Düzce'nin Akçakoca ilçesinde yaklaşık 200 yıllık çantı evlerinin bulunduğu Yukarı Mahalle'nin canlanması amacıyla yöresel ürünlerin satıldığı pazar kuran kadınlar, bölgedeki tarihi dokuyu geleceğe taşımayı hedefliyor.
Bir zamanlar ilçenin merkezi olduğu bilinen Yukarı Mahalle'de, 2013 yılında yöre kadınlarının el birliği ve Akçakoca Belediyesi'nin desteğiyle tarihi dokuyu yaşatmak amacıyla yöresel ürünlerin satıldığı pazar kuruldu.
Bölgede çantı adı verilen ve tahtalar birbirine geçirilerek çivi kullanılmadan inşa edilen 130 tarihi ev, kadınlar pazarına gölge oluyor.
Evlerin bodrum katları ile ev önlerine kurulan 80 tezgahta girişimci kadınlar, yöresel eşya ve yiyecekleri sergileyerek pazara gelenlere tarihi havayı soluma imkanı sunuyor.
"Kadın gücü"nü simgeleyen ve hafta sonları hizmet veren pazarda "çığırtkanlık" yöntemiyle satış yapılmasına izin verilmiyor.
"Pazar, Akçakoca'nın amiral gemisi"
Akçakoca Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici, kadın eliyle yeniden canlandırılan pazarın, turizm şehri Akçakoca'nın "amiral gemisi" olduğunu söyledi.
Yukarı Mahalle'nin, Akçakoca'da ticaretin ve pazarın olduğu "ilk şehir merkezi" olduğunu aktaran Yemenici, "Bu pazarı canlandırmak ve sürdürülebilir hale getirmek için çalışma yaptık. Gerek sivil toplum gerekse vatandaşlarımız bu projeye değer verdi. Hem kadın istihdamını arttırmak ve teşvik etmek hem de tarihin yaşatılması, yöresel ürünlerin ortaya çıkması anlamında çok önemli bir iş başardığımızı düşünüyorum" dedi.
Yemenici, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan tarihi mahallenin geleceğe taşınması için çalışmalara devam edeceklerini sözlerine ekledi.
"Sermayeleri olmayan kadınları bir araya getirdik"
Projenin fikir sahibi Gülten Özdeş de girişimci kadınlar ile kolları sıvadıklarını ve 2 yılda projeyi tamamladıklarını söyledi.
Bölgede 60-65 yıl önce bir pazarın bulunduğunu aktaran Özdeş, "Bu pazarı canlandırmak, tarihi evleri de hayatın içine almak adına burada bir pazar açtık. Burada amaç; bir pazar açmak değil, tarihi dokuyu canlandırmaktır" diye konuştu.
Özdeş, ilk başta kadınların sermayelerinin olmadığını, şimdi ise çok güzel kazanç elde ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Burayı canlandırmak için bir pazar düşündük, arkadaşlarla bir araya geldik. Sermayeleri olmayan kadınları bir araya getirdik. 'Ne yapabiliriz?' diye düşünürken 'Çeyizlerimizi ortaya dökelim' diyerek kullanılmayanları tezgaha taşıdık. Kadınlarımız yıllarca sandıkta bekleyen çeyizlerini tezgahlara koydu. Böylece bu pazar başladı."
"Burası pazar değil, burası tarih"
Yukarı Mahalle muhtarı Mehmet Karabıyık ise "mahalle pazarı ruhunu" kadınlara destek olarak yaşattıklarını kaydetti.
Karabıyık, kadınların Yukarı Mahalle Pazarı Projesi'ni tamamladığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"1930-1950 yıllarında burada kurulan pazara erkekler giremezmiş. Yaşlılarımızın bize anlattığı kadarıyla böyle. Şehrin merkezi o zamanlar burasıymış. Biz de burayı canlandırmak istedik, kadınlarımızı topladık. 25-30 kadın ile belediye ve yerel yönetimlerin katkısıyla burayı kurduk. Burası pazar değil, burası tarih. Evlerimiz hep eski. Gelen herkes fotoğraflarını çekiyor. Buraya gelen herkes mutlu. Gelen bir daha geliyor."
"Burada tarihi yaşatıyoruz"
Pazarda yazma ve patik satan Şenay Tuzcuoğlu, pazarı her hafta sonu açtıklarını ve tarihin içinde olmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirerek, "Burada tarihi yaşatıyoruz. Çocukluğumdan önceki yıllarda evlerimizin önünde kadınlar pazarı kurulurmuş. Ben hatırlamıyorum ama benden öncekiler çok iyi biliyor. O tarihi yeniden canlandırmak ve evlerimizi koruma altına almak istedik. Buradaki nostaljik havayı herkes özlemiş. 5 yıldızlı otelde, sahilde oturmaktansa burada doğanın ve tarihin içinde olunca insanlar çok daha mutlu oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
Tuzcuoğlu, tarihi evlerde yaşadıklarını anlatarak, "Hepimizin birer parçası var bu evlerde. Burada bir tarih, bir yaşanmışlık var. İnsanlar hem yöresel tatlar hem de bu nostaljik havayı teneffüs edebilmek için burayı özellikle tercih ediyor" dedi.
Kaynak: AA