Uzun süredir hatırlanmayan COVID-19, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasıyla yeniden gündeme geldi. Bakan Koca, Eris varyantının Türkiye’de 9 kişide görüldüğünü duyurdu.
Eris varyantının Türkiye’de görülmesi akıllara pek çok soruyu getirdi. Bu varyant ne kadar tehlikeli? Yayılma hızı ne? Yeniden kapanma olacak mı? Merak edilenleri Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü’ye sorduk.
“Kaotik bir geri dönüş beklemiyoruz”
Prof. Dr. Özlü, en merak edilen sorunun cevabını en başta veriyor:
“Tekrar yeniden eskiye döneceğiz, 2020-2021’deki gibi kaotik bir salgınla karşı karşıya kalacağız, herkes tekrar maske kullanacak tarzı beklentilerin hiçbiri gerçekçi değil. Böyle bir durum söz konusu değil.”
Salgının başından itibaren Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Özlü bu tespitinin gerekçesini şöyle açıklıyor:
“Çünkü bu virüs zaman içerisinde bizimle yaşamayı öğrendi. Mutasyonlarla kendini değiştirdi. Bizi öldürmeden, ağır hasta yapmadan bizimle birlikte yaşamanın yolunu öğrendi. Biz de zaman içinde ya aşılanarak ya da hastalığı geçirerek bağışıklık kazandık. Toplumsal bağışıklık kazanıldığı için öyle kaotik bir geri dönüş beklemiyoruz.”
Virüsün yaşadığını ve bu süreçte bulaşmaya devam ettiğini ifade eden Prof. Dr. Özlü, Eris ve Pirola varyantlarının son zamanlarda sık görülen varyantlar haline geldiğini belirtiyor. “Dünyanın 50’den fazla ülkesinde görüldü ve görülme sıklığı giderek artıyor. İzlenmesi gereken bir varyant” diyor.
“Endişe etmeye gerek yok”
“Eris varyantıyla ilgili endişe etmeye gerek yok. Bildirilen vakaların hepsi hafif vakalar. Ağır bir hastalık yok. Dünyada da COVID-19’la ilgili ölümler azalıyor” diyen Prof. Dr. Özlü, izlenmesi gereken yolu şöyle anlatıyor:
“Genelde soğuk algınlığı virüsüne benziyor. Burun akıntısı öksürük, halsizlik, bulantı gibi semptomlar yapıyor. Tat ve koku almada kayıp olabiliyor. Böyle semptomları olan kişilerin özellikle bir hafta evde istirahat etmeleri, topluma karışmamaları gerekiyor. Bunu yapabilirsek salgının toplumda yayılmasını engelleriz.”
Prof. Dr. Özlü, bu süreçte maske kullanımı konusunda uyarıda bulunuyor:
“Hasta olanların topluma karışmaması gerekiyor. Eğer karışması gerekiyorsa da maske kullanmalı. Sağlıklı olanların maske kullanmasını gerektirecek bir durum yok şu anda. Ancak kronik hastalığı olanların, yaşlı insanların, bağışıklığı baskılanmış kişilerin kendilerini korunmaları gerekiyor. Nasıl korunacaklarını da zaten pandemi döneminde öğrendiler.”
COVID-19’un dünyaya yayılan varyantları
İlk defa 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19, pek çok kez mutasyona uğradı. Farklı varyantlarla dünyanın her köşesine yayılmaya devam etti. Bu süreçte Dünya Sağlık Örgütü ortaya çıkan varyantların bazılarını “endişe verici varyant” olarak belirledi.
Alfa
İlk kez Eylül 2020’de İngiltere’de tespit edildi. Öyle ki o dönemde İngiltere’yi etkisi altına aldı. Tüm dünyaya yayıldı. Delta varyantının artışıyla birlikte ise ortadan yok oldu.
Beta
2020’nin sonunda Güney Afrika’da belirlendi. Hızla diğer ülkelere yayıldı. Beta’nın, koronavirüsün ilk türüne göre yüzde 50 bulaşıcı olduğu ifade edildi.
Delta
İlk olarak Eylül 2020'de Hindistan'da tanımlandı. Kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Koronavirüsün en baskın varyantı haline geldi.
Gama
Ocak 2020’de Japonya’dan Brezilya’ya seyahat eden yolcularda tespit edildi ilk defa. Brezilya’da çok sayıda can kaybına yol açtı.
Omicron
Güney Afrika’da Kasım 2021’de ortaya çıktı. Delta’ya göre daha bulaşıcı olduğu belirlendi. Tüm dünyaya hızla yayıldı. Omicron varyantının iki alt türü olan Eris ve Pirola tüm dünyada hızla yayılmaya başlandı.
-Eris
Omicron varyantının bir alt türü olan Eris, ilk defa Şubat 2023’te Endonezya’da görüldü. Dünya Sağlık Örgütü, 9 Ağustos’ta yayımladığı raporla “izlenmesi gereken varyant” olarak değerlendirdi.
-Pirola
İlk kez 2023’te görülen Pirola, Omicron varyantının alt bir türü. Tespit edilmesinin ardından dünya genelinde de yayılmaya başladı.
Grafik: Ayhan Akgün