Nevai, 1441’de Herat’ta doğdu, 3 Ocak 1501’de doğduğu topraklarda, hayatını kaybetti.
Türkçenin kelime hazinesi ve anlam derinliğini öne çıkararak,Farsçanın yerine Türkçenin edebi dil olarak kullanılmasına öncü oldu.
Nevai, Türk dilinin zenginliğini verdiği örneklerle sık sık işaret etti, Türkçenin cinas ve kafiye için uygun bir dil olduğunu anlattı.
Sadece yaşadığı bölgeyi değil, tüm Türk dünyasını etkiledi
Nevai’nin Türkçeye karşı olan hassasiyeti dönemin genç şairlerini de Türkçe yazmaya teşvik etti.
Osmanlı şairlerinin Türkistan coğrafyası ile ilişkilerinin gelişmesinde önemli bir rol oynayan Nevai, sadece Çağatay dönemindeki şairleri değil, sonraki yüzyılların şairlerini de etkiledi.
Fuzuli, Hayali, Baki gibi şairler, Nevai’nin şiirlerini örnek alarak, ona şiirler yazdılar.
İki dilin karşılaştırılması: Muhakemetü’l-Lugateyn
Ali Şir Nevai, Muhakemetü’l-Lugateyn eserinde Türkçeyi, dönemin hakim kültür ve edebiyat dili Farsça ile karşılaştırdı.
Türkçenin edebi sanatlar, kelime hazinesi, dil bilgisi gibi yönlerden Farsçadan üstün olduğunu örneklerle açıkladı.
Eserinde, insanın konuşma ve dil yeteneği sayesinde diğer varlıklardan üstün bir konumda bulunduğunu söyledi.
Nevai ayrıca Türkçede akrabalık, kuş, giysi, yiyecek, içecek gibi adlar için kullanılan kelimelerin zengin çeşitliliğini örneklerle ortaya koydu.
Eserlerinin konusu sadece “dil” değil
Türkçedeki ilk şairler biyografisi olan Mecalisü’n-Nefais adlı eseri yazdı.
Mahbübu’l-Kulüb adlı ahlaki nitelikteki kitabında, sosyal konuları ele aldı.
Mesnevi türünde yazılmış 5 eserden oluşan "hamse"nin edebiyatımızdaki ilk sahibi olan Ali Şir Nevai, hamsesindeki mesnevilere “Hayretü’l-Ebrar”, “Ferhad ü Şirin”, “Leyla vü Mecnun”, “Seb‘a-i Seyyare” ve Sedd-i İskenderî” isimlerini verdi.
Ali Şir Nevai; tarih, edebiyat konulu eserler, belgeler ve divanlar yazdı.