Çok Bulutlu 9.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Kültür-Sanat
TRT Haber 13.01.2022 17:26

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

"Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri Ödül Töreni'nde" ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan alan Nahya Güzelyurt, Türkiye'nin tek kadın yorgan yapım ustası.

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

Altından, elmastan hazine olur da en az onlar kadar az bulunur ve değerli insanlardan hazine olmaz mı? Nahya Güzelyurt, Türkiye’nin az bulunur insanlarından, yani o ‘Yaşayan İnsan Hazinesi”.

Kültür ve Turizm Bakanlığı kayıtlarına göre, Türkiye’nin tek kadın yorgancısı olarak, asırlar ötesinden gelen bir geleneğin ucuz ve seri üretim yapan fabrikalara, robotlara yenilmemesi için savaş veren isimlerden.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri Ödül Töreni'nde" ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan alan Nahya Güzelyurt, “Yolumdan dönmem” diyecek kadar kararlı.

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

Yorgancılığı öğrenmek için onun öğrencisi olanlar arasında doktorlar da var avukatlar da. Tabi bir de nevresim ile yorgan arasındaki savaşta, kaditin üzerine serilen atlas yorgan ve onun tasarladığı 50 atlas yorgan meselesi var.

Nahya...

Her ismin bir öyküsü vardır. Fakat Nahya Güzelyurt ismi duyulunca, insanların aklına gelen o ilk soruya yanıt arayarak başladık röportaja.

İsminiz ne anlama geliyor, nasıl bir öyküsü var?

Bir bahçedir, içinde her şey vardır. Başka bir anlamı bir kaç tane anlamı var. Bir anlamı da insanları iyi yola sürüklemek, yol göstermek. Bu da benim mesleğimle benim adımı ciddi bir şekilde taşıyorum. Bir öyküsü var tabi. Babamın adı Selim, o koymuş bu ismi bana. Çok güzel, akıllı bir teyzemiz, akrabamızın ismiymiş aslında, ben de aynı adı taşıyorum. 

Nasıl bir ailede dünyaya geldiniz, evde yorgancılık yapan var mıydı?

Biz 6 kardeşiz. Üç kız üç erkek. En büyükleri benim ama. Çok zor bir şey. Hepsine önder oldum. Askere giderlerken, harçlıklarını bile ben verdim. Anneme babama gitmezlerdi, hep bana. Bazen param bile olmuyordu. Bir köşede zor günler için biriktirdiğim paraları veriyordum.

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

Hem abla hem annelik yapmışsınız…

Evet. Ben 1987’den beri usta öğretici olarak çalışıyordum. Diyelim ki evde yemek yoksa, bir şekilde tedarik yapardım. Yarım kilo et alır, soğanla onun yemeğini yapardım. Hep derler, annelik yaptın. Banyolarını da ben yaptırıyordum.

Kendi modelini yarattı

Adam olacak çocuk denir ya, Nahya Güzelyurt’un doğal yeteneği de daha çocuk yaşta gösteriyor kendini. Sanat ile zanaat arasındaki ince çizgi arasında, eğitimin önemini daha o yaşta anlayarak kendi yolunu çiziyor.

Yorgancılığa nasıl, kaç yaşında kimin yanında başladınız?

Yedi yaşında başladım. Benim bir akrabam yapıyordu. Misafir olarak giderdik onların evine. Orada bir iki gün yanlarında kalır, öğrenirdim. 13 yaşına gelince, artık onların yaptıklarını beğenmez oldum. Çünkü ben okuyordum, onlar hiçbir şekilde okumuyordu. Çizimlerini özellikle. İnsanlar yorgan yapıyor ancak gelişi güzel yapıyordu. Bir yeri ince bir yarı kalın, bir tarafı tepe bir tarafı delik… Ben düzgün bir şekilde yapmayı hedefledim.

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

Siz bir standart getirdiniz…

Evet. Onlar tebeşirle ben çizgi taşıyla, onlar atmasyon çizerdi ben karton kesip modern bir şekilde kalıpları, desenleri yapardım.  Diyorlardı ki ‘Bu kalıbı sana kim yaptı’. Diyordum ki ‘Ben kendim yaptım’.

Yorganın üzerindeki işlemelerin çizimi için kullanılıyor kalıplar değil mi?

Evet. Ben normalde kız meslek lisesinde, giyim bölümünden mezunum. Giyim öğretmenliği de yaptım.

Civar köylerinizde çok uzun yıllardır, asırlardır yapılan bir meslek mi yorgancılık?

İnsanlar doğduk doğalı, uyumak için örtünmek zorunda. Yorganlarla örtünüyordu insanlar bir şekilde. Ama herkes düzgün mü yapıyordu, yok. Benim öğrendiğim yerde de düzgün yapmıyorlardı. Ben herkesten farklı bir şey yapmak istedim. Ben kendi adıma, herkesten farklı bir şey yapmak istedim. Doğal ürün, herhangi bir ürün kimyasal hiçbir şey kullanmıyorum.

Yaşayan İnsan Hazinesi: Nahya Güzelyurt

Hiçbir başarı cezasız kalmaz...

Daha çocuk yaşta başlamıştı fark yaratmaya. Ama fark yaratan, başarılı olmanın da getirdiği zorlukları da yaşayacaktı elbette.

İlkokula giderken yorgancılığa başladınız ama bu işin usta çırak ilişkisi dışında, okulda eğitimini alma fikri nasıl oluştu sizde?

İçime bir sevgi doğdu, ‘Bu işin eğitimini de alayım’ dedim. Ortaokul sonrasında, kız meslek lisesine gittim. Ama giyim… çünkü böyle bir branş yoktu. Onun için giyim okudum. Yorgancılık diye bir branş yoktu ama lise biterken Halk Eğitim Merkezi’ne başvurdum. Halk eğitim de de benden başka yorgancılık yapan kimse yoktu. Başvurdum, ilk ben başlattım, yorgancılık eğitimi vermeye başladım.

1987’den günümüze kadar sürdü mü yorgancılık eğitimi?

2017’ye kadar sürdü maalesef. Aslında bunu konuşmak istemiyorum. Biraz kıskançlık oldu, 2017 yılında ben Ankara’ya çağrılınca tek kadın yorgancı olarak biraz kıskançlıklar oldu. Halk Eğitim Merkezi’ndeki usta öğretici derslerime devam edemedim.

Dile kolay 30 yılı aşkın süre kaç öğrenci yetiştirdiniz?

Binlerce…

Kimler vardı öğrencileriniz arasında?

Gençler de vardı ama genelde olgun insanlar geliyordu. Normalde mesleği olup da yorgancılığı öğrenmek isteyenler var. Avukatlar, doktorlar vardı çünkü insanlar ihtiyaçlarını doğal ve sağlıklı olanla karşılamak istiyordu hem de stres atıyorlardı.

Nevresim çıktı, yorganın güzelliği bozuldu

Modern, ucuz ve pratik mi yoksa klasik, pahalı ve zahmetli olan mı? Günlük hayatın her alanında karşılaştığımız bu soru, modern ve fabrikasyon nevresim ile klasik ve geleneksel yorgancılık arasında ölümcül bir savaşa dönüşmüş durumda. Nahya Güzelyurt, yorgancılığın yaşaması için savaş veren isimlerden

Bir dönem herkes yorgan kullanırken, şimdi neden nevresim daha tercih edilir oldu?

Evet, o zaten bizi, yorgancılığı daha geriye itti. Nevresim geldi, yorganın güzelliği bozuldu. Nevresim ayrı bir şey, o kılıf. Onu alıp, içine fabrikasyon yorganları geçiriyorlar. Nevresim, fabrikasyon yorganın kapağı, örtüsü diyelim. Alttan üstten örtü. Fabrikasyon iş daha ucuz olduğu, daha pratik olduğu için insanlar onu tercih etmeye başladı. Ama fabrikasyon nevresimin içi, bir iki yıl sonra toz halinde dökülüyor. Ama insanlar bunu hissetmiyor. O tozlar, insan vücudundaki gözenekleri kapatıyor ve bir sürü hastalığa neden oluyor. Bunu bütün uzmanlar söylüyor. Özellikle otellerde o toz halinde yorganlar var, elyaftan. Benim yaptığım yorganlarda herhangi bir şey olmaz çünkü doğal ürün. Pamuk ve yün. Yünü de yıkamadan hiçbir şekilde kullanmıyoruz.

Sizin yaptığınız yorganlar, sağlıklı bir şekilde kaç yıl kullanılabilir?

Ortalama 40 yıl, 50 yıl gider.

Fabrikasyon yorgan, nevresim fiyatıyla sizin doğal yorganlarınız arasında nasıl bir fiyat farkı var?

Onlar ucuz. 100 liraya da bulunabilir, 300 ila 500 liraya da. Bizim yaptığımız yorganların fiyatı 300 ila 1.500 arasında. Ama buna rağmen, yorgancılık sektöründe, kullanılan bu doğal ürünlere rağmen çok ucuz yorganlarımız. İstanbul’da, bu doğal ürünlerle yapılan yorganı 3 bin liraya alamazsınız. Ancak, bu kıyas yapılamaz çünkü bizimkilerin içinde her şey doğal, organik.

Bir de doğal yorgan kılıfı meselesi var...

Evet ama yorganın görüntüsünün bozulmaması lazım. Desenlerin, insanın içini açması lazım. Yorgan kılıfı, yorgan desenlerini kapatmamalı. Ben kılıfta farklı bir şey yaptım, düğme ilik kullandım. Yorganın üzerine düğmeyi dikiyorum. Bu insanı zorlamaz, yıkanır ve bir daha geçirilebilir

Kayıtlı ve kurallı tek kadın yorgancıyım.

Gerçekten, Türkiye’nin tek kadın yorgancısı siz misiniz?

Evet. Kültür Bakanlığında kayıtlı olan kadın yorgancı sadece benim. Ve düzgün iş yapan. Yani, standartlara uygun olarak yapan kadın yorgancı ve insanların istekleri doğrultusunda.

Bugüne kadar kaç yorgan yaptınız. Nasıl ve kimlere yorgan yapıyorsunuz?

Vallahi bilmiyorum… Eskiden, kardeşimle birlikte günde iki tane yorgan yapıyorduk. İki de yardımcımız vardı, onlar da bir tane çıkarıyordu. Yani günde üç tane çıkarıyorduk. Şu anda, iki kişi çalışıyoruz, son zamanlarda fazla sipariş yok. Ancak bu ödül töreninde sonra artış olacaktır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden, ‘Yaşayan İnsan Hazineleri ödülü’ aldınız, tek kadın yorgancı olarak. Neler yaşandı törende?

Cumhurbaşkanımıza kendi hazırladığım yorgan vardı. Onu hediye ederken, salon alkıştan koptu. Aslında, iki tane yorgan götürecektim. Ama annem hastalandı ve bir tanesini yapamadım. Cumhurbaşkanı da ‘Yorulmuşsunuz. Elinize kolunuza sağlık. Teşekkür ederim’ dedi. Açtı yorganı, baktı. Mutlu oldu. Benim ödülümü verdi. Bakan Bey de ileriye dönük bize destek vereceklerini söyledi.

Bir yandan ucuz ve pratik fabrikasyon nevresim var öte yandan pahalı ve kullanması biraz daha zor yorgan var. Yorgancılık mesleğinin ölmesinden korkuyor musunuz?

Benim hiçbir korkum yok. Yaptığım şeyden eminim. İnsanlar sağlığını düşünüyor artık. Yediğimiz içtiğimiz her şey kimyasal zaten, bari ben organik bir şey yapayım. Ne olursa olsun, yolumdan sapmayacağım. İş olur olmaz, yüce rabbimin verdiği bir şey ama ucuzluğa kimyasala gitmeyeceğim, doğallığı bozmayacağım. Ben bütün malzemelerini kendim alıyorum. Bazen Ankara’ya kadar gittiğim hatta yurtdışından getirttiğim oluyor. İnternetten sipariş gelmeye başladı. İnsanlar sağlığına düşkün çünkü hastalandı mı sağlık bir daha geri gelmiyor.

Atlas yorgan huzur verir

Nevresim ve yorgan arasında bir savaş yaşansa da, üzerine şarkılar yazılanlar yorgan oluyor. Sezen Aksu’nun ‘Beni Al’ şarkısındaki ‘Ah o kaditin üzerine atlas yorgan serecen’ meselesi vardı… Atlas yorgan neden bu kadar popüler diye sorduğumuzda Nahya Hanımın ilk yanıtı kahkaha oluyor. Atlas yorgan, insanlarda kendi kahkahasında olduğu gibi, mutluluğu çağrıştırdığını anlatıyor

Atlas yorgan neden bu kadar popüler?

Atlas yorgan, yatağın üzerine atıldığında insana huzur veriyor. Örneğin, ben ipek saten Hatay atlas yorganları yapıyorum. Yaşanan olaylar, örneğin Hatay. Yaşanan olaylar birbirini besliyor, Hatay’da olay çıkmaz, din ayrımı olmadan güzel bir ortam var

Sizin favori atlas yorganınız nedir?

Bir keresinde İstanbul’a fuara gitmiştik, Kültür Bakanlığı ile. Orada laleleri görünce, İstanbul ve lale şeklini birleştirdiğim bir model kalıbı yaptım. İstanbul modeli gibi, 50 kadar modeli var. Hepsinin kalıbını kendim ürettim. 

Sıradaki Haber
İletişim Başkanlığından "Hello Türkiye" kampanyası
Yükleniyor lütfen bekleyiniz