“Az yediğim halde sürekli kilo alıyorum”, “Aç kalmaya hiç tahammülüm yok” ya da “Yemekten sonra uyku bastırıyor”… Çevremizde sıkça duyduğumuz bu yakınmaların sebebi insülin direnci olabilir.
İnsülin direnci gerek Türkiye’de gerekse dünyada sık görülen bir sağlık sorunu. Değişen yaşam tarzı, hareketsizlik ve yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle her geçen gün artış gösteriyor. Tedavi edilmediği takdirde de başta diyabet olmak üzere pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor. Oysaki yaşam tarzında yapılabilecek birkaç küçük değişiklikle insülin direncinin önüne geçmek mümkün.
Peki bu denli yaygın görülen insülin direnci ne anlama geliyor? Sebepleri neler ve en önemlisi hangi sağlık sorunlarına yol açıyor? İnsülin direnciyle ilgili merak edilenleri Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dilek Yavuz, TRT Haber için yanıtladı.
1.İnsülin direnci nedir?
Glikoz ya da bilinen ismi ile şeker, hücrelerin ana besin kaynağını oluşturuyor. İnsülin ise glikozun hücre içine alınması ve kullanılmasında anahtar görevi görüyor. İnsülinin doku düzeyinde etkisinin azalması ve glikozun uygun şekilde kullanılamaması insülin direnci dediğimiz bu duruma sebep oluyor.
2.İnsülin direncinin sebepleri nelerdir?
Vücut kitle indeksi (VKI) 27 üzerine çıkan kişilerde insülin direnci kaçınılmaz bir sonuç. Obezite, sedanter (hareketsiz) yaşam, kötü beslenme insülin direnci oluşturan sebeplerin başında geliyor.
Kilodan bağımsız olarak günlük aktivitenin azalması, karbonhidrat ağırlıklı beslenme, ileri yaş, sigara kullanımı, bazı ilaçlar (steroid, antipsikotik) ve hormonal bozukluklar (cushing hastalığı, akromegali gibi) insülin direncine yol açabiliyorlar. Bunun yanı sıra insülin direncinin genetik bir altyapısı da bulunuyor.
3.İnsülin direnci nelere yol açıyor?
İnsülin direnci olan bir kişide bazı hastalıkların oluşum ve gelişim sıklığı artıyor. Hatta insan hayatını kısaltan ve yoran kronik hastalıklara yol açabiliyor. İnsülin direnci gelişmiş olan kişilerde sıklıkla Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, damar sertliğine bağlı kalp hastalıkları, uyku apnesi, Alzheimer ve karaciğer yağlanması görülebiliyor.
4.Hangi belirtiler insülin direncini işaret ediyor?
İnsülin direnci, genellikle bariz bir bulgu ve belirti göstermiyor. Ancak kan şekeri yükselmesi, kolesterol yükselmesi ve kan basıncı artışı gibi tetiklediği hastalıklarla varlığını belli ediyor. Bunlar da muayene ve laboratuvar bulgularıyla saptanabiliyor.
5.Hangi durumlarda insülin direnci varlığı akla gelmelidir?
İnsülin direncini düşündürecek en önemli bulgu bel çevresinin artması. Bel çevresinin kadınlarda 88 cm, erkeklerde ise 102 cm ve üzerinde olması insülin direnci varlığının bir işareti. Ciltte koyu kahverengi lekeler (boyun veya kıvrım yerlerinde), tansiyon ölçümünün 130/80 mmHg ve üzerinde olması, açlık kan şekerinin 100mg/dl üzerinde olması, trigliserid düzeyinin 150 mg/dl üzerinde olması, iyi huylu kolesterol düzeyinin düşük olması ve kadınlarda polikistik over hastalığı da akla insülin direncini getiriyor.
6. İnsülin direnci nasıl tedavi ediliyor?
En önemli tedavi şekli vücut ağırlığının normale getirilmesi ve yaşam tarzı değişiklikleri. Öyle ki bu değişikliklerle insülin direnci azaltılarak Tip 2 diyabet gelişimi önlenebiliyor. Yine hekimlerin uygun göreceği şekilde insülin direnci ile ilişkili hastalıkların tedavisinde ilaç kullanımı da gerekli olabiliyor.
7. İnsülin direncini kırmak için günlük hayatta nasıl bir yol izlenmeli?
Günlük aktivitenin artırılması gerekiyor. Günde en az 5 bin mümkünse 10 bin adım atılması veya haftada en az 150 dakika yürüyüş yapılması öneriliyor.
Dengeli ve sağlıklı kilo kaybı da önemli. Obezitesi olanlarda günde 500 kalori kısıtlaması, karbonhidrat miktarının azaltılması, lifli besin tüketiminin artırılması ve şekerli, gazlı içeceklerin azaltılması anahtar noktalar.