İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından düzenlenen "Yazar ve Okur Buluşmaları"nın bu haftaki konuğu sanatçı Mazhar Alanson oldu.
Resimlerini, şarkı sözlerini, notalarını, yazılarını, günlüklerini ve şarkılarının çıkış hikayesini "Mazhar Olmak" adlı kitabında paylaşan sanatçı, Kadıköy İstanbul Kitapçısı'nda sevenleriyle bir araya geldi.
"Bir Türk bestekarından haberimiz yoktu"
Alanson, Batı emperyalizminin etkisi altında büyüdüklerini, artık bir değişim yaşandığını söyledi.
"Kendimize ait şeyleri bilmezdik. Yabancı şarkıcıların hayatından haberimiz vardı ama bir Türk bestekarından haberimiz yoktu. Ben kendi kültürümle tasavvuf vesilesiyle tanıştım. Bir değişim oldu. İngilizce şarkılar yazardım ve ilk olarak 'Güllerin İçinden' şarkısını Türkçe olarak yazdım. Ben tesadüf diye bir şeye inanmıyorum. 5 milyonluk şehirde bir tanıdıkla karşılaşmak tesadüf olabilir mi? Muhakkak onun bir sebebi var. Burada olmamızın da bir sebebi var."
Yılların hızla geçtiğini belirten Alanson, eski dönemlerde özellikle albüm çalışmaları sırasında yaşadıkları anılarından bahsetti.
Alanson, şarkılarının zamanla anlaşıldığına işaret ederek, "İlk zamanlar biraz anlaşılmazdı. Mesela 'Ele Güne Karşı' uzun çalar için yapımcı, 'Bu satmaz' dedi. Sonra yüzyılın uzunçaları seçildi. Müzik konusunda şans ve doğru insanları bulmak çok önemli" dedi.
"Artık hangi şehir, hangi konser, hangi otel olduğunu çoğu zaman bilmiyorum"
Alanson'a göre şarkı yazmak için ilhamın ne zaman geleceği belli olmuyor.
"Yanımda sürekli kağıt kalem bulundururum, iki satır aklıma gelir ve not alırım. Zaten o iki satırla başlar her şey. Adam pencereyi açmış, 'Yağmur damlacıkları damlıyordu cama' falan dememişim, meteoroloji raporu verir gibi, 'Bu sabah yağmur var İstanbul'da' demişim. Bazı şarkılarda kafiye şarttır ama her şarkıyı da kafiyeli yapmak gerekmez. Benim şarkı yazmam uzun sürer. Sezen Aksu'nun 15 dakikada yazacağı bir şarkıyı ben 3-4 ayda yazarım. Çok süzerim, çalışma şeklim öyle. Bu işin en sıkıldığım kısmı havaalanı, bekleme, rötarlar, indikten sonra otele yolculuk, konseri beklemek için ya televizyona ya da tavana bakarak vakit geçirmek. Yoksa konser kısmı eğlence, güzellik. Artık ben hangi şehir, hangi konser, hangi otel olduğunu çoğu zaman bilmiyorum."
"İnsandaki 'Ben' meselesi maalesef hepimizde var"
Şimdilerde gitar çalıp şarkı sözü yazmaya devam ettiğini aktaran Alanson, "İnsandaki 'Ben' meselesi benim kafamı bayağı yoruyor. 'Benim kitabım', 'Ben yaptım', 'O fikir var ya, o fikir benim', hep 'Ben' diyoruz. Güvercinler uçuyor, kurbağa da özeniyor onlara. 'Beni de uçurun' deyince güvercinler 'Nasıl yapalım?' diyor. Kurbağa, 'Bir çubuk alalım, ben orta yerinden ısırayım, siz de iki yanından tutun öyle uçalım' diyor ve havalanıyorlar. O sıra oradan geçen başka bir güvercin, 'Vay be çok iyi fikirmiş, kim buldu bu fikri?' diye soruyor. Kurbağa 'Ben buldum' deyip ısırdığı çubuğu bırakınca yere düşüyor. O 'Ben' meselesi maalesef hepimizde var. 'Ah Bu Ben' şarkısını da oraya ithafen yazmışımdır" dedi.
Kaynak: AA