Doğuştan olabildiği gibi sonra da gelişebiliyor... Çocuklarda işitme kaybı endişe yaratan bir durum olsa da sorun tespit edildiği takdirde kabus olmaktan çıkıyor. Henüz yenidoğan döneminde yapılan testler sayesinde tespit edilen işitme kaybı, gelişen tıpla çözüme kavuşturuluyor.
Çocuklarda işitme kaybının sebepleri ve çözüm yollarını Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cemal Yumuşakhuylu TRT Haber’e anlattı.
Yenidoğan işitme taraması
Çocuklarda işitme kaybını iki bölümde değerlendirmek gerekiyor. İlki yenidoğan döneminde görülen işitme kayıpları. Diğeri ise doğum sonrası dönemden 18 yaşa kadar görülebilen kayıplar…
Doç. Dr. Ali Cemal Yumuşakhuylu, yenidoğan döneminde olan işitme kayıplarının anne karnında çocuğun geçirdiği enfeksiyonlar veya maruz kaldığı travmalar, oksijensiz kalma veya genetik bazı problemler sebebiyle doğduğunda iyi duyamamasıyla ortaya çıkan problemler olduğunu söylüyor.
Yenidoğan dönemindeki işitme kayıpları, bu dönemde yapılan testler sayesinde hemen tespit ediliyor. Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "Ülkemizde ilk defa yenidoğanlarda işitme tarama programı 1994’te Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde başladı. Bu uygulama zaman içinde diğer üniversite hastanelerine yayıldı. Sağlık Bakanlığı'nın da bu sürece dahil olmasıyla birlikte 2004'ten itibaren ülke genelinde doğan bütün çocuklarımız, doğduğu gün işitme taraması yapılarak değerlendiriliyor" diyor. Bu testin nasıl yapıldığını ise şöyle anlatıyor:
"Yenidoğanların hepsine Otoakustik Emisyon Testi yapılarak işitmeleri değerlendirilmiş oluyor. Bir kısmı işitme açısından riskli yenidoğan olarak kabul ediliyor. Bunlar kuvözde kalmış olanlar, yoğun bakımda kalması gereken çocuklar veya ileri derecede sarılığı olan çocuklar… Bu çocuklara da İşitsel Beyinsapı Cevabı (ABR) yapılarak işitmeleri değerlendiriliyor. Yine işitme taramasından geçemeyen çocuklara da ABR testi yapılarak işitme kaybı derecesi belirleniyor."
Yenidoğanlarda görülen işitme kayıpları
Gelelim yenidoğanlarda görülen işitme kayıplarına… "Bu dönemde bebeklerde farklı işitme kayıpları olabiliyor. Örneğin çocuğun dış kulak kanalı veya kulak kepçesi gelişmemiş olabiliyor. Bu durum tek kulakta olabildiği gibi her iki kulakta birden de görülebiliyor" diyen Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "Böyle bir durumda çocukta iletim tipi bir işitme kaybı olur. Bu tarz bir işitme kaybını düzeltmenin de yolları var. Kemik yolu işitme cihazı kullandırıyoruz. Daha sonrasında da -5 yaşından sonra- kemik yolu implantı yaparak bu çocukların duymasını sağlayabiliyoruz" şeklinde açıklıyor.
Yenidoğan döneminde görülen işitme kayıpları orta kulakta sıvı birikimine bağlı basit bir kayıp da olabiliyor. Yine iletim tipi bir işitme kaybı da görülebiliyor. Bu gibi durumlarda izlenecek yolu ise Doç. Dr. Yumuşakhuylu, şöyle anlatıyor:
"Bu, zaman içinde kendi kendine düzelebilecek bir durum olduğu gibi eğer düzelmezse kulağa bir ventilasyon tüpü, kulak tüpü takılarak da bu durum çözülebiliyor. Ama daha ileri kayıplar da olabiliyor. Mesela orta derecede bir sinirsel işitme kaybı olabiliyor. Böyle bir durum tespit edersek yenidoğanda işitme cihazı vererek normal bir şekilde duymasını sağlayabiliyoruz."
İşitme kaybının 200'e yakın nedeni var
Ancak bazı çocuklarda çok ileri derecede işitme kaybı olabiliyor doğuştan. Bunların 200’e yakın sebebi olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Yumuşakhuylu, bazı çocuklarda anne karnında geçirilen bir enfeksiyon ya da doğum sonrası gelişen sarılık sebebiyle işitme kaybı olabildiğini söylüyor. Bu tarz ileri derecede işitme kaybı olma oranının normal doğan çocuklarda 1000'de 1-2 kadar; riskli bebeklerde ise 1000'de 3-4 kadar görülebildiğini ifade ediyor. Bu çocuklarda izlenen yolu Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "Biyonik kulak olarak da bilinen koklear implant cihazını kulak salyangozunun içine yerleştirerek tekrar duymalarını sağlayabiliyoruz" diye anlatıyor.
Bazı çocuklar ise işitme sinirinin gelişmemesi nedeniyle sorunlar yaşayabiliyor. Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "Bu çocuklarda her iki kulakta işitme siniri hiç gelişmediği takdirde beyin sapında işitme çekirdeğinin olduğu alana bir elektrot yerleştirerek beyin sapı implantıyla işitmelerini tekrar sağlayabiliyoruz" diyor.
Sonradan gelişen işitme kayıpları
Bir de sonradan gelişen işitme kayıpları var... Bunların sebepleri çok çeşitli olabiliyor:
"Mesela çocuk kulağına yabancı cisim sokmuş olabilir. Bazen anneler kulak çöpüyle temizlerken pamuk çocuğun kulağında kalabiliyor. Bu tarz basit bir sebepten dolayı da çocuk duyamayabilir. Veya kulak içinde üretilen kulak salgısı -halk arasında kulak kiri olarak biliniyor- normalde dışarıya doğru atılır ama bu mekanizma bozulursa, bazı çocuklarda çok aşırı kulak kiri sebebiyle de basit iletim tipi bir işitme kaybı olabiliyor. Bunların tedavisinde bir aspiratörle veya bir aletle, yabancı cismi veya kulak kirini rahatlıkla temizleyebiliyoruz. Ve çocuğun işitmesi tekrar normale dönmüş oluyor."
Bunun dışında özellikle ilk 5 yaşta sık görülen iki hastalık işitme kaybına sebep olabiliyor. Bunlardan bir tanesi akut orta kulak iltihabı. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben bakteriyel bir etken sebebiyle gelişiyor. Bu hastalıkta çok şiddetli kulak ağrısıyla birlikte yüksek ateş oluyor. Aynı zamanda beraberinde işitme kaybı da görülüyor. Genellikle de antibiyotik tedavisiyle düzeliyor.
Akut orta kulak iltihabı ihmal edilmemeli
Akut orta kulak iltihabı veya kulakta sıvı birikimi hastalığının tedavisinin ihmal edilmemesi gerekiyor. Çünkü uzun yıllar boyunca tedavi edilmeyen çocuklarda kronik orta kulak iltihabı veya "kolesteatom" denilen kemikleri eriten bir hastalık ortaya çıkabiliyor:
“Bunun da uzun dönemde hem kalıcı işitme kaybı yapma riski var hem de daha ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Örnek vermek gerekirse yüz felci beyin zarı iltihabı, menenjit, beyin apnesi, beyin damarlarında tıkanıklık, venöz tromboz yapabiliyor. İleri safhalarda özellikle şeker hastalığı da varsa beraberinde öldürücü seyredebilen malign kafa tabanı enfeksiyonuna bile sebep olabiliyor.”
Diğer sık rastlanılan rahatsızlığı ise Doç. Dr. Yumuşakhuylu'dan dinliyoruz:
"Seröz otitis media olarak adlandırdığımız orta kulakta sıvı birikmesi. Anne- babaların çok başını ağrıtabilen bir rahatsızlık. Orta kulakta sıvı birikmesi, akut orta kulak iltihabı sonrası iyileşme döneminde olabildiği gibi bununla alakasız olarak diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı veya geniz etinin çok büyük olmasına bağlı olarak da orta kulakta görülebilen bir hadise.
Orta kulakta sıvı birikimi kulak ağrısı ve yüksek ateş olmadan sadece işitme kaybıyla ortaya çıkan bir durumdur. Ailelerin bu konuda dikkatli olması lazım. Eğer normal duyan bir çocuk bir süre sonra söylenilenleri iyi anlayamıyorsa, okul başarısı düşmeye başlamışsa orta kulakta sıvı birikiminden şüphelenmek lazım."
Bunun tedavisinde genellikle ilaç tedavisinin yeterli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "İki-üç ay içinde ilaç tedavisiyle düzelmeyen çocuklarda ise kulak zarına küçük bir kesi yapıp, orta kulakta biriken sıvıyı temizliyoruz" diyor ve ekliyor:
"Oraya bir kulak tüpü yerleştiriyoruz. Bu kulak tüpleri 2-3 ay içinde kendi kendine de düşebiliyor. Bazen uzun kalmasını istediğimiz tüpler de olabiliyor. Özel durumlarda ise, mesela yarık damaklı çocuklarda uzun süre tutabiliyoruz bu kulak tüplerini."
Sinirsel tipte işitme kaybı kalıcı olabilir
Bunlar dışında çocuklarda nadir de olsa, kulak kireçlenmesi, yani otoskleroza bağlı iletim tipi işitme kaybı görülebiliyor. Otoskleroza bağlı işitme kayıplarında çocuklar 10-12 yaşında ameliyat ediliyor. Ameliyat vakti gelene kadar da çocuklara işitme cihazı kullandırılıyor.
Bazı genetik hastalıklarda yavaş yavaş ilerleyen sinirsel tipte işitme kaybı da ortaya çıkabilir. "Bu çocuğun yaşı büyüdükçe yavaş yavaş işitmesinde zayıflamayla kendini gösteriyor" diyen Doç. Dr. Yumuşakhuylu, "Böyle bir durumda orta derecede bir işitme kaybı kalıcı hale de gelebilir, çocuk işitmesini tamamen de kaybedebilir" şeklinde konuşuyor.
Aileler dikkatli olmalı
Peki aileler çocuklarında işitme kaybı olduğunu nasıl anlayabilir? Doç. Dr. Yumuşakhuylu gelişim takvimine dikkat çekerek uyarı yapıyor:
"Yenidoğan bir bebek üçüncü aydan itibaren seslere tepki vermeye başlıyor. 6-9’uncu ayda da artık başını sesin geldiği tarafa doğru çevirebiliyor. 10’uncu aydan sonra ise adı söylendiğinde tepki vermeye başlar. 18-24’üncü aydan sonra artık ilk kelimelerini çocuklar söylemeye başlarlar. Anne-baba bu süreci takip ettiklerinde eğer bir aksama görürlerse bir işitme kaybı olabileceğinden şüphelenmeleri lazım."
Daha ileri yaşlardaki çocuklarda ise genellikle seslenildiğinde dönüp bakmama, televizyonu yüksek sesle seyretme veya okul başarısının düşmeye başlaması gibi durumlarda işitme kaybından şüphelenmek gerekiyor.