Yıl 1956, henüz 13-14 yaşlarında bir delikanlı, dönemin kısıtlı şartlarında hayatta izleyeceği yolu bulmanın peşinde.
Genç İrfan hayallerini izleyerek gittiği Mersin’deki astsubay okulunu, ailesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle bırakmak zorunda kalınca memleketi Biga’ya döner. Biga’daki iş seçenekleri marangozluk, ayakkabıcılık, süpürgecilik gibi zanaatlardır.
İrfan Şahin de ailesinin geçimini sağlamak için bir zanaata yönelmek zorunda kalır ancak bu, herkesin yaptığı işlerden farklı olmalıdır.
‘’Ellerimi yukarıya kaldırıp, inşallah kimsenin yapmadığı bir meslek olur dedim. Ustamın yanına çırak olarak girdim. Kışın hayvanlara yular, yazın pehlivanlara kispet diktik. Bu işe çok önem verdim ve kispete yöneldim.’’
Turabi Mustafa ustanın ocağında besmeleyle başlayan çıraklık yolculuğu ustasının ölümüyle onu ustalık makamına kadar taşıdı.
İrfan Şahin, tek kispet ustası olarak yıllarca yağlı güreşte şampiyonluk kovalayan pehlivanların yolculuğuna eşlik etti.
‘’O zaman genç usta olarak bir tek kispet ustası ben kaldım. 45-50 sene tek başıma kispet diktim. Hatta Türkiye’nin en tanınmış pehlivanı olan ve 4 tane altın kemeri olan Ordulu Mustafa’ya da kispetini ben diktim. Ölçü alırken ellerim titrerdi. Daha gençtim, korkuyordum. Edirne’ye gittik bir gün. Ordulu Mustafa aldığı altın kemerle gazetelere çıkmıştı. Gazetelerde ben de vardım ‘Gencecik kispet ustası İrfan usta’ diye. O genç yaşımda bu gurur verici bir olaydı.’’
‘’Pehlivan kispetini alır, önce Allah'a sonra yüreğine güvenerek çayıra çıkar. Kispet pehlivanın yol arkadaşıdır. Kispet pehlivanın yarısıdır. Pehlivan kispetini giydiğinde içinde kendisini iyi hissetmezse zaten o güreşini yapamaz.’’
63 yıllık meslek hayatında 12-13 bin kispet dikti. Bu sürede el emeği ürünündeki tek değişiklik manda derisi yerine dana derisinin kullanılması oldu. Eşi olmayan ustalığının ödülü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından 2012 yılında “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan edilmesi oldu.
Artık yalnızca Türkiye’deki güreş camiasının değil tüm dünyanın tanıdığı bir usta İrfan Şahin. UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazinesi ilan etmesinin ardından 11 ülkeden medya kuruluşları onu ziyaret etti. Şahin sayesinde dünya yalnızca yağlı güreşleri değil, Çanakkale’nin Biga ilçesini de tanıdı.
Onun başarı öyküsü, Kaymakam Fatih Genel’in gayretiyle birleşince ortaya kıspetin öyküsünü anlatan bir de kitap çıktı.
”Türkiye’de ilk defa kispetin öyküsünü yazdık. Kitaptan çok olumlu dönüşler aldık. Kıspetin dikiminden bir pehlivanın üzerine giyilene kadarki süreci kitapta işledik. Hatta deriden anlayan bir insanın kitabı okuduğunda kısmet dikebilmesi bile mümkün. O kadar ayrıntılı bir kitap. Pehlivanlardan da çok büyük destek gördüm. Cumhuriyet tarihinde gelmiş geçmiş en ünlü pehlivanların kıspetini diktim. Yetiştirdiğim öğrencilerle aram çok iyi. Samsun’da Uğur usta var, sanata çok meraklı. Sık sık buraya geldi. Ona kıspetin dikimini layıkıyla öğrettim. O da artık çırak yetiştiriyor. Antalya’da var, Acıpayam’da var. Yağlı güreşin anavatanı Edirne’den de çok talep geldi. Birini yolladılar işi öğrensin diye, o da öğrendi.’’
İbrahim Karabacak, Ordulu Mustafa, Aydın Demir, Nazmi Uzun, Ahmet Taşçı, Gazanfer Bilge…
Dünya ve Türkiye şampiyonları, güreş müsabakalarında İrfan ustanın imzasını yıllarca üzerinde taşıdı. İrfan Şahin, sadece ünlü pehlivanlara değil siyaset ve sanat camiasından birçok isme özel dikimler yaptı. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarık Akan…
‘’Bunlar çok gurur verici şeyler. 28 yıldır alınamayan altın kemeri benim kıspetim üzerindeyken aldı Ordulu Mustafa. Hala her sene yapılan güreşlere giderim ve herkesten saygı sevgi görüyorum. Boş durmayı hiç sevmiyorum. 8-10 yıldır boş durmamak için maket kıspetler dikiyorum. Bigamıza gelenlere hediye ediyoruz.’’