Böbrek naklinde, vericinin daha az ağrı çekmesini ve bir haftada normal hayatına dönmesini sağlayan retroperitonoskopi tekniği ile vericilere en güvenli ameliyat olanağı tanınıyor.
Kendine özgü yöntemle tekniğin Türkiye'de ilk uygulayıcısı olan ve yaptığı başarılı 700 operasyonla dünyada en yüksek ameliyat serisine ulaşan İstanbul Bilim Üniversitesi Avrupa Florence Nightingale Hastanesi Böbrek ve Pankreas Nakli Programı Direktörü Prof. Dr. Barış Akın, AA muhabirine kullandığı teknik hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin canlıdan böbrek nakli konusunda gelişmiş bir tecrübesi olduğuna dikkati çeken Akın, özellikle son yıllarda böbrek vericilerinin nakil ameliyatını daha kolay tolere edilebilmesi, az ağrı çekmesi ve hastane yatış süresinin kısaltılması için kamera altında yapılan ameliyatlarla böbreklerin çıkarıldığını söyledi.
"Hasta 2 gün içinde evine gidebiliyor"
Bu konuda en çok kullanılan yöntemin laparoskopi olduğuna dikkati çeken Akın, "Ben de 2009 yılına kadar kullandığım laparoskopi tekniğini modifiye ederek, kendime özgü bir yöntemle retroperitonoskopik ameliyat ile böbrek çıkarma tekniğini geliştirdim." diye konuştu.
Yöntemin teknik ayrıntılarına ilişkin detayları paylaşan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yöntemde karın içerisine hiç dokunmadan direk kameramızı böbreğin olduğu bölgeye koyuyoruz. Böyle bir ameliyatı yapabilmek için böbreğin olduğu bölgeye 1-2 santimetrelik, bir tane de karnın alt tarafına 5-6 santimetrelik bir kesi yapmamız gerekiyor. Burada, böbreği kamera ve özel aletlerle serbestleştirip, karın altındaki kesiden de karın dışarısına alıyoruz. Bunu yaparken de hem kaslı bölgelerde büyük kesi yapmadığımız hem de yaptığımız 5-6 santimetrelik kesiyi de kasların kılıfı olan yerden yaptığımız için sonrasında kılıfları diktiğimizden dolayı çok ağrısı olmuyor. Hasta ameliyattan sonra 2 gün içinde evine gidebiliyor. Bir hafta sonra normal ritmine dönebiliyor."
Ameliyat riskleri önleniyor
Bu tekniğin en önemli avantajının, ameliyat sırasında oluşabilecek risklerin engellenmesi olduğunu ifade eden Akın, "Laporoskopi yapıldığında ilk önce karın içerisine girip, sonra karnın arka tarafından tekrar bir ameliyat kesisi yapılıyor ve bu sırada karın organlarıyla temasa geçiliyor. Buna bağlı karın içi organlarda hasar gelişebiliyor. Karın içerisinde yapışıklık olabiliyor ve böbreğini veren kişi daha sonra bununla ilgili karın şişkinliği, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik yaşayabiliyor. Hatta yüzde 1-2 oranında ciddi yapışıklığa bağlı ameliyat olması gerektiği durumlar oluşabiliyor. Bunların hepsini önleyebilmek çok büyük bir avantaj." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Akın, bu yöntemi 2009 yılından beri Türkiye'de ilk kez ve yalnızca kendisinin uyguladığını aktararak, "Retroperitonoskopi tekniği, vericilere küçük ameliyat kesisi ve kalıcı hasar vermeden böbrek bağışlama ameliyatı olma olanağını sağladı. Bu fedakar insanlara dünyada daha sağlıklı, güvenli ve ileri bir ameliyatı sağlayabilmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu konuda dünyada da 700 vaka ile en yüksek ameliyat serisine ulaştım. Bu retroperitonoskopi tecrübemizi en son geçen yıl Avrupa Transplantasyon Derneğinin canlıdan donör kursunda anlattık." diye konuştu.
"Yeni trend vericilere daha güvenli ameliyat yapmak"
Karın içindeki komplikasyonları, organ hasarlarını, yapışıklığı önleyebildiği için dünyadaki yeni trendin "vericilere daha güvenli ameliyat yapmak" olduğunun altını çizen Akın, bu yüzden laparoskopi yerine retroperitonoskopiye geçişin Türkiye'de ve dünyada daha ön planda tutulması gerektiğini söyledi.
Bunun yaygınlaşması için Türkiye ve Avrupa ülkelerinde sürekli eğitimler verdiğini anlatan Akın, "Dünyada bu teknikte tecrübeli ve söz sahibi olan sayılı birkaç cerrahtan biri olmanın gururunu yaşıyorum. Benim için en önemlisi tüm vericilere en güvenli ameliyat olanağını sağlayabilmek." dedi.