Prof. Dr. Köktürk, KOAH'ın zararlı toz, gaz ve parçacıkların solunması sonucu hava yollarında ve akciğerlerde mikrobik olmayan iltihapla geliştiğini ve hava yollarının daralmasıyla sonuçlanan bir hastalık olduğunu söyledi.
Köktürk, genellikle "ilerleyen" yapıya sahip olan hastalığın, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmasına karşın, kamuoyu tarafından yeterince bilinmediğini dile getirdi.
KOAH'ın ilerleyen yapısına rağmen "önlenebilir ve tedavi edilebilir" bir hastalık olduğunu belirten Köktürk, genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan hastalığın uzun süreli nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi şikayetlerle kendini gösterdiğini, söz konusu belirtilerin hastalık ilerledikçe arttığını kaydetti.
"Toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH vardır. Oysa, 10 KOAH hastasının sadece biri doktora başvurmuş ve doğru tanı alabilmiştir." diyen Köktürk, hastalık gelişiminde olumsuz çevre koşullarının önemli rol oynadığını kaydetti.
Küresel Hastalık Yükü Çalışması'na göre, KOAH'ın dünyada yılda 2 milyon 900 bin hastanın ölümüne yol açtığını anlatan Köktürk, "KOAH, tüm ölümlerin de yüzde 5,5'inden sorumludur. Türkiye'de solunum sistemi hastalıkları en sık görülen 3'üncü ölüm nedenidir ve bu ölümlerin yüzde 61,5'i de KOAH'tan kaynaklanmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Hastaların yüzde 90'dan fazlası yoksul ülkelerde yaşıyor"
Köktürk, kirli hava solunmasının KOAH'ın en temel nedeni olduğunun altını çizerek, özellikle sanayi devriminin ardından bunun giderek arttığını kaydetti.
KOAH'lı hastaların ve bu hastalıktan ölen kişilerin dünyadaki dağılımına bakıldığında, yüzde 90'dan fazlasının düşük-orta gelirli yoksul ülkelerde yaşayanlardan oluştuğuna dikkati çeken Köktürk, şöyle devam etti:
"Anne karnından itibaren ev ve iş yeri gibi iç ortamlarda, gerekse dış ortamlarda solunan zararlı duman, gaz ve küçük parçacıklar KOAH oluşumuna neden olur. Tütün dumanı, termik santraller, fabrikalar ve trafikteki arabaların egzozlarından çevreye yaydıkları kirli hava, ısınma ve yemek pişirme amaçlı evlerdeki soba veya ocaklarda yakılan odun, tezek, ağaç kökleri ve kömürün dumanı ve tozlu dumanlı iş yerlerinde soluduğumuz kirli hava, hastalığa neden olan en önemli sebeplerdir."
"Haftada üç gün 45 dakika hızlı tempolu yürüyüş yapılmalı"
Hastalığa bağlı nefes darlığının, fiziksel aktiviteyi kısıtladığını dile getiren Köktürk, KOAH hastalarının uzun mesafe yürüyemediğini ve zaman içinde günlük işlerini yapmakta güçlük çektiğini vurguladı. Köktürk, gün içinde yetersiz fiziksel aktivite sonucunda zamanla kas kaybı oluştuğunu belirterek, "Fiziksel aktivitede azalma, hastanın yaşam kalitesini bozar, sakatlık ve ölüme yol açar." değerlendirmesinde bulundu.
Araştırma sonuçlarının, haftada iki saat ve daha fazla yürüyüşün KOAH'a bağlı ölümleri yüzde 30-40 oranında azalttığı tespiti içerdiğini kaydeden Köktürk, hastalara en az haftada üç gün 45 dakika hızlı tempoda yürüyüş yapmalarını tavsiye ettiklerini anlattı.
KOAH'lı bir hastanın öncelikle sigara kullanımını bırakması ve dumana maruziyetten kaçınması gerektiğinin altını çizen Köktürk, bunun dışında zararlı toz ve dumandan uzak durulması, ortam havasının temiz tutulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaçların kullanılması tavsiyesinde bulundu.
"KOAH'lı kadın sayısı, erkek hastalarla eşitlendi"
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İnci Gülmez, "1980'li yıllarda yapılan çalışmalarda, KOAH'ta erkek oranı, kadınlardan çok fazlaydı. 2000'li yıllara geldiğimizde ise erkek kadın oranı eşitlendi." dedi.
ERÜ tarafından Gevher Nesibe Tıp Fakültesi Hastanesinde Dünya KOAH Günü dolayısıyla etkinlik düzenlendi.
Burada gazetecilere açıklamada bulunan Prof. Dr. Gülmez, hastalıkla ilgili farkındalığı artırmak istediklerini söyledi.
KOAH'ın küresel bir sorun olduğunu belirten Gülmez, hastalığın nedenleri arasında sigaranın ilk sırada yer aldığını, bunu çevre ve hava kirliliğinin izlediğini kaydetti.
Gülmez, 40 yaşın üzerinde her 5 kişiden birinin bu hastalığa yakalandığını belirterek, "KOAH, önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık. Tanısı konulduktan sonra mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavisinin birinci aşaması, risk faktörlerinden uzak durmak. En önemli risk faktörü de sigara. Sigaranın bırakılması son derece önemli." diye konuştu. AA