Son yıllarda büyük bir hızla artan demans ya da halk arasında bilinen adıyla bunama, dünyayı bekleyen önemli sağlık sorunlardan biri. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, şu an toplam 55 milyon demans hastası bulunuyor. Bu sayı her geçen gün artıyor. 2030’da 78 milyon, 2050’de ise 139 milyon kişide demans görüleceği öngörülüyor. Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyona yakın demans hastası bulunuyor. Sayılar önümüzdeki süreçte demansın ne kadar yaygınlaşacağını çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.
Peki demans nedir? Kimlerde, neden görülüyor? Tedavisi mümkün mü? Sağlık Bilimleri Üniversitesi İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, merak edilenleri TRT Haber’e anlattı.
Demansın en yayın görülen türü alzheimer
Demansı bir üst başlık olarak ele almak gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, “Alt başlıklarda alzheimer yer alıyor. Bu da yaklaşık tüm demans hastalarının yüzde 70’ini oluşturuyor. Geri kalan kısmında daha nadir görülen tipleri var” diyor.
Hastalığın son yıllarda bu kadar fazla görülme nedenini ise şöyle açıklıyor:
“Tıbbın gelişmesi, beslenmeye dikkat edilmesi gibi birçok nedenle insanlar daha uzun bir hayat sürüyor. İnsan ömrünün uzaması da bu hastalıkların artışına sebep oldu.”
Demansın belirtileri neler?
Tüm hastalıklar gibi demans hastalığında da erken teşhis büyük önem taşıyor. Ancak bu hastalığın ilk belirtilerini hastalar çoğu zaman önemsenmiyor. Prof. Dr. Naharcı, “Hastaların herhangi bir yakınması olmuyor ya da hasta kendini ifade etmiyor. ‘Benim bir unutkanlığım var, dikkatim dağınık veya sokağı karıştırıyorum’ demiyor. Bunları daha çok eşi, çocukları veya yakınları fark ediyor” tespitinde bulunuyor.
Her unutkanlık demansı işaret etmiyor. Prof. Dr. Naharcı, demansın işaretlerini şöyle sıralıyor:
“Eşyaları kaybetme, çevreyi tanımada güçlük, sokakları karıştırma veya bulunduğu yerde kaybolma, isimleri unutma bu hastalığın ilk belirtileri. Öğrenme güçlüğü, eskiden öğrendiği şeyleri artık yapamama, konuşurken kelime bulmada zorluk, kişiliğinde eskiye göre değişiklik de bu belirtiler arasında yer alıyor.
İleri yaşta görülme sıklığı artıyor
Demans hastaları 65 yaş öncesi ve sonrası olarak iki gruba ayrılıyor. 65 yaşından sonra demans görülen grup, tüm hastaların yüzde 90’ını oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 10’luk grup ise 65 yaş altı.
Yaşla paralel olarak hastalığın görülme sıklığı da artıyor. Öyle ki 80’li yaşlarda neredeyse her üç kişiden birinde demansa rastlanıyor.
Gelelim demansın tedavi sürecine… Hastalığın henüz bir tedavisi yok. Ancak hastanın yaşam kalitesini artırmak için elbette birtakım tedaviler uygulanıyor. Prof. Dr. Kantarcı bu noktada şuynları anlatıyor:
“Ne kadar erken teşhis olursa, hastanın daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olma şansı artıyor. Bu hastaların hekim tarafından takip edilmesi gerekiyor. Çünkü bu hastalarda demansın yanı sıra diyabet, hipertansiyon ve kalp yetmezliği gibi birçok hastalık olabiliyor. Bunların komple tedavi edilmesi gerekiyor.”
Demans hastalarına iyi bir bakım gerekiyor
İş sadece tedaviye başlamakla bitmiyor. Demans hastalarının çok iyi bir bakıma ihtiyacı var. Bu hastalar bir süre sonra yeti kaybına bağlı olarak bütün işlerini başkasının yardımı ile görmek zorundalar. “Destek veren bir yakınları, profesyonel bir bakıcı veya toplu yaşanan bir huzurevi ya da bakımevi olabilir” diyen Prof. Dr. Naharcı, şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Bazı hastaların normal ilaç tedavileri yanında iyi beslenmesi, düzenli fiziksel aktivite yapmaları, bilişsel egzersizler yapmaları gerekiyor. Uykularını iyi almaları ve güvenli bir ortamda yaşamaları da önemli.”
Hasta yakınlarına tavsiyeler
Kuşkusuz bu süreç hastalar kadar yakınlarını zorluyor. Gerek psikolojik gerek sosyal gerekse ekonomik anlamda böyle bir hastanın bakımı ailelerde zorluklar yaratıyor. Prof. Dr. Naharcı, konuya ilişkin olarak hasta yakınlarına şu önerilerde bulunuyor:
“Yaşlı sağlığının yönetimi kolay bir süreç değil. Hele de demansı varsa daha da zorlaşıyor. Bunların hepsini tek bir merkezden yapmak çok önemli. O yüzden önerim, yaşlı sağlığı veya geriatri uzmanı olan merkezlerde bu hastaların takip edilmesi. Böylece hasta ve yakınları birçok konuda daha rahat ve doğru müdahalelerle karşılaşacaklar.”