Göbeklitepe, tarlasını süren bir köylünün bulduğu heykeli müzeye götürmesiyle ortaya çıkmıştı. 1960’lardaki bu ilk keşfin ardından, 1980’lerden itibaren ciddi çalışmalar yapıldı ve ortaya, Mısır’daki Büyük Pramit’ten 7 bin 500, İngiltere’deki Stonehenge’ten 7 bin yıl daha eski olan, 12 bin yıllık bir arkeolojik kalıntı ortaya çıkarıldı.
“Tarihin sıfır noktası” olarak nitelenen Göbeklitepe, özellikle insanlığın yerleşik hayata geçişi hakkındaki teorilerin yeni baştan ele alınmasına neden oldu.
Ancak tarihi değiştirecek ve Türkiye’de kazımı devam eden arkeolojik alanlar, Göbeklitepe ile sınırlı değil. 800’e yakın noktada devam eden arkeolojik kazılar içinde, kiminde kazı çalışmaları devam eden kiminde ise eser incelemesi yapılan ve tarihi değiştirmesi beklenen arkeolojik miras var.
Şanlıurfa’da bulunan ve toplu olarak ‘Taş Tepeler’ ismiyle bilinen, bölgede yapılacak kazılarla tarihin yeniden değişme bekleniyor. Göbeklitepe’nin yanı sıra Karahantepe, Sayburç, Sefertepe, Harbetsuvan Tepesi, Gürcütepe, Çakmaktepe, Medik, Kurt Tepesi, Taşlı Tepe, Ayanlar, Yoğunburç ve Yeni Mahalle’de devam eden kazılar, insanlığın geçmişine ilişkin çok önemli bilgiler verecek. Tarih yazımı yanında dinler, tarım, kentleşme, sanat ve siyasi yapılarla ilgili, yeni bilgilere ulaşılacak. Karahantepe’de hayvan heykelleri yanında 2,3 metre yüksekliğinde insan heykeli de bulunmuştu.
Taş Tepeler, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından arkeolojik bir destinasyon haline getiriliyor. Bu amaçla geniş kapsamlı bir tanıtım yapıldı ve bir internet sitesi de açıldı. Göbeklitepe ve diğer 12 tepeden çıkarılan eserler, bu sitede duyurulurken, ülke dışından bölgeye turlar düzenleniyor. Bir yandan tarihi değiştirecek kazılar yürütülürken bir yandan turistlerin tarihle iç içe olabilmesine imkan sağlanıyor.
Mardin’in Dargeçit ilçesinin Ilısı mahallesinde yer alan ve ‘Boncuklu Tarla’ olarak bilinen alan, Neolitik Çağ’a ait kalıntılarıyla dikkatleri üzerine çekti. Göbeklitepe gibi 12 bin yıllık tarihe ışık tutacak olan Boncuklu Tarla, 2012 yılında kazılmaya başlanmıştı. Henüz yarısı bile kazılamamış olsa da özellikle buğday ve arpa tarımına ilişkin önemli bulgulara ulaşıldı. Boncuklu Tarla kazıları ile Göbeklitepe’den bin yıl öncesine dair verilere ulaşılması bekleniyor.
Mardin’in Midyat ilçesinde tesadüfen bulunan yeraltı şehri, içindeki ibadethaneler, tahıl depoları, su kuyuları ile dikkatleri üzerine çekiyor. Henüz yüzde 10’dan daha azı kazılabilen yeraltı şehrinin tüm ilçenin altına yayılmış olabileceği iddia ediliyor. Kazılar tamamlandığında, özellikle erken dönem Hıristiyanlıkla ilgili önemli veriler elde edilebilir. Aynı şekilde İznik Konsülü (M.S. 325) öncesi İncil örneklerine rastlanabilme ihtimali nedeniyle de bu kazıya ayrı bir önem veriliyor.
Yozgat’ta bulunan Tavium Antik Kenti, 2000 yılında kazılmaya başlanmıştı. 6 bin yıllık tarihe sahip olduğu anlaşılan Tavium, Roma, Hitit ve Galat, Frig medeniyetlerine ait önemli keşiflerin yapılmasını sağlayacak. Ancak Tunç Çağı’na ait eserler de bulundu. Antik kent, ticaret yolları üzerinde bir kesişme noktası olduğu için, birçok medeniyete ilişkin veri sağlaması bekleniyor. Alman, İrlandalı ve İskoçların atalarının da bu bölgede yaşadığına ve göçlerle Avrupa’ya geçtiğine ilişkin tezler öne sürülüyor.
Frig Kralığı’nın başkenti Gordion’daki kazı çalışmaları, Ankara’nın Polatlı ilçesinde, neredeyse yüz yıldan beri aralıklarla devam ediyor. Kral Midas tümülüsü ve mozaikler ortaya çıkarıldı. 2022’de ise ilk kez ‘Gordion’ isminin geçtiği bir yazıt bulundu. Dünyada en uzun süre yerleşim yeri olan şehirler arasında yer alan Gordion, 4 bin 500 yıllık bir tarihi aydınlatacak. Dünyanın en eski ahşap binası, en eski taş mozaikler, ahşap mobilyalar ve tekstil örnekleri burada bulundu. Büyük İskender’in de bir süre konakladığı Gordion kazıları tamamlandığında, Bronz Çağ, Demir Çağı, Pers, Frig, Helen, Roma, Osmanlı dönemlerine ait çok fazla yeni veriye ulaşılacak.
İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti 1860’lı yıllardan beri kazılıyor. Buna rağmen hala yarısı bile ortaya çıkarılamadı. Kazılarda şehrin tarihi 7, yakındaki bir höyüğün tarihi ise 8 bin 200 yıl geriye kadar götürülebildi. Tarih boyunca en az 5 kez yeni kent kurulduğu düşünülen Efes’ten elde edilen bilgiler, özellikle erken dönem Antik Çağ tarihin yeniden yazılmasını sağlayacak.
Çorum Boğazköy Hattuşa’da devam eden kazılarda daha önce varlığı bilinmeyen bir gölet (baraj) ve varlığı unutulmuş Kalaşmaca diline ait arkeolojik verilere ulaşılmıştı. Turizm açısından önemli bir ziyaret noktası olması yanında yeni keşiflerle, Hattuşa kazıları güncelliğini hiç yitirmiyor.
İstanbul’da 2018 yılından beri Haydarpaşa ve çevresinde devam eden kazılar, sadece Osmanlı ve Bizans dönemine değil, şehrin 9 bin yıl öncesine de ışık tutacak. Halen İstanbul’un 2 bin 700 yıllık tarihi iyi bilinirken, öncesine ait bilgiler sınırlı durumda.