Geçmişin izleriyle bugünü buluşturan Türkiye’nin müze ve ören yerleri, 2024 yılında ziyaretçi akınına uğradı. Her biri birer açık hava dersliği ve kültür hazinesi olan bu mekanlar tarih ve sanat tutkunlarını zamanda yolculuğa çıkarırken, büyüleyici atmosferleriyle hafızalara kazındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 210 müze ve 143 ören yeri, sadece zengin koleksiyonlarıyla değil, aynı zamanda eğitici ve ilham verici yönleriyle de yıl boyunca ilgi odağı oldu.
Antik dünyanın ihtişamını gözler önüne seren ören yerlerinden, eşsiz sanat eserlerini barındıran müzelere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu mekanlar, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sundu. Geçmişle bağ kurmak, kültürel zenginliklere tanıklık etmek için yola çıkan milyonlar, 2024’te Türkiye’nin bu eşsiz mirasında kendilerini buldu.
Türkiye’de 2024’te ziyaret edilen müzelerin başını Konya Mevlana Müzesi çekti. Yıl boyunca yerli ve yabancı 2 milyon 634 bin 355 ziyaretçi tarafından ziyaret edildi. İşte 2024 yılı boyunca en fazla ziyaret edilen 10 müze ve ören yeri...
Konya’nın Karatay ilçesinde bulunan Mevlana Müzesi, 1926 yılında “Konya Asar-ı Atika Müzesi” ismiyle açıldı. 1954’te ise Mevlana Müzesi adını aldı. Selçuklu sarayının gül bahçesi üzerinde yer alan müze, Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled’in mezarının bulunduğu alanda, 1274 yılında inşa edilen “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) türbesiyle ünlü. Müzenin avlusunda derviş hücreleri, şadırvan ve Şeb-i Arus Havuzu gibi tarihi yapılar bulunuyor.
Müze, Mevlana ve Mevlevilik ile ilgili pek çok değerli eseri barındırıyor. Bunlar arasında Mevlana’nın sandukası, Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılan puşide ve 1278 tarihli Mesnevi nüshası yer alıyor. 1854 yılında kurulan İhtisas Kütüphanesi ise Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerine ait 4 binin üzerinde el yazması eserle büyük bir kültürel mirası koruyor. Mevlana Müzesi, 2024 yılında 2 milyon 634 bin 355 kişi tarafından ziyaret edildi.
Antikçağ’ın en önemli metropollerinden biri olan Efes, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle büyüleyici bir destinasyon olmaya devam ediyor. Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen Efes Ören Yeri, Artemis Tapınağı gibi antik dünyanın yedi harikasından birine ev sahipliği yapmasıyla ünlü. Hellenistik, Roma ve Bizans gibi farklı uygarlıkların izlerini taşıyan Efes, bir zamanlar önemli bir kültür, sanat, bilim ve ticaret merkeziydi.
MÖ 7 bin yılına kadar uzanan tarihiyle Doğu ile Batı arasında önemli bir kapı işlevi gören Efes’in en ünlü yapıları arasında Celcus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı, Artemision ve büyük tiyatro yer alıyor. 2024 yılında 2 milyon 626 bin 753 ziyaretçi tarafından gezilen Efes, kültürel mirasıyla dünya çapında ilgi görmeye devam ediyor.
Denizli’nin 18 km kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti, MÖ 2’inci yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kuruldu ve adını Bergama'nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’dan aldı. Deprem bölgesinde yer alan kent, çeşitli yıkımların ardından MS 60’larda yeniden inşa edilerek tipik bir Roma kenti görünümüne büründü.
Hierapolis, Roma ve Bizans dönemlerinden günümüze ulaşan etkileyici yapılarıyla dikkat çekiyor. Bunlar arasında Hamam-Bazilika, Tiyatro, Plutonium, Apollon Tapınağı ve Nymphaeumlar gibi yapılar bulunuyor. Kent surlarının dışında yer alan büyük nekropol alanı ise Güneybatı Anadolu’nun en büyük mezar alanı olarak biliniyor. Hierapolis, Pamukkale Travertenleri ile birlikte 1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınarak, tarihsel ve doğal zenginlikleriyle küresel öneme sahip bir bölge haline geldi. 2024 yılında 2 milyon 372 bin 395 kişi tarafından gezilen Hierapolis, şifa ve inanç merkezi olma özelliğini sürdürüyor.
Kapadokya'nın eşsiz kaya oluşumları arasında yer alan Göreme Açıkhava Müzesi, MS 4’üncü yüzyıldan 13’üncü yüzyıla kadar süren manastır hayatının önemli bir merkezi oldu. Kaya bloklarına oyulmuş kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma alanları bu bölgenin tarih boyunca dini ve kültürel açıdan ne kadar önemli bir yer olduğunu gözler önüne seriyor. Göreme Vadisi, manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul ediliyor.
Göreme Açıkhava Müzesi, farklı dönemlere ait freskler ve ilk boya katmanlarıyla, Hristiyanlık tarihinin de önemli sahnelerini yansıtıyor. Müze, Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basileus Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise gibi önemli yapıları barındırıyor. 6 Aralık 1985’ten bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göreme Açıkhava Müzesi, 2024 yılında 1 milyon 84 bin 870 ziyaretçi tarafından gezildi.
Kapadokya’nın en yoğun peribacası alanlarından biri olan Zelve Ören Yeri, Avanos’a 5 km, Paşabağları’na ise 1 km uzaklıkta, Aktepe’nin dik ve kuzey yamaçlarında yer alıyor. Üç vadiden oluşan bu eşsiz bölge, doğanın milyonlarca yıl süren yaratıcı gücüyle şekillenmiş bir açık hava müzesi aslında.
Zelve, 4’üncü ve 13’üncü yüzyıllar arasında Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkeziydi. Öyle ki Zelve’nin vadilerinde Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliseleri gibi önemli yapılar yer alıyor. Ayrıca Aziz Simeon adına yapılmış şapel ve birçok kaya mekanı da Zelve’nin tarihi zenginliğini gözler önüne seriyor. 1952 yılına kadar iskan edilen vadide manastırlar, kiliseler, yerleşim alanlarının yanı sıra tünel, değirmen gibi yapılar da bulunuyor. 2024 yılında 906 bin 110 ziyaretçi tarafından ziyaret edilen Zelve, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle öne çıkıyor.
1923’te inşa edilen bina Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklık ediyor. Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanan bina, 18 Ekim 1924’te meclis olarak kullanılmaya başlandı ve 1960 yılına kadar işlevini sürdürdü. Selçuklu ve Osmanlı bezeme motifleriyle süslenen yapı, 1981 yılından bu yana Cumhuriyet Müzesi olarak hizmet veriyor.
Türkiye’nin ilk Çocuk Dostu Müzesi de olan Cumhuriyet Müzesi’nde Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okuduğu mikrofon ve dönemin Meclis kararları da sergileniyor. Cumhuriyet Müzesi 2024’te 806 bin 883 ziyaretçi tarafından gezildi.
Göbeklitepe, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Şanlıurfa’nın Örencik Köyü yakınlarında yer alan bu tarih öncesi tapınma merkezi, yaklaşık 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihini değiştirdi. Dünyanın bilinen en eski tapınma merkezi olan Göbeklitepe, avcı-toplayıcı yaşamdan tarıma geçişin izlerini ve dini inançların yerleşik yaşama etkisini gözler önüne serdi.
Göbeklitepe’deki en dikkat çekici buluntular arasında, 6 metre boyunda ve 40 ton ağırlığındaki ‘T’ formlu dikilitaşlar yer alıyor. Taşa işlenmiş insan ve hayvan figürleriyle bu dikilitaşlar, tarihin ilk rölyef sanatını da gün yüzüne çıkardı. 2024'te Göbeklitepe, 709 bin 643 ziyaretçi tarafından gezildi.
İstanbul’un simge yapılarından Galata Kulesi, 14’üncü yüzyılda Galata semtindeki Ceneviz kolonisi tarafından inşa edildi. Osmanlı zamanında bir dönem zindan, ardından yangın gözetleme kulesi olarak kullanılan yapı, depremler ve yangınlarla tahrip oldu ve birçok kez restore edildi.
1960’larda İstanbul Belediyesi tarafından ziyarete açılan kule, 2020 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeniden restore edilerek müze işlevi kazandı. Müzede, İstanbul’un tarih öncesinden Osmanlı’ya kadar tüm dönemlerini yansıtan eserler sergileniyor. 20’nci yüzyılın ortalarına kadar şehrin en yüksek yapılarından biri olan kule, panoramik manzarasıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. UNESCO Geçici Miras Listesinde yer alan Galata Kulesi, 2024 yılında 677 bin 48 kişi tarafından ziyaret edildi.
Nevşehir’e 20 km uzaklıktaki Kaymaklı kasabasında yer alan Kaymaklı Yeraltı Şehri, MÖ 3000 yılına kadar uzanan köklü tarihiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Hititlerin inşa edilen bu eşsiz yapı, Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilerek sekiz katlı bir yeraltı şehrine dönüştürüldü. Tüf kayalara oyulmuş şehir dar koridorlarla birbirine bağlanan odaları, şarap depoları, su mahzenleri, mutfakları, erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları ve kilisesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca, dış tehlikelere karşı kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşlarıyla biliniyor.
Günümüzde dört katı ışıklandırılmış olarak ziyaretçilere açık olan Kaymaklı Yeraltı Şehri, 2024 yılında 662 bin 398 kişi tarafından gezildi.
Türkiye’nin ilk müzesi olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi’nden oluşan bir kompleks. Osman Hamdi Bey’in liderliğinde gelişen müze, 1 milyona yakın eseri koleksiyonunda barındırıyor. Osman Hamdi Bey’in kazılarından getirilen dünyaca ünlü İskender Lahdi gibi eserler, 1891 yılında inşa edilen Neo-Klasik tarzdaki müze binasında sergileniyor.
Çinili Köşk ise Türk çini ve seramik örnekleriyle Osmanlı sivil mimarisinin en eski örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. 2024’te İstanbul Arkeoloji Müzesi 507 bin 700 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.