Kanser, cinsiyet ve yaş ayrımı yapmaksızın herkeste görülebilen bir hastalık. Ancak çocuklarda görülen kanser türleri yetişkinlerden farklı oluyor. Başta lösemi olmak üzere pek çok kanser türüyle küçük yaşlarda da karşılaşılabiliyor. İşte bu kanser türlerine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla 15 Şubat tarihi 2002 yılında "Çocukluk Çağı Kanser Günü" ilan edildi. O günden bu yana her yıl 15 Şubat’ta yapılan etkinliklerle erken teşhisin öneminden tedavi ve bakım sürecine ilişkin pek çok konuda toplumu bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre dünyada 0-19 yaş arası çocuklarda bir yıl içerisinde 400 binden fazla yeni kanser vakası tespit ediyor. Türkiye’de ise aynı yaş grubundaki çocuklarda ortalama 4 bin 700 yeni kanser teşhisi koyuluyor.
Peki çocukluk çağında hangi kanser türleri görülüyor? Ailelerin hangi belirtileri gördüklerinde, nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Ayçiçek’le konuştuk.
Lösemi ilk sırada
Prof. Dr. Ayçiçek, çocukluk çağındaki kanserlerin sıklıklarının yaşa göre değiştiğini ifade ederek, “Bunların başını kan kanseri ve beyin tümörleri çekiyor” diyor.
Kan kanseri olarak da bilinen lösemi, çocuklukta görülen kanserlerin yüzde 30’luk kısmını kapsıyor. Geriye kalan yüzde 70’i ise başta merkezi sinir sistemi tümörleri, lenfoma ve solid tümörlerden (organ ve çeşitli dokulardan gelişen kanserler) oluşuyor.
Peki hangi yaş grubunda hangi kanser daha sık görülüyor? Yanıtını Prof. Dr. Ayçiçek’ten alıyoruz:
“Kan kanserleri 10 yaş öncesinde daha sık görülüyor. Lenfoma ikinci on yaşta yani ergenlikte daha çok görülüyor. Nöroblastom dediğimiz sinir kök hücrelerinde meydana gelen tümörler 5 yaşın altında daha fazla görülüyor. Wilms tümörü (böbrek tümörü) ise daha da küçük çocuklarda görülüyor.”
Soluk renk ve halsizlik lösemi habercisi olabilir
Bu kanserlerin birçoğu erken evrede teşhis edildiğinde tedavide başarı elde edilebiliyor. Ancak buna rağmen, dünyada yılda 100 bin çocuk, bu hastalılar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu nedenle hastalığı erken teşhis etmek için özellikle anne ve babaların dikkatli olması gerekiyor. Her tümörün öne çıkan belirtilerinin farklı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ayçiçek, kanser türüne göre görülebilecek semptomları şöyle özetliyor:
“Kan kanseri, yani lösemide çocuğun renginde solmayla beraber vücudunda lekelerin çıkması, halsizleşmesi, 3-5 günden uzun süren ve sebebi bulunamayan ateş, eskisi gibi oyun oynamaması, yemek yememesi ve bunlara ilave olarak vücudunda ağrılar görülebiliyor. Özellikle bu ağrılar geceleri uykudan uyandırır vaziyeti aldıktan sonra zaten teşhis ediliyor. Tabii sadece rengi solduğu için kanser demek doğru değil. Bunun yanına yukarıda sayılanların bir veya birkaçı eklendiğinde kanser ihtimali güçleniyor.”
Nedensiz kusma ve baş ağrısı beyin tümörü işareti
“Beyin tümörlerinde ise özellikle sabah erken saatlerinde kusmalar meydana gelebiliyor” diyen Prof. Dr. Ayçiçek, “Kusmanın yanında baş ağrısı da olmaya başlıyor. Yüz felci olabiliyor ya da kusması artarak devam edip ve baş ağrısı dayanılmaz oluyor. Dengesizlik, sersemlik hissi olabiliyor. Örneğin yazısı bozuluyor. Bazen huyu değişebiliyor” şeklinde devam ediyor.
Nöroblastom ile Wilms tümöründe ise en önemli belirti çocuğun karnında meydana gelen şişlik ve sertlik oluyor. Kemiklerde gelişen tümörlerde ağrı görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ayçiçek, “Tek uzvu ilgilendiren, genellikle de ergenlik çağında çocuğun tek dizinin hemen üstünde veya altında anlamsız bir ağrı başlıyor. Bu bazen top çarpması, bazen düşmeden sonra oluyor ama geçmiyor. Her geçen gün bir önceki günü aratır halde sürüyor” diyor.
Boyunda şişliğe dikkat
Lenfomada ise boyun bölgesinde oluşan şişliklere dikkat çekiyor Prof. Dr. Ayçiçek. Bu şişliklerin sert, hareketsiz ve etrafında yavrularıyla birlikte görülebileceğini vurguluyor.
Çocuklarında bu belirtilerden bir veya birkaçını fark eden ailelerin pek çoğu ister istemez telaşa kapılıyor. Prof. Dr. Ayçiçek, bu konuda, “Tabii ki erken teşhis önemli. Ama erken teşhis denilince bir dengede durmak gerekiyor; boynunda badem çekirdeği kadar lenf bezi saptanıp ilerleyen gün-haftalarda katlanarak büyümeyen lenf bezleri için her hafta ultrason yaptırmak doğru değil. Çocuklar eskisi gibi değilse eğer doktora gitmek gerekiyor. Doktor mühim bir şey bulamadı ancak zamanla bir düzelme yoksa, hemen başka bir doktora gitmek yerine yine aynı doktora gidip tekrar muayene edilip gerekiyorsa başka tetkikler istenebilir. Böylece daha kolay teşhise ulaşılır” diyerek bu süreçte izlenmesi gereken yolu anlatıyor.
Grafik: Ayhan Akgün