade etti.
Bu yılki kazılarda kent dışındaki mezarlık gibi yapılara yoğunlaştıklarına dikkati çeken Altın, bir kilisenin izlerine ulaştıklarını ve bunun kendileri için heyecan verici olduğunu anlattı.
Kentte daha önce birkaç kilise ve tapınak bulunduğunu anımsatan Altın, "Bu bahsettiğimiz kilise muhtemelen buradaki ilk Hristiyanların topluca ibadet etmek için kullandıkları ve bunun için inşa ettikleri bir yapı. Şu anda buluntuların bize verdiği bilgilere göre bunları söylemek mümkün. Elimizdeki bulgulara göre Priene'deki en erken kilise, diyebiliriz" dedi.
"Bu duvar resimleri birkaç farklı katmandan oluşuyor"
Altın, kilisenin, kentte mezarlık olarak kullanılan alanın içinde yer aldığına dikkati çekti.
Kilisenin dikdörtgen planlı olduğunu anlatan Altın, şöyle devam etti:
"Batı tarafında ayrıca bir avlu var. Kilisenin zemininin, küçük boyutlu taşların yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş geometrik motiflerle süslenmiş mozaik döşemesiyle kaplı olduğunu gördük. Binanın iç duvarlarının da boylu boyunca duvar resimleriyle kaplı olduğunu saptadık. Bu duvar resimleri birkaç farklı katmandan oluşuyor. Bu da bize bu kilisenin, muhtemelen erken Hristiyanlık çağının ilk evrelerinden, belki de Bizans döneminin ilerleyen evrelerine kadar kullanıldığını işaret ediyor. Şu anda sürdürdüğümüz çalışmaların bize gösterdiği üzere Priene'deki ilk Hristiyan cemaatin inşa ettiği bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayı bizim için oldukça önemli bir yapı."
1600 yıl önce yapılan kilisenin bir bölümünün gün yüzüne çıkartıldığını aktaran Altın, birkaç yıl içinde de çalışmayı tamamlayarak tarihi yapıyı ziyarete açmayı planladıklarını sözlerine ekledi.
Antik kentte ilk olarak 1895'li yıllarda Alman arkeologlar tarafından başlatılan kazılarda bu zamana kadar tapınaklar, tiyatro, agora, kamu binaları, dükkanlar ve eğitim binaları ortaya çıkartıldı.