İnternet ile birlikte bilgisayar ve türevleri günlük hayatımıza daha çok girdi. Özellikle çocuklar teknolojiyi bir eğlence aracı olarak görürken vaktinin çoğunu teknolojik oyunlarla geçiriyor. Bu durumun faydaları olduğu kadar zararlarının da olduğunu söyleyen ERA Okulları Psikolojik Danışmanı Özge Sarsılmaz, anne ve babalara önerilerde bulunuyor.
İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte çocukların oyun alanları da değişti. Artık bilgisayarın önünden kalkmakta ya da akıllı telefonları ellerinden bırakmakta zorlanıyorlar. Çünkü hepsi onlar için yeni ve bağımlılık yapan birer oyuncak. Elbette teknolojinin hayatımıza kattığı olumlu pek çok yön var ancak henüz gelişim döneminde olan çocukları düşündüğümüzde bilgisayar oyunlarının psikolojik ve sosyal açıdan birçok olumsuz yönü ile karşılaşıyoruz.
Teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri
Teknoloji, sanal bir alan yaratıyor. Gününün çoğunu sanal bir ortamda, gerçek kişilerin olmadığı yerde geçiren çocuklar zamanla gerçek dünyadan kopuyor.
Gerçek dünya ile arasına set koyan çocuklar, sosyal bir ortama girdiğinde bocalamaya başlıyor. Kendilerine yarattıkları sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki farklar, çocukların üstesinden gelemeyeceği kadar anlaşılmaz olabiliyor. Bu yüzden çocuklar yalnızlaşmaya başlayabiliyor.
4-12 yaş arasındaki çocuklar henüz oyun çağındadır. Ancak oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor. Oyuncaklardan aldıkları haz da zamanla azalıyor. Ancak gelişimi düzgün tamamlamak için çocukların oyun çağını da sağlıklı biçimde tamamlamaları önemli. Bilgisayar oyunlarıyla fazla zaman geçiren çocuklar oyun döneminden erken çıkma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.
Sanal oyunlarda daha çok saldırganlık ve güç temaları yaygın. Yapılan araştırmalar, şiddet içerikli bilgisayar oyunları oynamanın saldırgan davranışlarda anlık artışlara yol açtığını gösteriyor. Ayrıca şiddet içeren oyunları oynayan çocukların yaşıtlarına göre daha saldırgan olduğu da araştırmalar neticesinde ortaya çıkıyor.
Şiddet içerikli oyunlar ayrıca kaygı düzeyi yüksek çocukların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu çocuklar aileleri ya da öğretmenleri tarafından konulan kuralla uymamaya daha yatkın oluyor.
Bilgisayar oyunlarının içerisine fark edilmesi güç pek çok reklam yerleştiriliyor. Bu reklamlar genellikle “ürün konumlandırma” biçiminde oyunlara yerleştiriliyor. Bu da çocukları o ürünü alma konusunda heveslendiriyor. Ancak bu ürünlerden bazıları çocukların zihinsel ya da fiziksel sağlığını tehdit edebilir düzeyde olabiliyor.
Anne ve babalar ne yapmalı?
Çocukların sanal oyunlarda kendilerine farklı bir dünya yaratmaya çalışmalarının sebebi, aile içi iletişim eksikliği olabilir. Bazen hep birlikte oturup televizyon izlemek, birlikte zaman geçirmek gibi gelebilir. Fakat bu noktada birlikte zaman geçirmekten çok, birlikte “verimli” zaman geçirmenin önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Aile bireylerinin birbiriyle etkileşime dayalı aktiviteler yapılması hem aile birliğini güçlendirecek hem de çocuğun kendisi için yararlı olmayan aktivitelere yönlenmemesini sağlayacaktır.
Çocukların anlatmak istediklerine kulak vermek onlar için etkili olacaktır. Aileler onları dinlemeli ve sorunlarına birlikte çözüm bulmalıdır. Onları yargılayıcı söylemlerden uzak durulmalıdır.
Çocukla birlikte, gelişimini destekleyici oyunlar oynanmalıdır. Ancak bu oyuncağı öncelikle anne ve babalar test etmelidir. Zararlı olup olmadığı kanaatine varıldıktan sonra çocukla birlikte oynanmalıdır. Ailenin çocuğa zaman ayırması, kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır.
Bilgisayar oyunlarını oynama saatlerine kısıtlama getirilmelidir. Tamamen kendi başına bırakılan çocuk, zamanını değerlendirmede ne yazık ki başarılı olamamaktadır. Günlük ya da haftalık konulan sınırlamalar ile daha iyi bir rutin oluşturulabilmektedir.