Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ONKOD) Başkanı Dr. Yavuz Selim Çınar, İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen Uluslararası Organ Nakli Kongresi'nde yaptığı açıklamada, organ naklinin dünyada ve Türkiye'deki durumuna ilişkin bilgi verdi.
Dünya genelinde 2 milyona yakın, Türkiye'de ise 25 binden fazla hastanın organ bekleme listelerinde bağışlanacak organlarla hayata tutunmayı beklediğine dikkati çeken Çınar, "Maalesef, her yıl bu hastaların yaklaşık yüzde 10'u uygun bir organa erişemeden yaşamını yitirmektedir. Şüphesiz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de organ naklini sınırlayıcı en önemli faktör olarak organ temini önemli bir sorundur." diye konuştu.
Çınar, Türkiye'de Sağlık Bakanlığının son verilerine göre bin 87 kişiye canlıdan ve 359 kişiye kadavradan karaciğer, 2 bin 647 kişiye canlıdan ve 693 kişiye de kadavradan böbrek nakli gerçekleştirildiği bilgisini verdi.
Her sağlıklı insanın yaşamının bir döneminde organa ihtiyaç duyabileceği uyarısında bulunan Çınar, bu nedenle organ bağışının çok önemli olduğuna işaret etti. Dr. Çınar, tıbben beyin ölümü gerçekleşen kişilerden yapılacak bağışların önem taşıdığını dile getirerek, herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğini kaydetti.
"Tecrübe ve cerrahi teknikte birçok ülkeden çok ilerdeyiz"
Organ nakli konusunda yüksek bir başarı çıtası yakalayan Türkiye'nin özellikle böbrek ve karaciğer nakillerinde dünya ile yarıştığını anlatan Çınar, şunları kaydetti:
"Bilhassa canlı nakillerde Türkiye'nin başarısı söz konusu. Türkiye, özellikle canlıdan böbrek ve karaciğer nakillerinde ilk üçte yer alıyor. Çünkü bu alanda tecrübe ve cerrahide teknik olarak birçok ülkeden çok ilerideyiz.
Türkiye, öyle ki artık canlıdan nakil konusunda eğitim veren ülke konumunda bulunuyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden hekimler, ülkemize canlıdan nakil cerrahisini öğrenmek için eğitime geliyor. International Transplant Network-ITN projesi kapsamında, üç yılda 76 ülkeden alanda görev yapan 3 bin kişiye, organ nakline ilişkin eğitim verildi."
Türkiye'nin canlıdan organ naklindeki başarısında öncelikle eğitim, teknik donanım açısından tecrübeli hekimlerin en önemli faktör olduğunun altını çizen Çınar, "Önemli fark ise insanımızın yapısından kaynaklanıyor. Çünkü bizim insanımız bir akrabasının, bir yakınının organ nakline ihtiyacı olduğunda tereddüt etmeden organ bağışında bulunabiliyor. Bu da canlıdan nakillerde bağış oranlarını ve dolayısıyla nakil imkanlarını artırıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Kadavradan nakilde de dünyada söz sahibi ülke haline geleceğiz"
Çınar, Türkiye'nin bu başarısının kadavradan nakillerde de benzer seviyelere gelebilmesi için çalışmalar yürüttüklerini belirterek, sağlık personelinin eğitimlerine ağırlık verdiklerini, teknik alt yapının güçlendirilmesi için çalıştıklarını ve toplumda organ bağışının artması için farkındalık çalışmaları yürüttüklerini anlattı.
Dr. Çınar, kamuoyunda yanlış bilgilendirmelerin önüne geçebilmek için ONKOD, TONV ve paydaş kuruluşların da iş birliğiyle medya çalıştayları düzenleyerek konunun gündemde kalmasını ve vatandaşlara doğru bilgi paylaşımında bulunulmasını istediklerini anlattı. Çınar, şöyle konuştu:
"Bu sayede, yakın bir gelecekte tüm dünyada kadavradan nakilde de adımızı canlıdan nakilde olduğu gibi birçok ülkenin önüne yazdıracağız. Çünkü bunu sağlayacak bilimsel ve teknik alt yapıya, ilgili sivil toplum kuruluşlarına sahibiz. Sağlık Bakanlığımız bu konuya çok hakim. Kadavradan organ naklinde, kadavra bağışlarının artmasıyla, canlı nakilde olduğu gibi dünyada söz sahibi ülke haline geleceğiz."
"Nakiller, suistimale açık olmayacak şekilde güvenli yapılıyor"
Türkiye'nin bu başarısının dünyaya uluslararası kongrelerde bildiri ve sunumlarla iyi anlatılması gerektiğine işaret eden ONKOD Başkanı Çınar, bu konuda uygulanan mevzuatın ve etik kurul çalışmalarının aktarılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de nakil sürecinin her aşamasının büyük bir güvenlik ortamında yapıldığını ve mevzuatla olası bir suistimal riskinin engellendiğini ifade eden Çınar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ülkemizde canlıdan nakil oranları yüksek olduğu için ciddi hukuki uygulamalar mevcut. Suistimalleri engellemek adına sıkı denetimler var. Ülkemizde, canlıdan nakiller öncelikli olarak 4. dereceye kadar olmak koşuluyla akrabalardan yapılmaktadır. Eğer 4. dereceye kadar akrabalar içinde organ verebilecek kişinin bulunmaması durumunda Etik Kurul kararıyla yapılabiliyor. Nakillerin yüzde 90'dan fazlası akrabalardan temin ediliyor. Çok ciddi bir denetim yapılıyor, alıcı ve verici ile ilgili. O nedenle tüm nakiller hiçbir suistimale açık olmayacak şekilde güvenli bir biçimde yapılıyor."
Kaynak: AA