Çini ustası anneannesi ve annesinin yönlendirmesiyle 10 yaşında çiniciliği öğrenmeye başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı çini ustası Pembe Gül Karagöz, 1981 yılından bu yana içinde olduğu sanatı severek yapıyor.
"Bir insanı anlatan en güzel sanat dallarından biri" diye nitelendirdiği çiniciliği çalıştığı bir atölyede pekiştiren ve oradan emekli olduktan sonra kurs eğitmeni olan Karagöz, bu sanatı genç nesillere öğretiyor.
Bugüne kadar 3 bin 680 kursiyere çini sanatını öğretti
Çiniyi "Benim gözümün nuru, aşk, sonsuzluktur" diye anlatan Karagöz, üçüncü kuşak olarak çini sanatını sürdürdüğünü söyledi.
Karagöz, 2015 yılında emekli olduktan sonra çini öğretmenliğine başladığını ve İŞKUR'un farklı illerde açtığı kurslarda bu sanatı meraklılarına öğrettiğini belirterek, "Anneannem ve annemden miras bir sanat. Onlardan da çok şey öğrendim. Bugüne kadar 3 bin 680 kursiyere çini sanatını öğrettim. Genç nesillere aktarıyoruz, geleceğin ustalarını yetiştiriyoruz" dedi.
İyi fırça yapan bir üst kademede
Eskiden çini sanatına başlayacak kişilerin ciddi şekilde sınandığını anlatan Karagöz, şöyle konuştu:
"Bizi çini eğitimine aldıklarında elimize tahta temizlik fırçası verirlerdi. 15 gün boyunca yerleri fırçalardık. Çok kızardık ama bunun bir sebebi olduğunu öğrendik. Fırça yaptırarak hem sabrımızı ölçmüşler hem de fırça kullanarak bileğimizin güçlenmesini ve çini yaparken de fırçaya daha iyi hakim olmamızı sağlamışlar. 15 gün süre sonunda iyi fırça yapan bir üst kademeye geçiyordu."
"Çini aslında bir insanı anlatıyor"
Karagöz, daha sonra çiniye başlayan çırağın bir ustaya zimmetlendiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Çini ustası, her gün bir çiçek deseni öğretirken yanında bir de sure öğretirdi. Bütün sureleri tamamladıktan sonra bütün motifleri de öğrenmiş olunuyordu. Bir sonraki aşama ise ustan ile namaz kılıyorsun. Ustan yattığında yatıyorsun, kalktığında kalkıyorsun. Çini öğrenirken yemek yapmayı, el işi yapmayı, oturup kalkmayı, kimlerle nasıl konuşulması gerektiğini öğreniyorsun. Kısacası çini sanatını öğrenirken hayatı da öğreniyorsun."
Ustasının sofrasını kurup topladığını aktaran Karagöz, "Ustam 'Tamam, yemeğini yiyebilirsin' dediğinde ben o zaman yiyebilirdim. Aksi takdirde yiyemezsin. Ustan hasbelkader unuttu, o gün açsın" dedi.
Çini sanatının bir insanı anlattığından bahseden Karagöz, "Bir insan gibi çininin hamuru da topraktan geliyor. Yoğruluyor, şekillendiriliyor, desenlendiriliyor ve sırlanıyor. İnsanın hayatta piştiği gibi fırına veriliyor ve pişiriliyor" diye konuştu.
Kaynak: AA