Günlük yaşantımızın vazgeçilmezi haline gelen akıllı telefonları doğru kullanmanın oldukça faydalı olduğuna dikkati çeken ve beyni aktif tutmak için vücut gibi beyni de çalıştırmanın önemine değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Buna ‘kognitif reserv’ deniyor. Yani demans sosyokültürel seviye yükseldikçe ve eğitim arttıkça daha az görülüyor. Tabii ki bu noktada beynimizi aktif tutmak için sürekli not almak yerine akılda tutmaya çalışmak iyi bir şey. Bence akıllı telefon ya da bilgisayar kullanımı bu açıdan doğru kullanıldığında kötü değil aksine sürekli iletişim ve öğrenme halinde olmak isteyen biri için yararlı bile olabilir. Yani yine bu kişinin, bu gibi aletleri nasıl kullandığı ile ilişkili. Bu aletleri sürekli tekdüze oyunlar oynamak için kullanıyorsanız, beyninizi geliştiremezsiniz tabii ki. Ama yaşlı bir kişi bilgisayar kullanabiliyor ve arkadaşları ile aktif kalmasını sağlıyorsa bence teknoloji bu anlamda çok faydalı. Zaten bizim demans için ölçülerimizden biri de kişinin teknolojik gelişmeleri kullanıp kullanamamasıdır” şeklinde konuştu.
Alzheimer geni olsa bile hastalığın kesin olarak çıkacağı anlamına gelmez
Son yıllarda sık rastlanan Alzheimer hastalığının genetik yönüne de değinen Kütükçü “Alzheimer’ın genetik yönü iki şekildedir. Ailesel Alzheimer hastalığı, vakaların yüzde beşten azını oluştururken, bu genleri taşıyanlar 50 yaşından önce hastalığa yakalanır ve hızla kötüleşirler. Diğer sık görülen Alzheimer hastalığı ise sporadik denilen şekildir ve bu kişilerden ailesinde Alzheimer hastalığı olanlardan, Apo E4 geni taşıyanların hastalığa yakalanma riski popülasyonun diğer kısmı olan APO E2 ve E3 taşıyıcılarından daha fazladır. Yine de bu genin varlığı hastalığın kesin ortaya çıkacağı anlamına gelmez. Hastalık daha fazla olarak beslenme, kolesterol yüksekliği, D vitamini eksikliği, hipertansiyon, diyabet gibi değiştirilebilir faktörlerle ilişkili görünmektedir. Hastanın kognitif yönden birikimi ve kendini aktif tutup tutmaması ve en önemlisi de vücut egzersizinin azlığı genetik riske göre daha fazla etkiler” dedi.
Uyku apnesi olanlar dikkat
Açıklamasında fiziksel egzersizin, Alzheimer’ın önüne geçilmesinde en önemli etken olduğunu aktaran Kütükçü “Hatta bir süre düzenli egzersiz ile beyindeki değişikliklerin bile bir miktar geri dönebildiği gösteriliyor. Beslenme ve hayat tarzı açısından son zamanlarda en çok dikkati çeken Alzheimer ile ilişkili durumlar, obezite ve diyabet, hatta insülin direncidir. Zaten bu durumlar birbiri ile çok bağlantılı, obezite ise insülin direncinin en önemli etkenidir. Beslenme açısından kolesterol yüksekliği önemli bir risk iken Akdeniz tipi beslenme tarzında Alzheimer’ın daha az görüldüğü saptanmıştır. Beslenme ve hayat tarzında son zamanlarda dikkat çeken bir etken de D vitamini. Eksikliğinde belirgin oranda Alzheimer tipi demansta artış gösterilmiş. Ayrıca uyku da çok önemli. Yeterli ve etkin bir uyku uyunmadığında özellikle de obez kişilerde demans olasılığı artıyor. Derin uyku dönemi uyunmadığında, yani uyku apnesi gibi uykunun derinleşmesini bozan durumlarda bir süre sonra Alzheimer hastalığı ortaya çıkıyor. Tabii tuzdan zengin diyet ve hipertansiyon da demansı artıran etkenlerden biri. Omega 3’ün ise koruyucu olduğu uzun süredir biliniyor. Bu nedenle balık ve zeytinyağı ağırlıklı Akdeniz tipi diyet çok daha sağlıklı bir beyin için gerekli gibi görünüyor” açıklamasında bulundu.