İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE), 2019 yılında, Gülbahçe Mahallesi'ndeki yerleşke sınırları içinde kalan sahile sıfır noktadaki harabe hamamın yeniden ayağa kaldırılması amacıyla çalışma başlattı.
Bu kapsamda ilgili bölümdeki öğretim üyelerinin hazırladığı restorasyon projesi, İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından desteklendi.
Tatar Deresi'nin denize ulaştığı yerde bulunan ve geç Roma döneminde kullanıldığı belirlenen taş hamamın bu sayede aslına uygun restore edilerek kullanıma açılması hedefleniyor.
İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, eğitim ve araştırma çalışmalarının yanı sıra bölgedeki sosyal, kültürel ve ekonomik değerlere de katkı sunmaya gayret ettiklerini ifade etti. Baran, kültür varlıklarını koruma kapsamında yerleşkedeki tarihi hamamın restorasyonuna başladıklarını aktardı.
“Aslına uygun olması bizim için çok önemli”
Tarihi hamamdaki restorasyon çalışmalarının birkaç ay sonra tamamlanmasını beklediklerini dile getiren Baran, şunları söyledi:
"Bölge halkının ifadesiyle 'Kleopatra Hamamı' ya da 'Roma Hamamı' olarak isimlendirilen tarihi kaplıcanın aslına uygun restore edilerek turizme kazandırılmasını amaçlıyoruz. Aslına uygun olması bizim için çok önemli. Restorasyon projesi konunun uzmanları olan mimari restorasyon ve inşaat mühendisliği bölümlerinin öğretim üyeleri, öğrenciler ve araştırma görevlilerimiz tarafından hazırlandı. İzmir Valiliği tarafından fonlanarak da çalışmalar başladı. İnşallah en kısa zamanda bu bölgenin turizme ve kullanıma açılmasını hedefliyoruz. Restorasyon sonrası birtakım düzenlemeler yaparak jeotermal suyun bulunduğu bu bölgenin en güzel şekilde değerlendirilmesini istiyoruz."
“Urla jeotermal enerji açısından çok zengin”
İYTE Mimari Restorasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mine Turan da Urla Yarımadası'nın jeotermal enerji açısından çok zengin bir bölge olduğunu ifade etti.
Şifalı sıcak suyun çıktığı bölgenin tarihi süreçte üzerinin kapatıldığını ve kaplıca yapısının oluşturulduğunu dile getiren Turan, "Yapının tarihiyle ilgili kesin bir arşiv belgesine ulaşamadık ama mimari özelliklerini incelediğimizde bunun 15'inci yüzyıla dayandığını söyleyebiliriz" diye konuştu.
İYTE İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Aktaş ise özellikle hamamın mevcut duvarlarının bozulmamasına özen gösterdiklerini vurguladı.
Yapının haznesine herhangi bir şekilde zarar vermeden çalışmalarını yürüttüklerini aktaran Aktaş, "Yaptığımız işlemlerin suyun çıkışına mani olmamasına özen gösteriyoruz. Biz burada kaplıcanın bir parçası olan tarihi varlığı korumak istiyoruz" dedi.