Dünyada, 2016 yılında, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) nedeniyle 1 milyon kişi yaşamını yitirdi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı ve Dünya Sağlık Örgütü'nün HIV verilerinin yer aldığı raporda, dünyada yaklaşık 36,7 milyon kişi HIV taşıyor. Geçen yıl yaklaşık 1,8 milyon kişiye HIV bulaştı.
Raporda, dünyada HIV ile yaşayan yetişkinlerde tedaviye erişim oranı yüzde 54, çocuklarda yüzde 43, hamilelerde yüzde 76 olarak belirtildi.
Veriler, 2016 yılında HIV bulaşan 15-24 yaş arası genç kadınların sayısının, aynı yaş aralığındaki genç erkeklerden yüzde 44 daha fazla olduğunu gösterdi.
"Dünyada 14 milyon insan HIV taşıdığından habersiz"
Dünya Sağlık Örgütü geçen yıl, 1 Aralık Dünya AIDS Günü öncesinde yayımladığı HIV virüsü raporuna göre, HIV taşıyan insanların tespit edilmesinde ve tedavisinde gecikme yaşandığı belirtilmişti.
Raporda, 2015'te, "dünyada HIV taşıyan 14 milyon insanın, yani dünyadaki HIV taşıyan insanların yüzde 40'ının, test servislerine erişimi olmadığı için HIV taşıdığından haberi olmadığı" bilgisi yer almıştı.
Dünyada HIV taşıyan 37 milyon insandan 18 milyonunun, HIV virüsüne karşı tedavi gördüğünün belirtildiği raporda, Doğu Avrupa, Doğu Akdeniz bölgesi ile Batı ve Orta Afrika'da HIV tedavisine erişimin düşük olduğu bildirilmiş ve "Dünyada 2015 yılında 1,1 milyon kişi, HIV ile bağlantılı nedenlerle hayatını kaybetti. 37 milyon kişi HIV taşıyor ve 2 milyon kişiye 2015 yılı içinde HIV bulaştı." ifadeleri kullanılmıştı.
İnsanların, HIV taşıyıp taşımadığını kendilerinin de test edebileceğinin hatırlatıldığı raporda, dünyada insanların HIV taşıdığını öğrenme oranının 2005 yılında yüzde 12, 2015 yılında ise yüzde 60 olduğu belirtilmişti.
AIDS'e yol açan HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden oluyor. HIV taşıyıcısı; kanı, spermi, vajinal akıntıları veya diğer vücut sıvılarının başka birine teması yoluyla virüsü bulaştırıyor. HIV, cinsel ilişki, organ nakilleri, doğrudan kan teması ve anneden bebeğine olmak üzere dört yolla bulaşıyor.
"HIV en çok 25-35 yaşlarında görülüyor"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurgül Ceran, dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde HIV'le enfekte olan kişi oranının ilk yıllara göre düşme eğilimindeyken Türkiye'de artış trendinin devam etmesinin enfeksiyonla daha etkin mücadeleyi gerektirdiğini belirterek, "HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş aralığı 25-35'tir." dedi.
Türkiye'de 1985'te HIV tanısı alan ilk hastadan 2016 yılı sonuna kadar 14 bin 500 kişinin HIV'le enfekte olduğunu dile getiren Ceran, "Gerçek enfekte kişi sayısının bunun en az iki katı olduğu hesaplanmaktadır. HIV enfeksiyonu başlangıçta düşük bir epidemik yoğunlukla seyretmekteyken son yıllarda enfeksiyonun yıllık görülme oranında belirgin artışlar olması dikkati çekmektedir. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde HIV'le yeni enfekte olan kişi oranı ilk yıllara göre düşme eğilimindeyken ülkemizde artış trendinin devam etmesi enfeksiyonla daha etkin mücadeleyi gerektirmektedir. HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş aralığı 25-35'tir" diye konuştu.
HIV bulaşan iğne, enjektör, tıraş bıçağı gibi ekipmanların ellenmesi, ortak kullanılması veya kazayla temas edilmesinin de bulaşma sebebi olduğunu anlatan Ceran, şunları kaydetti:
"HIV aynı ortamda bulunma, tokalaşma, birlikte yemek yeme, aynı ortamda çalışma, aynı evi paylaşma gibi gündelik yaşantıyla ve sivrisinek ısırması gibi yollarla bulaşmaz. HIV'le enfekte kişilerin bardak tabağını ayırmak, çamaşır gibi kişisel eşyalarını ayrı makinelerde yıkamak gereksizdir. HIV enfeksiyonunun en ileri evresi AIDS'tir. Tedavi almayan kişilerde virüs alındıktan sonraki 2-15 yılda ortaya çıkmaktadır. HIV, bağışıklık sistemini hedef almakta, enfeksiyon ve bazı kanser türlerine karşı savunma sistemini zayıflatmaktadır. Bağışıklık sistemine ait bazı hücreler belli bir sayının altına indiğinde fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkmaktadır. Tanı, virüse karşı gelişen antikorların saptanması (ELISA yöntemi ile), viral antijen tayini (ELISA yöntemi ile) ve HIV RNA'sının saptanması (PCR testi) ile konmaktadır. HIV enfeksiyonunun kesin tedavisi yoktur. Ancak etkili ilaçların verilmesi ile virüs kontrol altına alınıp hastalığın ilerlemesi önlenmektedir. Antiretroviral tedavinin (ART) geliştirilmesi hastalıkla ilgili en önemli gelişmelerden biridir. Etkin tedavi kombinasyonu ile hastalar normal bir ömür beklentisine erişmişler, HIV pozitif kişilerin sağlıklı ve aktif bir yaşam sürmeleri, sağlıklı çocuk sahibi olma fırsatları ortaya çıkmıştır."
Ceran, HIV tedavisinin ömür boyu sürdüğünü vurgulayarak, tedavideki aksamanın virüsün çoğalmasına neden olduğunu, kullanılan ilaçlara direnç geliştirebildiğini dile getirdi.
HIV enfeksiyonunun yayılımının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Ceran, "En sık görülen bulaşma şeklinin cinsel yol olması nedeniyle korunma ve tek eşlilik büyük önem taşımaktadır. Diğer hastalıklardan korunma ve sağlıklı yaşam için gerekli özeni gösterme, HIV pozitif gebelerin tedavisi, çıplak elle hiç kimsenin kan ve diğer vücut salgılarına temas etmeme, HIV bulaşıcı açısından riskli davranışta bulunan kişilerin HIV testi yaptırmaları konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim önemlidir." bilgisini verdi.
Kaynak: AA