Çok Bulutlu 4.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Kültür-Sanat
AA 16.06.2020 15:01

Siyah beyaz filmlerin unutulmaz ismi: Ayhan Işık

Sezercik, Acı Hayat, Küçük Hanım... Unutulmaz filmlere imza atan oyuncu Ayhan Işık, vefatının 41. yılında anılıyor.

Siyah beyaz filmlerin aranılan oyuncusu, yapımcı, yönetmen, senarist, ses sanatçısı ve ressam Ayhan Işık, kısa yaşamına sığdırdığı onlarca filmle, Türk insanının kalbindeki yerini perçinledi.

Asıl adı Ayhan Işıyan olan sanatçı, 5 Mayıs 1929'da İzmir'de Selanik göçmeni kalabalık bir ailenin 6. çocuğu olarak dünyaya geldi.

"Sütlüce vapuru resim atölyem olmuştu"

Sanatçı, 1967'de Ses dergisi için kaleme aldığı yazıda, kendisinin "büyük şehir çocuğu" olduğunu belirterek, yaşam hikayesini şu sözlerle anlatmıştı:

"Ailemin en küçük çocuğuydum. Üç kız, iki erkek kardeşim vardı. Dört aylık bir bebekken İstanbul'a göç etmişiz. Zaten, annem ve babam, İzmir'e Selanik'ten gelmiş. Yunan işgali üzerine, Osmanlı Imparatorluğu'nun bu güzel şehrini terk edip 'muhacir' olmuşlar. İstanbul'da Saraçhanebaşı'ndaki babamın büyük saraç dükkanı hala gözümün önündedir.

Altı yaşındayken babasız kaldım. İlkokulu Bomonti'deki 44. Okul'da bitirdim. Ortaokula başladığım günlerde Babıali'ye geldim. Çünkü okula gidebilmek İçin çalışmak zorundaydım. Gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başlamıştım. İlk kazandığım parayı sanki dünmüş gibi hatırlarım; 14 lira. Eve koşup anneme verdiğim bu müjdeyi hiç unutmam. Yaz tatilinde Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'nda kırık şişe kontrolörlüğü yaptım. Haftada 25 lira alıyordum. Vapurla gidip gelirken boş durmuyor, mecmuaların ısmarladıkları ve illüstrasyon denilen renkli resimleri çiziyordum. Şirket-i Hayriye'nin 63 numaralı Sütlüce vapuru, sanki benim resim atölyem olmuştu!"

Yarışmaya katıldı, birinci oldu

Lise yıllarında Mahir İz, Salah Birsel ve Rıfat Ilgaz gibi usta isimlerin öğrencisi olan Işık'ın okul arkadaşlarından bazıları da senarist Safa Önal, karikatürist Ferruh Doğan ve ressam - karikatürist Semih Balcıoğlu'ydu.

Bir süre İstanbul Darphanesi'nde ressamlık da yapan Ayhan Işık, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden 1953'te mezun oldu. Akademi'de Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan dersler alan Işık'ın buradaki dönem arkadaşları ise Fikret Otyam, Altan Erbulak, Remzi Raşa, Adnan Varınca, Nedim Günsür, Orhan Peker ve Turan Erol'du.

Ayhan Işık, akademiye devam ederken, yazı işleri müdürlüğünü Sezai Solelli'nin yaptığı, o dönemin tek sinema dergisi olan Yıldız mecmuasına ressam olarak girdi. Solelli'nin teşvikiyle derginin 1951'de açtığı "artist" yarışmasına katılan sanatçı, Belgin Doruk ile birlikte birinci oldu.

Siyah beyaz filmlerin unutulmaz ismi: Ayhan Işık

Soyadını değiştirdi

Arkadaşlarının Hollywood starı Clark Gable'ye benzettiği Ayhan Işık, yarışmadaki derecesinin ardından, Işıyan soyadını Ermeni kökenli çağrışımı yapması nedeniyle "Işık" olarak değiştirdi.

Usta sanatçı ilk kez, yönetmenliğini ve senaristliğini Münir Hayri Egeli'nin üstlendiği, 1951 yapımı "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" filmindeki yardımcı rolüyle beyazperdede gözüktü.

Ömer Lütfi Akad ile 1950'de çalışmaya başlayan Işık, Akad'ın Türk sinemasında geçiş dönemini bitiren ve sinemacılar dönemine geçiş yapıtı olarak kabul edilen 1952 yapımı, "Kanun Namına" filmindeki rolüyle büyük beğeni kazandı. Sanatçı, Akad'ın 1953'te "Katil" ve "Öldüren Şehir", 1955'te "Kardeş Kurşunu", 1970'te ise "İngiliz Kemal Lawrence'e Karşı" filmlerinde de rol aldı.

Usta sanatçı, Osman Seden'le birlikte 1957'de "Bir Avuç Toprak" filmini çekti.

Hollywood'un kapısını araladı

Hollywood yapımlarında da rol almak isteyen başarılı oyuncu, 1959'da ABD'ye giderek bazı filmlerde küçük roller aldı ve sinema konusunda araştırmalarda bulundu. Türkiye'ye döndükten sonra, setteki oyuncuların hakları ve disiplini konusunda ilkeli bir davranış sergileyen Işık'ın bu duruşu, Türk sinemasındaki birçok yapımcıya da örnek oldu.

Ayhan Işık, 1960'lı yılların başında Vedat Türkali'nin kaleme aldığı "Otobüs Yolcuları" filmiyle 1961'de yeniden Yeşilçam'a döndü. Sanatçının, Belgin Doruk'la birlikte rol aldığı 1961 yapımı "Küçük Hanım" filmi seyirciler tarafından oldukça beğenildi.

İzleyenlerin "Taçsız Kral" ismini taktığı Işık, Yeşilçam yıldızlarının 1970'lerde sahneye çıkma ve plak doldurma modasına uyarak, 1972'de Münir Nurettin Selçuk'tan ders alarak, klasik Türk müziği dalında sahne denemeleri yaptı ve 45'lik bir plak doldurdu.

Çeşitli reklam filmlerinde de rol alan usta oyuncu, 1975'ten sonra oyunculuğunun yanı sıra yapımcı, senarist ve yönetmen olarak Türk sinemasına katkıda bulundu.

Türk sinemasının "Taçsız Kral"ı

Sanatçı, 1976'da başrolünde yer aldığı ve yönetmen koltuğuna oturduğu "Örgüt" adlı filmi çekti, aynı yıllarda İtalyan yapımcılarla çektiği ve başrolünü Klaus Kinski ile paylaştığı "La Mano Che Nutre La Morte" ve "Le Amanti Del Mostro" filmlerini yaptı. Bu filmler, İtalya'nın yanı sıra Avrupa'nın bazı ülkelerinde vizyona girse de Türkiye'de sansür nedeniyle seyirciyle buluşamadı.

Yeşilçam'da genellikle tuttuğunu koparan, mert, bıçkın mahalle delikanlısı karakterlerine hayat veren Türk sinemasının "Taçsız Kral"ı hayatı boyunca 200'e yakın filmde rol aldı.

"Sinema bir sanat, sinemacı da bir sanatçıdır"

Ayhan Işık, Türk sinemasında yaşanan sıkıntılara ilişkin yaptığı bir açıklamada, şunları söylemişti:

"1958'de Hollywood'a gittim. Orada yaklaşık bir yıl boyunca bizim mesleğin ne tür kurallara bağlı olarak yürütüldüğünü gözlemledim. Dışarıda film oyuncularına emekleri karşılığında vadeli senetler vermek gibi tuhaf uygulamalar yoktur, çalışma ve dinlenme saatleri titizlikle kontrol altına alınmıştır. Sendika bütün çalışmaları denetler. Piyasada hak ihlali yaratacak işlerin yapılmasına engel olur.

Eğer ki Yeşilçam'ın gelecekte genç insanları acımasızca yiyip yutan dev bir sömürü mekanizmasına dönüşmesini istemiyorsak, ne yapıp edip bir 'Sinema Kanunu' çıkartmalı, ciddi bir sendika kurmalı ve bütün personelin, daha mesleğe ilk adımını atar atmaz sigortalandırılması için gereken kanuni baskıyı işverenler üzerinde kurmalıyız. Ben kendi adıma film setlerinin bu ülkede hem oyuncu hem yönetmen hem de diğer teknik elemanlar için birer zulüm çekme yeri değil de profesyonel bir iş sahasına dönüşmesi için elimden her ne gelirse yapacağım. Sinemacılık asla modern bir kölelik sistemine dönüşmemelidir. Sinema bir sanat, sinemacı da bir sanatçıdır. Buna yakışır muamele görmelidir."

Otobüs Yolcuları, Cingöz Recai...

Edebi eserlerin sinema uyarlamalarında da rol alan sanatçı, 1961'de Vedat Türkali'nin eserinden uyarlanan "Otobüs Yolcuları", 1965'te Kemal Tahir'in "Namusum İçin", 1969'da ise Peyami Safa'nın "Cingöz Recai" eserinin film uyarlamasında rol aldı.

Sanatçı, kariyerinde ayrıca Metin Erksan, Ertem Göreç, Halit Refiğ ve Memduh Ün gibi önemli yönetmenlerle de çalıştı. Sergilediği rollerle birçok ödüle değer görülen Işık, 1954'te Türk Filmleri Festivali'nde, 1962'de Ses dergisinin, 1965'te ise Artist dergisinin açtığı yarışmada "En Başarılı Erkek Oyuncu" seçildi.

50 yaşındayken hayatını kaybetti

Son derece tutumlu olmasıyla bilinen, sağlığına çok dikkat eden, dakik ve işine saygılı bir oyuncu olarak gösterilen sanatçının, 1970'li yıllarda yazmaya başladığı ve vefatından sonra tefrika halinde yayımlanan "Hayatım" adlı hatırat kitabı ile yazıp, çizdiği "Aşka İnanmıyorum" adlı resimli romanı bulunuyor.

Özel yaşamında gösterdiği özen ve eşine olan sevgisini her fırsatta dile getiren sanatçının, Gülşen Işık ile evliliğinden 1962'de Serap adını verdiği kızı dünyaya geldi.

Ayhan Işık, 13 Haziran 1979'da İstanbul'da Bebek'teki evinin balkonunda istirahat ettiği sırada geçirdiği beyin kanaması sonucu, üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 16 Haziran 1979'da henüz 50 yaşındayken hayatını kaybetti. Cenazesi Şişli Camii'nde kılınan namazın ardından, Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Sadri Alışık ile uzun yıllar çalıştı

Usta oyuncu Sadri Alışık ile Ayhan Işık, 1951 yılında bir film setinde tanışarak, uzun yıllar birlikte çalıştı.

Özellikle "Küçük Hanım" serisi ile birlikte dostlukları pekişen ikilinin bağları zaman içerisinde olgunlaşarak, Işık'ın vefatına kadar hiç kopmadı. Türk sinemasında örnek gösterilen dostlukları sonucu ikili, "Yeşilçam'ın Bıçkın Delikanlıları" olarak anıldı. Sadri Alışık Kültür Merkezi tarafından uzun yıllar boyunca Ayhan Işık adına özel ödüller verildi.

Usta oyuncunun rol aldığı filmlerden bazıları şöyle:

"Yangın", "Doktor İgor Kara Haydar", "Her Şeyim Sensin" , "Şerefimle Yaşarım", "Çalınmış Hayat", "Dağların Kartalı", "Öleceksek Ölelim", "Şampiyon", "Zindandan Gelen Mektup", "Ekrem Küçük Hanımın Şoförü", "Yaşamak Kolay Değil", "Yüzbaşı Kemal Tel Örgü", "Sevdiğim Adam", "Aslan Yürekli Kabadayı", "Kumarbazın İntikamı", "Şoförün Kızı", "Ayhan Güneşe Giden Yol", "Sevinç Gözyaşları", "Hızır Dede" , "Necmi Koçum Benim", "Ayşecik Canımın İçi", "Kırık Anahtar", "Turgut Şaşkın Baba", "Bahriyeli Ahmet", "Çifte Nikah"

Sıradaki Haber
Bursa'da inşaat kazısı sırasında tarihi hamam bulundu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz