Dünyanın sayılı silah koleksiyonlarından biri Topkapı Sarayı’nda yer alıyor. Geçmişi bin 300 yıl öncesine dek uzanan koleksiyon İç Hazine Binası’nda yer alıyor ve her gün binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihine tanıklık eden eserlerin bakımı büyük önem taşıyor. Yüzyılların yorgunluğunu taşıyan bu paha biçilmez eserlerin bakımı ve restorasyonu, Milli Saraylar Kompozit Eserler Atölyesi’nde gerçekleştiriliyor
Kılıçlardan mühürlere sayısız eser restore ediliyor
Her biri kullanıldığı dönemin izlerin taşıyan eserler, Milli Saraylar Kompozit Eserler Atölyesi Restoratörü Onur Recep Er’in maharetli ellerine emanet. Restore ettiği her eser üzerinde titizlikle çalışan Er, “Padişahların fermanları imzaladığı devlet mühürleri, savaşta kullandıkları kılıçlar, üzerlerine giydikleri miğferler ve kalkanlar… Bunlar direkt elinizde ve sizin müdahalenizden geçtiği için o anda gerçekten heyecanlanıyorsunuz” diyor.
Her eserin restorasyon şekli de süreci de birbirinden farklı… Er, bunun eserin durumuna göre değiştiğini ifade ediyor:
“Bir ay da sürebilir altı ay da iki sene de... Eserin durumuna göre doğru müdahaleyi yapmak istiyoruz. Restoratör ve eser ilişkisi aslında hasta-doktor ilişkisi gibidir. Her hastanın rahatsızlığı farklıdır ve rahatsızlığa özgü tedavileri vardır. Restorasyonda da durum böyle.”
Orijinaline uygun malzeme esas
Tarihi eser uygulamalarının temel prensipleri olduğunu ifade eden Er, eserin mevcut durumuna göre hareket ettiklerini söylüyor ve süreci şöyle anlatıyor:
“Eserin orijinal haline uygun malzeme kullanmak esasımız. Detaylandırmak gerekirse, bir eserin varsa daha öncesine ait fotoğraflarına, çizimlerine ve yazılı kaynaklarına bakıyoruz. Mevcut durumuna ilişkin notları alıyoruz. Fotoğraflarla belgelemesini yapıyoruz. Yine ihtiyaç varsa çizimini yapıyoruz.”
Ardından ise uygulama planı hazırladıklarını ifade eden Er, “Hangi malzemeyi kullanacağımızla ilgili kararı alıyoruz. İşleme aşamasında farklı şeylerle karşılaşabiliyoruz. Bu bizi uygulama planında farklı bir yöne yönlendirebiliyor. Böyle bir durumla karşılaştığımız andaki problemi titizlikle not etmek çok önemli. Bu notlar bizden sonra gelecek restoratörlere çok önemli bir bilgi kaynağı olacaktır” şeklinde konuşuyor.
500 yıllık zülfikar kılıç
Milli Saraylar Kompozit Eserler Atölyesi’nde halihazırda restore edilen eserlerden biri 16’ncı yüzyılın sonu ile 17’nci yüzyılın başına ait olduğu tahmin edilen zülfikar şeklindeki kılıç ve kını… Altın süslemeli kılıç bir zamanlar törenlerde kullanılıyormuş. Kılıcın kime ait olduğu bilinmiyor. Tahminler bir padişaha veya üst düzey bir devlet adamına hediye edildiği şeklinde. Kılıcın üzerinde bir kısmı okunabilen Osmanlıca bir yazı da yer alıyor.
18’inci yüzyıla ait bir şehzade kılıcı da restorasyonu devam eden eserler arasında. Altın, deri ve demirden imal edilen 38 santimetre uzunluğundaki kılıç bir şehzadeye ait. 16’ncı yüzyıla tarihlenen tombak kalkan da halen restorasyon süreci devam eden bir başka eser.
Bu eserlerin restorasyon işlemleri tamamlandıktan sonra Topkapı Sarayı Müzesi’nin ikinci avlusunda yer alan İç Hazine Binasında sergilenmeleri planlanıyor. İç Hazine Binası, Topkapı Sarayı’nın Mukaddes Emanetler’den sonra en fazla ziyaret edilen bölümleri arasında.