Yunus Emre Enstitüsü (YEE), İstanbul Şehir Üniversitesi ve Sinema Genel Müdürlüğü'nün iş birliğiyle 20 ülkeden 23 öğrencinin katıldığı Türk Sineması Yaz Okulu programı düzenlendi. Yeşilçam oyuncuları Türkan Şoray ve Ediz Hun, sinema öğrencileriyle bir araya geldi.
İstanbul Şehir Üniversitesi Dragos Kampüsü'nde gerçekleştirilen söyleşide, Yeşilçam'ın usta isimleri Şoray ve Hun, Türk sinemasına dair tecrübe ve hatıralarını genç sinemacılarla paylaşarak, tavsiyelerde bulundu.
Ünlü oyuncu Türkan Şoray, katılımcı öğrencilere dünyanın en güzel mesleklerinden birini seçtiklerini hatırlatarak, ileride bu nedenle çok mutlu olacaklarını söyledi.
Şoray, hayattaki önemli şeylerden birinin mesleğini sevmek olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Önemli olan mesleğinizi, insanları sevmeniz. İnsanları severseniz onların dertlerini anlatmak size dert olacak ve yaptığınız işten haz duyacaksınız. Ülkenize ve dünyaya faydalı olduğunuzu düşüneceksiniz. Hayal ettiğiniz dünyayı kuracaksınız. Onun için o kadar güzel bir meslek ki sinema. Yönetmenlik de oyunculuk da senaristlik de görüntü yönetmenliği de öyle. Fakat bana sorarsanız hepsinden önemli olan, bütün bir filmi meydana getiren yönetmen. Bir filmi seyircilere sevdiren yönetmen."
"Sinema benim aşkım"
230 filmde başrol oynadığını ve 5 filmin de yönetmenliğini yaptığını aktaran Şoray, oyunculuğun kendisi için bir hayat tarzı olduğunu ancak yönetmenlik yaptığı 5 filmde de farklı duygular yaşadığını anlattı.
Şoray, yönetmenlerin iç dünyalarında biriktirdiklerini anlatma fırsatları bulunduğunu söyleyerek, "Bir dünya kuruyorsunuz, o hayali gerçekleştiriyorsunuz. Bundan güzel bir şey var mı? Herkes hayal kuruyor ama yönetmenin şansı bu hayali gerçeğe dönüştürüyor, görsel hale getiriyor. Sinema benim aşkım zaten böyle bir kitap da yazdım" dedi.
Oyuncunun başarıyı yakalaması için samimi olması gerektiğine dikkati çeken Şoray, seyircinin rol ve gerçeği birbirinden ayırt ettiğini söyledi.
Şoray, filmlerindeki başarısını ise samimi olmasına bağlayarak, "Ben filmlerimde başarılı olduysam gerçekten oynuyormuş gibi yapmadım. Ben oyuncu tabirine de karşıyım, kabul etmiyorum bunu. Biz aslında gerçeği yansıtıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Öz güveni sinemada öğrendik"
Söyleşide söz alan Ediz Hun ise büyük bir toplulukla bir arada olmanın kendileri için mutluluk vesilesi olduğunu belirtti.
Hun, sinemanın gençler vasıtasıyla ileriye gideceğini söyleyerek, bu sanat dalının yalnızca sinema ekranı olarak düşünülmemesi gerektiğini, belgesel ve animasyon gibi geniş bir alana da sahip olduğunu vurguladı.
22 yaşından beri sinema sektöründe yer aldığını ve 130 filmde rol aldığını anlatan Hun, sinemanın kendisine çok şey kattığını kaydederek, şöyle konuştu:
"Sinemaya çok genç yaşlarda başladığım için disiplin, saygı, yaş gözetmeksizin, birbirine olan sevgi ve muhabbetin gelişmesini gördüm. O sinema ortamında, o insanları gördüm. İnsanlar birbirine nasıl saygılı, zamanı nasıl kullanıyorlar. Sabah 07.30 Sarayburnu dediğin zaman herkes hazır oluyor. Hazır olmamasına imkan yok çünkü 30-40 kişi bekliyor. Kendini kontrol etmeyi, öz güveni sinemada öğrendik."
"Bizim alkışımız sizin gözlerinizdeki sevgi parıltılarıdır"
Sinemanın güzel bir sanat dalı olduğunu dile getiren Hun, aldıkları alkışların ise seyircinin teveccühü olduğunu ifade etti.
Hun, "Bizim alkışımız sizin gözlerinizdeki sevgi parıltılarıdır. Bunu bizden esirgemediniz bugüne dek. Biz sizlerle yaşıyoruz" diye konuştu.
Söyleşinin ardından, Türkiye'ye gelen 23 öğrenciye Şoray, kaleme aldığı "Sinemam ve Ben" kitabını hediye etti.
Şoray ve Hun'a, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş ise plaket ve çiçek takdim etti.
Program, ikilinin başrollerini paylaştığı "Güllü" filminin açık hava gösterimiyle sona erdi.
Kaynak: AA