Aradan geçen 440 yıla rağmen bugün de büyük oranda ayakta kalmayı başaran tarihi hamam, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de Osmanlı'nın Sırbistan'daki varlığının en önemli miraslarından biri olarak gösteriliyor.
Baç Ulusal Kütüphanesi Küratörü Vesna Glavocevic, 1578 yılında inşa edilen hamamın büyük bir bölümünün bugüne dek korunduğunu söyledi.
Hamamla ilgili ilk bilgilerin 16. yüzyıla ait arşivlerde mevcut olduğunu aktaran Glavocevic, "Hamam, erkek ve kadınlar tarafından ayrı zamanlarda kullanılan tek bir bölümden oluşuyor. Girişinde soyunma odaları bulunuyordu. Hamamın günümüze ulaşan su boruları seramikten yapılmış. Biri küçük diğer büyük iki tane de halvet bölümü mevcut." ifadelerini kullandı.
Glavocevic, hamamların o dönem insanların bir araya geldiği alanlar olarak da kullanıldığını belirterek, "Hamam, Osmanlıların Baç'tan ayrıldığı 1687 yılına kadar hizmet vermiş. Osmanlılardan sonra da hamam yıkılmamış ancak eskisi kadar da kullanılmamış." diye konuştu.
Partizanlar eğlence mekanı olarak kullanmış
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından da hamamın aslına uygun olarak korunduğunu anlatan Glavocevic, İkinci Dünya Savaşı ile buradaki Osmanlı mirası eserlerin partizanlar tarafından eğlence mekanı haline getirildiğini söyledi.
Glavocevic, hamamda zaman içerisinde hasarlar oluşmaya başladığını kaydederek, "Baç'ın Yüzyılı Projesi" kapsamında 440 yıllık hamamın korunması gerektiğine dikkat çekildiğini dile getirdi.
Osmanlıların Baç'ta başka izler de bıraktığını aktaran Glavocevic, "12. yüzyılda inşa edilen Fransisken manastırı, Osmanlıların şehre gelişiyle camiye dönüştürülmüş. Caminin içerisinde korunan motifler, burasının iki dine de hizmet verdiğini gösteriyor." dedi.
Glavocevic, eski cami ve manastırın bugün kilise olarak kullanıldığını belirterek, "Kilise içindeki mihrap, buranın bir zamanlar cami olduğunun en büyük görsel kanıtı. Eski nüfus sayımlarına baktığımızda Baç'ta 11 derviş, sekiz imam ve dört müezzinin yaşadığını görüyoruz. Baç, konum itibarıyla stratejik bir değere sahip değildi. Bu nedenle daha çok bir kültür merkezi olarak yapılandı." ifadelerini kullandı.
Sırbistan'ın Voyvodina bölgesinde kalan 6 bin nüfuslu kasabada farklı etnik ve dini kökenden insanların huzur ve barış içinde yaşadığını vurgulayan Glavocevic, şehrin simgelerinden kalenin de bugüne kadar ulaşmış eserlerden olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA