“St. Petersburg nasıl kuzeyin payitahtı ise Kazan da doğunun payitahtıdır.”
Rusya Federasyonu’na bağlı olan Tataristan’ın nüfusu yaklaşık 4 milyon.
Nüfusunun büyük çoğunluğu Federasyonu’nun 8'inci büyük kenti olan başkent Kazan’da yaşıyor.
Türk İslam mimarisine sahip, hem Türk-Tatar hem de Rus kültürünün beşiği, Avrasya’nın kalbi Kazan şehrini; tarihini, yapılarını ve önemini haberimizde anlattık.
Taş, Tunç ve Demir devirlerine ait izler
Tataristan’ın başkenti olan ve adını Kazanka nehrinden alan Kazan şehri, Kazanka ile İdil (Volga) nehriyle birleştiği ve İdil’in bir dirsek şeklini aldığı noktada kuruldu.
Bölgede yer alan Taş Devri’ne ait iskan izleri ve şehrin yakın civarında görülen Tunç Devri eserleriyle Demir devri başlangıcına ait mezarlar, buranın eski çağlardan beri yerleşim alanı olarak seçildiğini gösteriyor.
Kazan şehrinin içinde bulunduğu coğrafi bölge, 3'üncü yüzyıldan itibaren çeşitli Türk devletlerinin hakimiyet sahası içine girmeye başladı.
İdil Bulgar Hanlığı’nın Abdullah Han zamanında çökmesiyle hanın iki oğlu Âlimbek ve Altınbek, Kazan nehri boyuna gelerek sonradan Eski Kazan olarak adlandırılacak şehri kurdu. Bu şehir günümüzdeki Kazan’ın 45 kilometre yukarısında yer alıyor.
Şehir daha sonraki tarihlerde İdil ırmağının ağzına taşındı ve bugünkü Kazan şehri ortaya çıktı.
15'inci yüzyıl itibarıyla adından söz ettirdi
Altın Orda Hanı Uluğ Muhammed tarafından 15'inci yüzyılda kurulan Kazan Hanlığı’nın başşehri olan Kazan, bu tarihten itibaren önemli bir ticaret merkezi oldu.
Sibirya ve Orta Asya’ya ulaşan yollar üzerinde bulunması, bölgede yaz aylarında kurulan panayırlar şehrin ticari ve siyasi ehemmiyetini artırdı. Bu şehir kısa sürede cami, saray, medrese gibi çeşitli İslâmî eserlerle donatıldı ve İdil-Ural bölgesinin en önemli şehirlerinden biri haline geldi.
Önceleri sadece bir "kirman"dan, yani kaleden ibaret olan şehir 15. yüzyılda Hanlığın başkenti olması ile adından söz ettirdi. Hanlık döneminden günümüze, kısmen kale duvarları haricinde sağlam olarak ulaşabilen mimari eser bulunmuyor.
Ekonomik, dinî, siyasî ve ticarî bir merkez
15-16'ncı yüzyıllarda ise Kazan şehri, günümüz Kremlin tepesi ile Fedorovskiy tepeciği topraklarının neredeyse tamamını kaplıyordu. Hanlığın başkenti olan Kazan, güçlü bir kale ve İdil ile Ural’ın büyük ekonomik, dinî, siyasi ve ticari merkezi haline geldi.
15. yüzyılda nüfusu, 30 bin ila 40 bin kişiydi. Kazan Hanlığı topraklarında 700’den fazla yerleşim yeri mevcuttu. Şehrin etrafında banliyöler ve köyler vardı. Bunlardan gemi inşaatçıları ile dülgerlerin banliyösü olan Beşbalta’da, Kazanka Nehri’nin ağzında Kazanlıların askerî ve ticari gemilerinin limanı bulunuyordu.
Şehrin güneyinde, tepelerle kaplı bölgede (şimdiki Kalinin Sokağı) Ermeni mahallesi ve özel mezarlığı (mezar taşları 14-16. yüzyıllara ait) bulunuyordu.
Rus Çarı Korkunç İvan
Kazan 1487-1530 yılları arasında Ruslar tarafından birkaç defa işgal edildi. Hanlıktaki iç çekişmeler ve yoğun Rus baskısı neticesinde şehir 1552 yılında Rusların eline geçti.
Şehirde bulunan Han Sarayı, Nur Ali ve Kul Şerif camileri, Han Mezarlığı gibi pek çok İslâmî eser Rus Çarı Korkunç İvan tarafından yıkıldı. Sadece, bugün de ayakta kalan Süyümbike Minaresi’ne dokunulmadı.
Ruslar Kazan’ı aldığı zaman Kazan Tatarlarına ait neredeyse hiçbir iz bırakmak istememişlerdi. Bu zafer, Ruslar için adeta bir dönüm noktası olmuş ve Moskova’da bulunan meşhur St. Basil’s Katedrali bu zaferin anısına inşa edilmişti.
Kazan’ın Rus hakimiyetine geçmesinin ardından idareciler Müslüman grupları Hristiyan yapmak için 1555’te burada bir piskoposluk kurdu. Piskopos Guriy 1555-1576 yıllarında büyük bir Hristiyanlaştırma faaliyeti başlattı.
Din değiştirmeyenlerin şehir surları içinde yaşamaları yasaklandı
Kazan piskoposluğu, devletin de yardımıyla kısa sürede İdil-Ural bölgesinin en önemli misyoner merkezlerinden biri haline geldi. Müslüman tebaa çeşitli vaatlerle Hristiyan olmaya zorlandı. Kazan ve yöresine Rus nüfusun yerleştirilmesi, dinlerini değiştirmeleri için yapılan baskılar Tatarlar’ı 1556’da isyana sürükledi. İsyan kısa sürede bastırılırken, din değiştirmeyenlerin şehir surları içinde yaşamaları yasaklandı.
Müslümanlar, şehrin dışına çıkarak, bugün de Eski Tatar Mahallesi olarak bilinen yeni bir mahalle kurdu. 19. yüzyılın sonuna kadar Kazan’daki Hristiyan ve Müslümanlar ayrı mahalle ve köylerde yaşıyordu.
9 büyük yangın
Kazan’da 1552-1829 yılları arasında dokuz büyük yangın yaşandı. 24 Ağustos 1829 tarihindeki yangında dokuz kilise, bin 309 ev yandı.
1722 yılında Çar I. Petro Kazan’ı ziyaret etti, bu ziyaretten sonra şehrin ticarî ve sosyal önemi artmaya başladı. Çarın emriyle şehirde askerler için kundura ve nehir gemileri yapan fabrikalar kuruldu, okullar açıldı.
İşgalden sonra ilk cami: Mercânî Camii
Müslümanlar, 1767’de Kazan’ı ziyaret eden Çariçe II. Katerina’dan kendisine başvurarak cami yapımı için izin istedi. II. Katerina’nın verdiği izinle Kazan’ın Ruslar tarafından işgalinden sonra ilk cami inşa edildi. Cami bugün Mercânî Camii olarak biliniyor.
1786’da barut fabrikası, 1791’de ilk Rus tiyatrosu, 1797’de Duhovni Akademisi ve 1804 yılında Kazan Üniversitesi açıldı. Günümüzde hâlâ hizmet veren üniversitenin ana binası 1805-1814 yılları arasında inşa edildi.
İlk banka, kız lisesi, öğretmen okulu, müzik okulu...
Kazan’da ilk Arap harfli matbaa Şark Matbaası (Azyatiski Tipografiya) adıyla 1800’de, ikincisi de 1802’de Kazan Üniversitesi’nde kuruldu; bu iki matbaa 1829’da birleştirildi.
2 Ocak 1848’de ilk banka, 24 Mayıs 1850’de ilk kız lisesi, 1860’ta ilk deri fabrikası 1865’te şehir kütüphanesi, 1876’da Tatar Öğretmen Okulu, 1881’de ilk müzik okulu açıldı.
Dünyadaki en çok eğilen kulelerden: Süyümbike Minaresi
Kırmızı tuğladan yapılan Kazan şehrinin sembolü olan Süyümbike Minaresi, 7 katlı 58 metre yüksekliğinde. Minarenin tepesine 1990 yılından sonra ay konuldu.
Minare eğilmeye devam ederken, 1930 yılında tepesinin ekseninden sapması 1 metre 28 cm’ye ulaştı. 90’lı yılların başlarında başlayan tamirattan sonra meyil 1 metre 9 cm noktasında durdu. Fakat yine de Süyümbike Minaresi, dünyadaki en çok eğilen kulelerin arasında yer alıyor.
1552'de yıkıldı, 2005'te açıldı: Kul Şerif Camii
Kremlin sınırları içinde bir diğer kıymetli eser ise Kul Şerif Camii. Kul Şerif Camii’nin sekiz tane yüksek minaresi olduğundan, yanında ise büyük bir medresenin varlığından bahsediliyor.
Kazan’ın istila edildiği gün Kul Şerif Camisi önünde çok ciddi bir mücadele yaşanırken, kaynaklar bunu şöyle anlatıyor:
“En son şiddetli müdafaa Kul Şerif Camii önünde oldu. Burada medrese öğrencileri, imamlar, hocalar ve Kul Şerif, Rus askerlerine karşı hücuma geçtiler ve oldukça kanlı bir çatışma yaşandı. Son din adamı da ölünceye kadar mücadele ettiler.”
1552'de Kazan'ın işgal edilmesi sırasında Korkunç İvan tarafından yıkılan Kul Şerif Camii’nin temelleri 1996’da tekrar atıldı. Kul Şerif Camii Temmuz 2005 yılında ibadete açıldı.
Kazan Kremlini UNESCO'nun tarihî miras listesinde
Kazan kentinin surları, burçları, Han Sarayı, Han Mescidi, Kul Şerif Camii dikkati çeken Türk-Tatar eserleri.
Kazan Kremlini olarak adlandırılan bu bölge 2000 yılında UNESCO tarafından “tarihî miras” olarak kabul edildi
Bugün aynı zamanda bir endüstri merkezi de olan Kazan’da; Kazan Üniversitesi, Pedagoji Üniversitesi, bir teknik üniversite, konservatuvar ve çeşitli yüksekokullar, İlimler Akademisi’ne bağlı çeşitli enstitüler bulunuyor. Aliasker Kemal, Kerim Tinçurin, Mûsâ Celil, Kaçalov drama tiyatrosu şehirdeki en büyük tiyatrolar.
İki medeniyetin birleşme yeri
Devlet Müzesi, Tukay Müzesi, Millî Kütüphane camileriyle Saint Pavel ve Saint Pyotr kiliseleri Kazan’daki önemli tarihî eserler.
Ayrıca 1990’dan sonra Kazan’ın hemen her mahallesinde inşa edilmeye başlanan değişik mimarideki küçük cami ve kiliseler de şehre çok dinli bir kimlik verdi.
Kazan, hem Türk-Tatar hem de Rus kültürünün beşiği, iki medeniyetin birleşme yeri. İslâm medeniyetinin maddi ve manevi mirasına sahip olan bir merkez konumunda bulunuyor.
Kaynak: İslam Ansiklopedisi, Makale: Mimari Açıdan Bir Türk-İslâm Şehri: ‘Kazan’ (15-16. yy), Kazan’da Üç Mevsim Gezi Notları, T.C. Kazan Başkonsolosluğu, Tatar rivayetlerinde Kazan şehri, TRT Avaz