İtalya'nın başkenti Roma'da Türk filmleri rüzgarı esiyor. Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla şehirde Türk Filmleri Haftası düzenliyor.
Etkinlik, Casa del Cinema'da ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın "Ahlat Ağacı" filminin gösterimiyle başladı. Açılışa, Ceylan'ın yanı sıra YEE Başkanı Prof. Şeref Ateş, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli, Türk ve İtalyan sinemaseverler katıldı.
Kırmızı halı geçişi ve kokteylle başlayan etkinlikte son filmi "Ahlat Ağacı" gösterilen yönetmen Ceylan ile söyleşi yapıldı.
30 ülkede Türk sineması akşamları
Gösterim öncesi konuşan YEE Başkanı Prof. Ateş, böyle bir etkinliğe Roma’da ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını belirtti. Ayrıca, YEE’nin dünyanın 70 ülkesinde Türkiye’yi ve Türk kültürünü tanıtan, gittiği ülkelerde kültür köprüleri kuran ve yılda binden fazla kültür faaliyeti icra eden bir kurum olduğunu anlattı.
Etkinliklerine katılımından ötürü Ceylan'a teşekkür eden Ateş, "Türk sineması, son yıllarda dünyanın her tarafında ilgi çeken Türk dizi sektörüyle beraber en önemli kültürel alanlarımızdan biri. 2019 yılında Türk sinemasını tanıtmak için 30 ülkede Türk sineması akşamları gibi farklı etkinlikler düzenledik. Bu etkinlikler vasıtasıyla da bu akşam olduğu gibi 100 binden fazla insanla birebir iletişim kurma fırsatı bulduk" dedi.
Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Esenli de yönetmen Ceylan’ın katılımıyla Roma’da Türk film festivalini gerçekleştiriyor olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ünlü yönetmene, Ateş’e ve Bakanlık ile Sinema Genel Müdürlüğüne teşekkür etti.
"Bence Çehov hikayelerinden binlerce film yapılabilir"
Filmin gösteriminin ardından yönetmen Ceylan, Türk ve İtalyan sinemaseverlerin sorularını yanıtladı.
Filmlerinde alıntı yaptığı isimler arasında Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Fyodor Dostoyevski ve Anton Çehov’dan sıkça yararlandığına dikkat çekilmesi üzerine Ceylan, "Kış Uykusu zaten direkt Çehov hikayesine yaslanan, Dostoyevski'den de alıntılar içeren bir filmdi. Ahlat Ağacı onlara dayanmasa da içinde Dostoyevski içeren alıntılar olduğu filmin sonunda yazıyor zaten. Başka bir sürü insandan da alıntılar var. Tabii Rus edebiyatı özellikle Çehov ve Dostoyevski benim sinemamda çok önemli oldu her zaman. Özellikle Çehov. Bence Çehov hikayelerinden binlerce film yapılabilir, yine de bitmez" dedi.
Dostoyevski'nin sinemaya uyarlanması daha zor bir yazar olduğunu anlatan ünlü yönetmen, şöyle konuştu:
"Çehov hikayeleri daha yatkın geliyor bana uyarlama konusunda. Ama ben daha çok küçük alıntılar, esinlenmeler, bazı sahnelerde uyarlamalar şeklinde yararlanıyorum Çehov’dan. Mesela bir karakteri oluştururken yardımcı oluyor bana. Çehov en sevdiğim yazar. Bütün filmlerimde onun bir şeyi muhakkak vardır. Biraz özellikle olsun da istiyorum yani. Bir alametifarikası gibi olsun filmlerimin istiyorum."
"Bu biraz babama da benzeyen bir karakterdi aslında"
Ceylan, Ahlat Ağacı filmindeki karakterlerin kendi hayatından yakın birine dayanıp dayanmadığı sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
"Gerçek kişilere dayanıyor. Tanıdığım insanların hayatından esinlendiğim bir şey. Akrabalarımdan bir tanesi. Bu baba karakteri aslında çok ilgimi çekiyordu ve onun üzerine ilk olarak film yapma düşüncesi oluşmuştu. Bu biraz babama da benzeyen bir karakterdi aslında. Kırsal kesimde genel olarak toplumun çoğunluğundan farklı özellikleriniz varsa bunlar, alay edilen öğeler haline gelebilir ve çok kolay ötekileştirilebilir. Dolayısıyla da aslında olumlu değerlendirilebilecek nitelikler bir suç olarak algılanır ve genellikle de gizlenir o şey."
"Her türlü görüşü normal karşılamak gerekli"
Ceylan, Ahlat Ağacı filminin doğuşunu şöyle anlattı:
"Ben, bu babayla sohbet etmeyi çok seviyordum, açık fikirli geliyordu bana. Köylülerin ona hiç saygı duymadığını hatta alay ettiklerine tanık oluyordum. Babamda da benzer şeyler olduğu için eskiden, oralardan bir film yapabilir miyim diye düşünürken oğlu aklıma geldi. Çanakkale’de yerel bir gazetede çalıştığını biliyordum. Çok sohbete katılmazdı, biraz kapalı bir çocuktu. Bana babanla ilgili hatırladığın şeyleri yazar mısın, belki sonra bir film yaparız dedim. Sonra da unuttum, bir senaryo üzerine çalışıyordum. Derken ondan bir metin geldi 80 sayfa kadar. Ben bunu okur okumaz çok beğendim. Beni çok iyi anladığını, hatta onun ötesine geçen bir boyut eklediğini, çok dürüst ve itiraflarla dolu bir metin yazdığını gördüm ve şaşırdım. O anda diğer senaryoyu bırakıp, bunun üzerine çalışmaya karar verdim."
Filmlerinin elitist bulunduğu yönündeki eleştiriler için de Ceylan, her türden görüş olduğunu, bunları normal karşılamak gerektiğini, yönetmenlerin övgülere de yergilere de çok takılması durumunda film çekemeyeceği söyledi.
Ceylan, Türk sinemasını iyi bulduğunu ve son dönemde izlediği "Aidiyet" filmini çok beğendiğini belirtti.
Kaynak: AA